Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/4473 Esas 2022/10093 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/4473
Karar No: 2022/10093
Karar Tarihi: 25.05.2022

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/4473 Esas 2022/10093 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen bir kararda, bir kişinin resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyanda bulunması suçunun oluşması için, beyanın doğruluğunu ispat edebilecek bir resmi belgenin düzenlenmesi gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak kabahati ile resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyanda bulunmanın farkına da değinilmiştir. Kararda, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesindeki hükümler ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesi arasındaki fark da açıklanmıştır. Son olarak, Kabahatler Kanunu’nun 20/1. maddesi uyarınca sanığa idari para cezası verilemeyeceği belirtilmiştir. Kanun maddelerinin detaylı açıklamaları yazıda yer almamaktadır.
11. Ceza Dairesi         2020/4473 E.  ,  2022/10093 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyan suçunun oluşması için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler, ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır.
    5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Kimliği bildirmeme” başlığını taşıyan 40. maddesinin birinci fıkrasında ise “Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmüne haiz olup, bu kabahat fiili ile 5237 sayılı TCK’nin 206. maddesinde düzenlenen suç arasındaki fark, beyanın resmi belge düzenlenmesi sırasında yapılıp yapılmadığıdır. Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle resmi belge düzenlediği sırada yalan beyanda bulunulması halinde TCK’nin 206. maddesi uygulanacaktır. Resmi belge düzenlenmesi sırasında olmayıp da kamu görevinin gereği gibi yerine getirilebilmesi için, kamu görevlisinin göreviyle bağlantılı olarak sorması durumunda, kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunulması halinde Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gereklidir.
    Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın cezaevi firarisi olduğu ihbarı üzerine kolluk görevlilerince durdurularak kimliğinin istendiği, sanığın yanında kimliği olmadığını beyan ederek ... isimli şahsın T.C. kimlik numarasını verdiği, sanığın açık kimlik bilgilerinin tespit edilebilmesi için olay yeri inceleme şube müdürlüğüne sevki sağlandığı, yapılan parmak izi incelemesi neticesinde sanığın gerçek kimlik bilgilerinin tespit edildiği, sanığın beyan ettiği ... ismiyle düzenlenen ve sanığın kimliğinin araştırılmasına yönelik tanzim olunan parmak izi araştırılmasına yönelik tutanak ve sağlık raporları dışında, dosyada düzenlenmiş herhangi bir tutanak bulunmaması ve kolluk birimlerinin alınan beyanları doğruluğunu araştırmaya başlamaları nedeni ile atılı resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı,sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 40/1. maddesinde düzenlenen "kimliği hakkında gerçeğe aykırı beyanda bulunmak" kabahatini oluşturduğu gözetilmeden hüküm kurulması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak sanığın eylemine uyan 5326 sayılı Kanun’un 40/1. maddesinde öngörülen idari para cezasının miktarına göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 20/2-c maddesinde yazılı zamanaşımının, eylemin gerçekleştiği 09.07.2015 tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta CMUK'nin 322 ve Kabahatler Kanunu'nun 24. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, Kabahatler Kanunu'nun 20/1. maddesi uyarınca sanık hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 25.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara