Esas No: 2020/17043
Karar No: 2022/7188
Karar Tarihi: 02.06.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17043 Esas 2022/7188 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2020/17043 E. , 2022/7188 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07/12/2016 tarihli ve 2016/416 esas, 2016/515 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nca 16/09/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 30/01/2016 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığının 03/02/2016 tarihli ve 2016/1283 soruşturma, 2016/63 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı Kanunun 191/3. maddesi uyarınca bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve denetimli serbestlik süresi içerisinde tedaviye tabi tutulmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına, kesin olarak karar verildiği, kararın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 24/02/2016 tarihinde MERNİS adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, 18/03/2016 tarihinde infazı için Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'ne gönderildiği,
2- Düzce Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nce infaz işlemlerine başlandığı, 22/03/2016 tarihli ve 2016/294 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 28/03/2016 tarihinde aynı konutta oturan yakını imzasına tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurduğu, 31/03/2016 tarihinde hastaneye sevkedildiği, hastanenin raporunda tedavisine gerek olmadığının bildirilmesi üzerine Rehberlik ve İyileştirme Program Takvimi hazırlandığı, 21/07/2016 tarihli seminer çalışmasının 2.oturumuna katılmaması nedeniyle uyarılmasına karar verildiği, 27/07/2016 tarihli uyarı yazısının 29/07/2016 tarihinde aynı konutta oturan yakını imzasına tebliğ edildiği halde 04/08/2016 tarihli seminer çalışmasının 3. oturumuna gelmemesi nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek 15/08/2016 tarihinde Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3- Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı'nca erteleme kararı kaldırılarak 29/08/2016 tarihli ve 2016/1283 soruşturma, 2016/2663 esas, 2016/2219 sayılı iddianame ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/4-a maddesi delaletiyle 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesi'ne kamu davası açıldığı,
4- Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kanun yararına bozma istemine konu 07/12/2016 tarihli ve 2016/416 esas, 2016/515 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 51/1. maddesi gereğince cezanın ertelenmesine, 2 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, kararın 28/12/2016 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
5- Sanığın denetim süresi içerisinde 16/02/2017 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Düzce 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 20/02/2018 tarihli ve 2017/543 esas, 2018/92 sayılı kararı ile cezalandırılmasına karar verildiğinin, ihbar edilmesi üzerine, dosyanın devredildiği Düzce 4.Asliye Ceza Mahkemesi'nin 18/06/2019 tarihli ve 2016/635 esas, 2016/780 sayılı ek kararı ile, erteli 1 yıl 8 ay hapis cezasının aynen infazına karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı'nca verilen 03/02/2016 tarihli ve 2016/1283 soruşturma, 2016/63 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, şüphelinin yükümlülük ihlalinde ısrar etmesi nedeniyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı Kanun'un 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07/12/2016 tarihli ve 2016/416 esas, 2016/515 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 09/12/2019 tarihli ve 2019/2360 esas, 2019/7718 karar sayılı ve aynı Dairenin 24/02/2020 tarihli ve 2020/250 esas, 2020/1242 karar sayılı ilâmları ile benzer diğer ilamlarında da değinildiği üzere, şüpheli hakkında verilen "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik şüphelinin 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz hakkının bulunduğu ve erteleme kararında itiraz hakkı ile itiraz süresi ve merciinin gösterilmesi gerektiği, itiraz hakkı bulunduğu hususunu içerir bahse konu karar kendisine hiç tebliğ edilmeyen yahut usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeyen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, anılan kararın infazına başlanmış olmasının hatta tedbirin infazının tamamlanmasının da bir önem arz etmediği,
Somut incelemesi konu olayda, sanık hakkında itiraz hakkı olduğu bildirilmeden kesin olarak verilen Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03/02/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karar her ne kadar şüpheliye 24/02/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, anılan kararın itiraz hakkı bulunduğu bildirilmeden şüpheliye tebliğ edildiği ve denetimli serbestlik sürecinde hiç bir aşamada şüpheliye bu hakkının bildirilmediğinin anlaşılması karşısında, mahkemesince durma kararı verilerek, geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07/12/2016 tarihli ve 2016/416 esas, 2016/515 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Şüpheli ... hakkında, 30/01/2016 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 03/02/2016 tarihli ve 2016/1283 soruşturma, 2016/63 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının 5 yıl sure ile ertelenmesine, 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve denetimli serbestlik süresi içerisinde tedaviye tabi tutulmasına karar
verildiği, şüphelinin yükümlülük ihlalinde ısrar etmesi nedeniyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07/12/2016 tarihli ve 2016/416 esas, 2016/515 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanunun 51/1. maddesi gereğince cezanın ertelenmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Düzce 4. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 18/06/2019 tarihli ve 2016/635 esas, 2016/780 sayılı erteli 1 yıl 8 ay hapis cezasının aynen infazına ilişkin kararın, asıl kararın bozulması halinde hukuki değerden yoksun kalacağı gözetilerek yapılan incelemede;
1- 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır." şeklindeki düzenleme gereği, "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların itiraz yolu açık olmak üzere verilmesi ve şüpheliye tebliğ edilmesi gerektiği, şüpheliye, hakkında verilen karara karşı itiraz hakkı tanınmadan ve kendisine tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, şüpheli hakkında Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 03/02/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine, denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına ilişkin karar her ne kadar şüpheliye 24/02/2016 tarihinde tebliğ edilmiş ise de, kararın kesin olarak verildiği, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu nedenle Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce yapılan tebligatlar hukuki sonuç doğurmayacağı gibi,
2- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; tebligatın öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, bu nedenle somut olayda, Düzce Cumhuriyet Başsavcılığınca şüphelinin doğrudan MERNİS adresine yapılan tebligatın usulsüz olduğu, dolayısıyla şüpheliye itiraz hakkı tanınmadan kesin olarak verilen ve ayrıca usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeyen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı anlaşıldığından, kovuşturma şartının gerçekleşmediği gözetilmeden durma kararı yerine mahkumiyet kararı verilmesi, kanuna aykırıdır.
Sonuç olarak; yukarıda açıklandığı üzere, mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına
ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden,yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-) Karar:
Açıklanan nedenlerle; kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca “kamu davasının durmasına” ve “şüpheliye kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte yeniden usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi ve infazının sonucunun beklenilmesi için Düzce Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan Düzce 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 07/12/2016 tarihli ve 2016/416 esas, 2016/515 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanunun 309. maddesinin 4. fıkrasının ( a ) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
02/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.