Esas No: 2021/1793
Karar No: 2022/11096
Karar Tarihi: 27.09.2022
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2021/1793 Esas 2022/11096 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2021/1793 E. , 2022/11096 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet
HÜKÜM : Beraat
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK'nın 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette zimmet suçundan zarar gören, yargılama aşamasında katılma talebinde bulunan ancak katılma talebi ile ilgili bir karar verilmeyen Tarım ve Orman Bakanlığının kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin 02/11/2020 tarihli dilekçe ile vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, sanıklar hakkında zimmet suçundan açılan kamu davasına CMK'nın 237/2. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak Tarım ve Orman Bakanlığının katılma talebinin KABULÜNE karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Suç tarihinde ... İli Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliğinin yönetim kurulu başkanı olan sanık ... ile Birlik müdürü olarak görev yapan sanık ...'ün küçükbaş hayvanların kulaklarına takılan küpelerin basımı konusunda anlaşılan ... isimli firmaya 10.466,00 TL sebepsiz ödeme yapmak suretiyle zimmet suçunu işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında; sanıkların beraatlerine karar verilmiş ise de; mahkemece ... firmasının muhasebe kayıtları incelenmeden hüküm kurulduğu anlaşılmakla, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer kalmayacak şekilde tespiti için, anılan firmaya ait muhasebe kayıtları ve ilgili tüm evrak getirtilerek Birliğe ait defter ve belgelerle birlikte dosyanın tüm ekleriyle Sayıştay emekli uzman denetçilerinden oluşturulacak yeni bir bilirkişi kuruluna tevdi edilerek firmaya fazla ödeme yapılıp yapılmadığı sanıkların uhdesinde birliğe ait para bulunup bulunmadığı ile varsa miktarı hususlarında rapor alınmasından ve haklarında zimmet isnadı ile kamu davası açılmış ise de görev yaptıkları Birliğin konusu itibarıyla suç tarihi öncesinde 10/03/2001 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4631 sayılı Hayvan Islahı Kanunu, suç tarihinde ise 13/06/2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu hükümlerine tabi olduğu, damızlık hayvan yetiştiriciliği birlikleri hayvansal ürün üretmek amacıyla kurulmadıklarından bu birlikler hakkında 06/07/2004 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu hükümlerinin, bu kanunun kapsamı da dikkate alındığında uygulanmasına imkan bulunmadığı, öte yandan 17/02/2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6589 sayılı Kanun'un 6. maddesi değiştirilmeden önce ise söz konusu damızlık hayvan yetiştiriciliği birliğinin statüsünün 5996 sayılı Kanun'un 10/6. maddesine göre organizasyon şeklinde tanımlandığı, ancak söz konusu Kanun'un 10/6. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 20/03/2013 tarihli, 2012/76 Esas ve 2013/44 sayılı Kararında belirtilen ''... bu birliklerin kuruluşu, sona ermesi, temsili, yönetimi, fiil ehliyetini nasıl kullanacağı, tüzel kişiliğinin bulunup bulunmayacağı, haklara ve borçlara ehil olup olmayacağı konularında kanunla temel kurallar belirlenmeden bu hususların düzenlenmesi maddenin (15) numaralı fıkrasında yürütmenin düzenleyici işlemine bırakılması, anılan hususlarda kanun koyucunun yasal düzenleme yapmayıp bu hususların düzenlenmesini yürütmenin düzenleyici işlemine bırakması yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğu gibi yasal çerçevesi çizilmemiş alanda idareye her an değiştirilebilir nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunma yetkisinin verilmiş olmasının hukuki belirlilik ilkesini de zedelemesi, hukukumuzda kendine özgü amaçları gerçekleştirmek için kanunla kurulan ve nitelikleri özel kanunlarında gösterilen “birlik” isimli yapılar bulunmakta ise de bu yapılarla ilgili genel bir yasal düzenleme bulunmadığından, kurala konu birliklerin hukuki statülerine ilişkin temel hususların belirli olduğunu söylemeye olanak bulunmadığı...'' şeklindeki gerekçelerle iptaline karar verildiği ve bu kararın 07/11/2014 tarihinde yürürlüğe girdiği, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrasında da 5996 sayılı Kanunda 17/02/2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ancak 07/11/2014 tarihinden itibaren geçerli olan 6589 sayılı Kanunla değişiklik yapılarak damızlık hayvan yetiştiriciliği birliklerinin yapısının yeniden düzenlendiği ve bu Kanun ile damızlık hayvan yetiştiriciliği birliğinin yönetim kurulu üyelerinin birliğin paraları üzerinde işledikleri suçlardan dolayı kamu görevlisi gibi cezalandırılacaklarına dair hükmün 6589 sayılı Kanunun 6. maddesi ile 5996 sayılı Kanuna 10/E fıkrası olarak eklendiği, suç tarihinin de bu tarihlerden önce olması karşısında, damızlık hayvan yetiştiriciliği birliğinin tabi olduğu 08/04/2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Islah Amaçlı Hayvan Yetiştirici Birliklerinin Kurulması ve Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin 71. maddesinde ''Birlik ve Merkez Birliği hakkında, Kanun ve bu Yönetmelikte hüküm bulunmayan hallerde ve vergi mevzuatı açısından 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu uygulanır'' şeklinde bir düzenleme bulunsa da 5237 sayılı TCK'nın 2/2. maddesi hükmü de nazara alındığında suçta ve cezada kanunilik ilkesi gereği idarenin düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamayacağından sanıkların kamu görevlisi gibi cezalandırılmasının mümkün bulunmadığı, bu nedenle suç tarihi itibarıyla zimmet suçunun oluşmadığının kabulü gerektiği ancak damızlık hayvan yetiştiriciliği birliğinin mallarını idare etme yetkisinin gereği olarak tevdi edilen ... İli Damızlık Koyun-Keçi Yetiştiricileri Birliğine ait paralar üzerinde zilyetliğin devri amacı dışında kendilerinin yararına olarak tasarrufta bulunmak şeklindeki eylemlerinin sübutu halinde 5237 sayılı TCK'nın 155/2. maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturacağı, 24/10/2019 tarihinde 30928 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK'nın 155/2. maddesinde tanımı yapılan hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesinin ''Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur" hükmü de gözetilerek, 6763 sayılı Kanun'un 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanun'un 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kanuna aykırı, katılanlar vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA 27/09/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.