Esas No: 2019/462
Karar No: 2022/13447
Karar Tarihi: 15.11.2022
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2019/462 Esas 2022/13447 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2019/462 E. , 2022/13447 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet vermeye teşebbüs
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
25/12/2008 tarihinde kolluk kuvvetleri tarafından, hırsızlık suçuna karıştığı şüphesiyle ... ile birlikte yakalanan sanık ...'in, polis merkezine götürülürken görevli polis memuru ...'a "Polis merkezine bizi götürmeyin, üzerimizden çıkan paralardan ne kadar istiyorsanız verelim, bizi salın" diyerek menfaat teklifinde bulunması şeklinde oluşa uygun olarak sübutu kabul edilen eyleminin, sanık hakkında hırsızlık suçundan açılan kamu davasında ... (Kapatılan) 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 30/06/2010 tarihli ve 2009/818 Esas, 2010/1255 Karar sayılı ilamı ile ''fiilinin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle" beraatine dair karar verildiği ve bu kararın temyiz edilmeden kesinleştiği nazara alındığında; sanığın meşru zeminde bulunduğunun kabulü gerekeceği, 5237 sayılı TCK'nın, 05/07/2012 günü yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikten önceki, suç tarihinde yürürlükte olan rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "Rüşvet, bir kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının veya kişilerin bu şekildeki ... için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı, görevin gereklerine aykırı olarak bir işin yapılması veya yapılmaması için rüşvet teklifinde bulunulması durumunda suçun icra hareketleri başlamış olacağından rüşvete teşebbüs, haklı hususun temini için rüşvet önerilmesi halinde ise koşullarının bulunması durumunda kamu görevlisinin şeref ve saygınlığına saldırı niteliğinde olması sebebiyle sanığın eyleminin aynı Yasa’nın 125/3. maddesinde düzenlenen kamu görevlisine hakaret suçunu oluşturacağı ve bu suçun söz konusu maddede öngörülen cezasının üst sınırına göre aynı Kanun’un 66/1-e ve 67/4. maddelerinde belirtilen 12 yıllık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, suç tarihi olan 25/12/2008 ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi de gözetilmek suretiyle CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasa’nın 322/1 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE 15/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.