Esas No: 2018/11725
Karar No: 2022/11991
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2018/11725 Esas 2022/11991 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2018/11725 E. , 2022/11991 K.Özet:
Sanık rüşvet vermeye teşebbüsten mahkum edilmiş ancak İçişleri Bakanlığı'nın suçtan doğrudan zarar görmemiş olması nedeniyle katılma hakkı olmadığı belirtilmiştir. Ancak sanık hakkında yapılan incelemede eksiklikler olduğu ve sanığın tüm durumunun değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Sanığın talebi üzerine takdiri indirim nedenlerinin tartışılıp karara bağlanması gerektiği belirtilmiş ancak bu yapılmamıştır. Sonuç olarak, kararın kanuna aykırı olduğu ve bozulması gerektiği hükme bağlanmıştır. Kanun maddeleri ise şöyle açıklanmıştır: suçtan zarar görme kavramı, 3628 sayılı Kanun'un 18. maddesi, CMK'nın 237. maddesi, TCK'nın 62/2. maddesi, ve Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihli Kararı ve TCK'nın 53. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇTAN ZARAR GÖREN : İçişleri Bakanlığı
SUÇ : Rüşvet vermeye teşebbüs
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 14/02/2017 tarihli ve 2015/5-95 Esas, 2017/71 sayılı ve benzer Kararlarında da belirtildiği üzere "suçtan zarar görme" kavramının "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali" olarak anlaşılması gerektiği, keza 3628 sayılı Kanun'un 18. maddesinde "...varsa diğer ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına bildirilir" hükmünün yer aldığı, sanığın kamu görevlisi olmadığı ve hakkında rüşvet vermeye teşebbüs suçundan dava açıldığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında atılı suçtan açılan kamu davasına CMK'nın 237. maddesine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen İçişleri Bakanlığının katılma hakkı olmadığı anlaşılmakla, vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'un 317. maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanığın temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanığın, kendisi ve yanında bulunan yabancı uyruklu kadınlar hakkında işlem yapılmaması amacıyla komiser yardımcısı şikayetçiye rüşvet vermeye teşebbüs ettiğinden bahisle mahkumiyetine karar verilmiş ise de; sanığın olay günü kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçundan yapılan tahkikatta bilgi sahibi sıfatıyla beyanının alındığı, ayrıca yabancı uyruklu kadınlar hakkında işlem yapılıp yapılmadığının ve varsa bu işlem yönünden sanığın hukuki konumunun ne olduğunun tespit edilmediği nazara alındığında, sanık hakkında kolluk tarafından işlem yapılmasını gerektiren adli veya idari bir vakanın söz konusu olup olmadığının araştırılmasından sonra, sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kabule göre de;
Sanığın savunmasındaki lehe hükümlerin uygulanması talebi karşısında, hakkında TCK'nın 62/2. maddesi uyarınca geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususları içeren takdiri indirim nedenlerinin varlığının karar yerinde tartışılıp gösterilmesinden sonra anılan Yasa ve maddenin birinci fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerektiğinin nazara alınmaması,
Anayasa Mahkemesinin 24/11/2015 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı TCK'nın 53. maddesinde yer alan bazı ibarelerin iptaline ilişkin Kararının değerlendirilmesi lüzumu,
Kanuna aykırı, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA 10/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.