Esas No: 2011/731
Karar No: 2012/279
Karar Tarihi: 16.01.2012
Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2011/731 Esas 2012/279 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Irza geçme suçundan sanık ..."ın yapılan yargılaması sonunda; eylemlerinin çocuğun basit cinsel istismarı ve cinsel amaçla kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını oluşturduğunun kabulü ile mahkûmiyetine dair Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 16.12.2005 gün ve 2005/82 Esas, 2005/209 Karar sayılı hükümlerin süresi içinde Yargıtayca incelenmesi O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından tebliğname ile Daireye gönderilmekle incelenerek gereği düşünüldü:
Sanık hakkında 02.05.2005 günlü iddianamede mağduru yanına çağırarak çikolata vereceğini söyleyip üstü kapalı olan halı sahanın içine kapalı ve karanlık bir yere götürdüğü ve daha sonra yine çikolata alacağını ve oyun oynayacağını söyleyip oturmakta olduğu evine götürdüğünden bahsedilerek kaçırma suçundan dava açıldığı ve mahkemece 22.11.2005 günlü duruşmada sanığa 5237 sayılı TCK.nın 109/2, 3-f, 5, 31/3. maddelerine göre ek savunma hakkı da tanındığı anlaşılmakla, sanık hakkında bu suçtan dava bulunmadığına ilişkin tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanık hakkında kaçırma suçundan açılan davada eylemin kısa aralıklarla aynı suç işleme kararı altında birden fazla işlendiği gözetilerek suç tarihi itibariyle 765 sayılı TCK.nın 80. maddesi uyarınca ek savunma hakkı verildikten ve lehe aleyhe kanun değerlendirilmesi yapıldıktan sonra lehe kanunun buna göre belirlenip uygulanması gerektiği gözetilmeden, teselsül uygulamasına yer verilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması,
Mağdurun anneannesi tanık ..."ın anlatımlarında, mağdurun külotunda kan ve meni lekelerinin bulunduğunu beyan etmiş olması, mağdurun aşamalarda kararlı biçimde sanığın değişik tarihlerde birden fazla kez penisini anüsüne sokmak suretiyle tecavüz ettiğini anlatmış bulunması karşısında, olaydan
çok sonra alınan doktor raporlarında anüste herhangi bir bulguya rastlanmamış olmasının duhûlün olmadığı anlamına gelemeyeceği ve tüm dosya içeriği gözönüne alınarak sanığın müteselsil biçimde livata suretiyle mağdurun ırzına geçtiği anlaşıldığından mağdurun, katılan babasının ve anneannesinin anlatımlarına göre; altına ıslatma ve gece sıçrayarak uyanma şeklindeki tezahürler de dikkate alınarak ruh sağlığının bozulup bozulmadığı konusunda rapor da alındıktan sonra lehe aleyhe kanun değerlendirmesi yapılarak lehe kanunun belirlenip uygulanması gerektiği gözetilmeden, eylemin suç tarihine göre tasaddi kabulü ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin kazanılmış haklar saklı kalmak kaydıyla 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK.nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 16.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.