Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17034 Esas 2022/7180 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/17034
Karar No: 2022/7180
Karar Tarihi: 02.06.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17034 Esas 2022/7180 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2020/17034 E.  ,  2022/7180 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/01/2020 tarihli ve 2019/1169 esas, 2020/34 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 16/09/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
    1-Şüpheli ... hakkında, 08/06/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 30/10/2014 tarihli ve 2014/68673 soruşturma, 2014/179 sayılı karar ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun’un 191/3. maddesi uyarınca bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 12/11/2014 tarihinde şüpheliye bizzat tebliğ edildiği, 13/01/2015 tarihinde tedbirin infazı için Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
    2-Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 30/01/2015 tarihli ve 2015/595 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 03/03/2015 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurması üzerine 11/03/2015 tarihinde denetim planı hazırlandığı, 26/05/2015 tarihli SAMBA programının 1. oturumuna katılmaması nedeniyle uyarılmasına karar verildiği, uyarı yazısının doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 05/06/2015 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre tebliğ edildiği, uyarılmasından sonra müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    3-Erteleme kararı kaldırılarak, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 08/10/2015 tarihli ve 2014/68673 soruşturma, 2015/30888 esas, 2015/23673 sayılı iddianamesi ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Bakırköy 41.Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
    4-Bakırköy 41.Asliye Ceza Mahkemesinin 26/01/2016 tarihli ve 2015/623 esas, 2016/31 sayılı kararı ile; sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 17/02/2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
    5-Sanığın denetim süresi içerisinde 09/11/2018 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, Bakırköy 35. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/09/2019 tarihli ve 2019/117 esas, 2019/488 sayılı kararı ile cezalandırıldığının ihbar edilmesi üzerine;
    Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 10/01/2020 tarihli ve 2019/1169 esas, 2020/34 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62.maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-)Kanun Yararına Bozma İstemi:
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
    “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan sanık ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/04/2014 tarihli ve 2014/68673 soruşturma, 2014/179 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve sanık hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, adı geçen sanığın yükümlülüğünü ihlâl etmesi sebebiyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/01/2016 tarihli ve 2015/623 esas, 2016/31 sayılı kararının itiraz edilmeden 17/02/2016 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde 09/11/2018 tarihinde kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/01/2020 tarihli ve 2019/1169 esas, 2020/34 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    1-Sanık hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/04/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karar, 12/11/2014 tarihinde şüphelinin mernis adresine usule aykırı şekilde tebligat yapılarak denetime başlandığı, Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkartılan 30/01/2015 tarihli çağrı kağıdı ile 28/05/2015 tarihli uyarı yazılarının ise sanığın bilinen adresi ve aynı zamanda mernis adresi olan "Çırpıcı M. Yeşilyol F Sk. No:29 Zeytinburbu/İstanbul" adresine ilk önce mernis şerhi düşülmeksizin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereğince tebligat yapılması yerine, doğrudan mernis şerhi düşülerek anılan Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca usulsüz olarak tebliğ edildiği, sanığın müracaat etmemesi üzerine de ısrar şartının oluştuğu kabul edilerek kayıtların kapatılarak Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulması üzerine kamu davası açıldığı, söz konusu denetim sırasında yapılan tebligatların usulsüz olduğu ve ısrar koşulunun oluşmadığı, bu nedenle de kovuşturma şartı bulunmadığı ve mahkemesince durumun bu şekilde kabul edildiği anlaşılmakla birlikte, sanık hakkında mahkumiyet kararı verilemeceği, bu halde kamu davasının açılmasının şarta bağlanmış olduğu gözetilerek, kamu davası açılmasının koşulları gerçekleşmemesine rağmen dava açılmış olduğu anlaşılmakla, Mahkemesince 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümlesi uyarınca durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde,
    2- Kabule göre de; suç tarihi olan 08/06/2014 tarihi itibari ile yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191/1. maddesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, daha sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile
    yapılan değişiklikle ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, anılan Kanun'un 7/2. maddesi uyarınca suç tarihi itibari ile sonuç ceza yönünden sanığın lehine olan kanun maddesinin uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğu, bu nedenle ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191/1. maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibari ile sanığın aleyhine olan 6545 sayılı Kanun ile değişik anılan Kanun'un 191/1. maddesinde yer alan ceza miktarına göre temel cezanın “2 yıl hapis” olarak belirlenmesi suretiyle fazla cezaya hükmedilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/01/2020 tarihli ve 2019/1169 esas, 2020/34 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Şüpheli ... hakkında, 08/06/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca 30/10/2014 tarihli ve 2014/68673 soruşturma, 2014/179 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın verildiği, şüphelinin yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesiyle Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/01/2016 tarihli ve 2015/623 esas, 2016/31 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanun'un 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 17/02/2016 tarihinde kesinleşmesinden sonra, 09/11/2018 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkum olduğunun ihbar edilesi üzerine yapılan yargılama sonucunda Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/01/2020 tarihli ve 2019/1169 esas, 2020/34 sayılı kararı ile, hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
    1-7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; tebligatın öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği,
    Somut olayda; sanık hakkında yapılan soruşturma sonunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 30/10/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın, doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, ancak MERNİS adresinde 12/11/2014 tarihinde bizzat tebliğ edilmesi nedeniyle artık tebligatın geçerli olacağı, Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkartılan çağrı kağıdı ile uyarı yazılarının da sanığın bilinen adresi ve aynı zamanda MERNİS adresi olan "Çırpıcı M. Yeşilyol F Sk. No:29 Zeytinburbu/İstanbul" adresine ilk önce MERNİS şerhi düşülmeksizin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereğince tebligat yapılması yerine, doğrudan
    MERNİS şerhi düşülerek tebliğe çıkarılmasının usulsüz olduğu, ancak çağrı kağıdının Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesi gereğince tebliğ edilmiş olması nedeniyle artık bu tebligatın geçerli olacağı, fakat uyarı yazısının aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilmesi nedeniyle tebligatın usulsüz olduğu, uyarı tebligatının hukuki sonuç doğurmayacağı, bu nedenle de ısrar şartının oluşmadığı anlaşıldığından; mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden durma kararı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırıdır.
    2- Kabule göre de; suç tarihi olan 08/06/2014 tarihi itibari ile yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191/1. maddesinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu, suç tarihinden sonra 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ceza miktarının artırılarak “iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası” olarak düzenlendiği, 5237 sayılı Kanun'un 7/2. maddesi uyarınca suç tarihi itibari ile sonuç ceza yönünden sanığın lehine olan kanun maddesinin uygulanmasının yasal bir zorunluluk olduğu, bu nedenle ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun'un 191/1. maddesi uyarınca belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, suç tarihinden sonra yürürlüğe giren ve ceza miktarı itibari ile sanığın aleyhine olan 6545 sayılı Kanun ile değişik anılan Kanun'un 191/1. maddesinde yer alan ceza miktarına göre temel cezanın “2 yıl hapis” olarak belirlenmesi suretiyle fazla cezaya hükmedilmesi, kanuna aykırıdır.
    D-)Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle; mahkemece, kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca “kamu davasının durmasına” ve “kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın infazının sonucunun beklenilmesi için Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmesi gerektiğinden, Bakırköy 41. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/01/2020 tarihli ve 2019/1169 esas, 2020/34 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
    02/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara