Esas No: 2011/4026
Karar No: 2012/296
Karar Tarihi: 16.01.2012
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2011/4026 Esas 2012/296 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Irza geçme ve reşit olmayan mağdureyi rızasıyla kaçırıp alıkoyma suçlarından sanık ......"ın yapılan yargılaması sonunda; ırza geçme ve zorla kaçırıp alıkoyma suçlarından mahkûmiyetine dair Kartal 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 20.03.2007 gün ve 2005/133 Esas, 2007/108 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Irza geçme suçundan kurulan hükmün yapılan incelemesi neticesinde;
Adli Tıp Kurumu Pendik Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 15.12.2004 tarihli raporu ile mağdurenin etrafı ile ilgili oryantasyonun tam olmadığı, sorulanlara yerinde ve doğru olarak kısmen cevap verebildiği, paraları tanıdığı ancak hesap yapamadığı, günlük raiç ve kıymetleri bilmediği, muayeneye geliş nedenini bildiği, fikir akışında duraklama, mesuliyet duygusu taşımamakta, iyiyi kötüyü ayırt etmekte zorluk çektiği, başkaları tarafından hemen aldatılabilen akıl zayıflığı gözlenmekle ırzına geçilme fiiline mukavemete muktedir olamayacağının tespit edildiği; yine, Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 11.05.2005 tarihli raporu ile "mağdurenin 11.04.2005"de kurulumuzda yapılan muayenesinde, olayın ahlaki redaetini idrake ve ruhsal yönden mukavemetine mani olacak mahiyet ve derecede olan (rezidüel şizofreni) denilen akıl hastalığının saptandığı, dava dosyasının tetkikinde olay tarihinde de aynı hastalığa musab olduğunun tıbbi bilgiye uygun olduğu, bu duruma göre mağdurenin 17.09.2004"de maruz kaldığı olayın ahlaki redaetini idrak edip, fiile ruhsal yönden mukavemete muktedir olamayacağı, durumunun hekim olmayanlar tarafından anlaşılamayabileceği" yönündeki ifadeler ve adli raporlar ile dosyadaki diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde mağduredeki akıl hastalığının üçüncü kişiler tarafından algılanamayacağı anlamının çıkarılamayacağı,
Mağdurede akıl zayıflığı olduğunun üçüncü kişiler tarafından anlaşıldığı ve iradesini kullanma yeteneğine sahip olmadığının dış dünyadan algılandığının beraat eden sanık Neriman... tarafından da bildirilmesi karşısında sanık ......"ın 8 gün boyunca evlerinde kalan mağdurenin akıl hastası olduğunu anlamamasının mümkün bulunmadığı, bunun hayatın olağan akışına da uygun olmadığı anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Delillerle iddia ve savunma, duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan, yerinde görülmeyen sanık müdafiin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
Zorla kaçırıp alıkoyma suçundan kurulan hükmün incelemesine gelince;
Mağdurenin sanığın baldızı olan ve temyize gelmeyen sanık ... tarafından babasının baskısından kurtarmak amacıyla birlikte kaldığı eve getirildiği, sanık ... ..."ın ırza geçme eylemini mağdurenin burada kaldığı dönem içinde gerçekleştirmesi karşısında eylemin alıkoyma suçunu oluşturmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Suç tarihinde yirmi yaşını dolduran mağdurenin şehvet amaçlı alıkonulmasının 765 sayılı TCK.nın 429/1. maddesine uyacağı düşünülmeden, aynı Kanunun 430/1. maddesine göre hükümlülük kararı verilmesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden, hükmün 5237 sayılı TCK.nın 7/2 ve 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilmek suretiyle 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.