Esas No: 2022/977
Karar No: 2022/10088
Karar Tarihi: 25.05.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2022/977 Esas 2022/10088 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2022/977 E. , 2022/10088 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
A) Banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığın suça konu çekleri müşteki ... farklı alışverişler çerçevesinde verip vermediği belirlenip, hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmasının gerekliliği, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirilerek fiilin sanık tarafından işlendiğinin tespit edildiği, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırlarında uygulandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden eleştiri dışında usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA,
B) Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
1) Belgelerde yapılan sahteciliğin aldatıcılık niteliği bulunup bulunmadığının tayin ve takdiri Mahkemeye ait olup suça konu sahte çekler duruşmaya getirtilerek incelenmeyip, aldatıcılık kabiliyetini haiz olup olmadığının gerekçeli kararda da tartışılmadığı gibi sanığın sorgusu yapılırken okunan ekspertiz ve uzmanlık raporlarından soruşturma aşamasında alınan ... Kriminal Polis Laboratuvarının 24.01.2011 tarihli uzmanlık raporunda, tetkik konusu çekler üzerinde herhangi bir sahtecilik tespit edilmediğinden aldatcılık niteliğinden bahsedilemeyeceği konusunda görüş beyan edildiğinin anlaşılması karşısında; Mahkemece öncelikle sahte olduğu iddia edilen çek asıllarının duruşmaya getirtilip usulüne uygun şekilde incelenmek suretiyle özellikleri duruşma tutanağına yazıldıktan sonra aldatma kabiliyeti bulunup bulunmadığı yöntemince araştırılıp söz konusu çek asıllarının denetime imkan verecek şekilde dosya içerisinde bulundurulması da sağlanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile mahkumiyet hükmü verilmesi,
2) Kabul ve uygulamaya göre de;
a-Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.04.2014 tarihli, 2013/11-397 Esas ve 2014/202 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 5237 sayılı TCK'nin “Kamu güvenine karşı suçlar” bölümünde düzenlenen ve belgenin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi ile kamu güveninin sarsıldığı kabul edilerek suç sayılıp yaptırıma bağlanan “belgede sahtecilik” suçunun hukuki konusunun kamu güveni olduğu, suçun işlenmesi ile kamu güveninin sarsılması dışında, bir veya birden fazla kişi de haksızlığa uğrayıp, suçtan zarar görmesi halinde dahi, suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamının, diğer bir ifadeyle kamunun olduğuna dair kabulünün etkilenmeyeceği, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerekeceği gözetildiğinde; sanığın, benzer şekilde, başkaca sahte çekleri tedavüle koyması nedeniyle hakkında dava açılıp açılmadığı araştırılıp mümkün olması halinde davaların birleştirilmesi, aksi halde dava dosyaları getirtilip incelenerek bu dosyayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosya içine alınması, iddianame ve suç tarihlerine göre hukuki kesinti olup olmadığının belirlenmesi, bu şekilde eksiklik tamamlandıktan sonra eylemlerin zincirleme şekilde işlenmiş resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmadığının tartışılarak gerekli değerlendirmelerin yapılması, kesinleşmiş hükümlerin zincirleme suç kapsamında kaldığının anlaşılması halinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.03.2016 tarihli, 2014/847 Esas ve 2016/128 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, tayin olunacak cezadan kesinleşmiş önceki cezaların mahsup edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
b-Sanık tarafından suça konu çeklerin müşteki ... aynı anda mı yoksa farklı zamanlarda mı verildiği belirlenerek alışverişe ve çek teslimine ilişkin mevcutsa fatura, makbuz ve bunun gibi herhangi bir hukuki belgenin dosya arasına alınarak incelenmesi ve bundan sonra eylemin zincirleme suç kapsamında kalıp kalmadığı tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi yasaya aykırı,
c-TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, aynı Kanun'un 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine, 25.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.