Esas No: 2021/11647
Karar No: 2022/13294
Karar Tarihi: 30.11.2022
Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2021/11647 Esas 2022/13294 Karar Sayılı İlamı
5. Ceza Dairesi 2021/11647 E. , 2022/13294 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zimmet
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Sanık ...'in tayin olunan cezanın miktarına nazaran yasal koşulları bulunmayan duruşma isteminin 5320 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi gözetilerek CMUK'un 318. maddesi uyarınca REDDİNE, O yer Cumhuriyet savcısının sanıklar hakkındaki mahkumiyet hükümlerini lehe temyiz ettiği gözetilerek, incelemenin sanık ... yönünden duruşmalı, diğer sanıklar yönünden ise duruşmasız yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Tebliğnamede ismine yer verilen ... hakkında bir temyiz olmadığı gözetilerek yapılan incelemede;
... ili ... Belediyesinde zabıta memuru olan sanık ..., itfaiye eri kadrosunda bulunan ancak alım memuru olarak görevlendirilen sanık ... ile şoför olarak görevli sanık ...'in 2010 yılı Haziran-Eylül ayları içerisinde, 2008 ve 2009 yıllarına ait dönemlere göre, belediye hizmetlerinde kullanılan kamyon, itfaiye, kepçe, cenaze, hizmet vb. araçlar ile çim, ilaçlama, odun kesme vb. nitelikteki makinelerde kullanılmak üzere olağan dışı fazla alınan akaryakıtı belediye hizmetlerinde kullanmayarak zimmetlerine geçirdikleri kabul edilerek haklarında mahkumiyet hükümleri kurulmuş ise de;
Suç tarihi olan 2010 yılı Haziran - 2010 yılı Eylül ayları içerisinde akaryakıt alımlarını sanık ...'nin telefonla petrol istasyonuna bildirdiği ve bu tarihlerde akaryakıt almaya genellikle sanık ...'nın gittiği, ayrıca çim, ilaçlama, odun kesme vb. nitelikteki makinelerde kullanılmak üzere petrol istasyonundan geçici olarak 1.000,00 litrelik taşınabilir deponun ödünç olarak alındığı, akaryakıt alımı yapılan firma yetkilisi hakkında açılmış herhangi bir kamu davası bulunmadığı, ... Belediye Başkanlığının, hafriyat, dolgu, yol yapımı gibi işlerin ifası hususunda mazotu karşılanmak koşuluyla Sarıosmanoğlu inşaat firması ile anlaştığı, ancak bu araçlarda kullanılan akaryakıt için makbuz düzenlenmediği, belediyeye ait diğer araçlarda kullanılan akaryakıt alımlarına ise bu miktarların dahil edildiği, akaryakıt alımlarında her bir araç için ayrı makbuz tanzim edilmesi gerektiği halde birden fazla araç için yapılan alımlarda tek bir makbuz düzenlenmesinin belediyede fiili uygulama haline geldiği, akaryakıt makbuzlarında istasyon sorumlusu (pompacı), servis amiri (akaryakıt alım sorumlusu) ve teslim alan şoför için imza alanlarının bulunduğu, suç tarihlerinde tek bir akaryakıt alım makbuzuna birden fazla araç plakası yazıldığı gibi bidon, kepçe için alınan akaryakıtın da bu makbuza dahil edildiği, hangi araç veya makine için ne kadar akaryakıt alındığının belli olmadığı, ayrıca araçların sorumlu şoförlerinin akaryakıt alım makbuzlarında imzaları olması gerekirken, bazen zabıta memurlarının bazen de araçla ilgisi olmayan şoförlerin bu makbuzlara imza attığı, traktör üzerinde mesai saatleri dışında da 1000 litrelik tanka, fıçılara ve 40-50 litrelik plastik bidonlara çeşitli plaka, ... makinesi adı altında akaryakıt alımı yapıldığı, bu akaryakıtın kimlere veya hangi araçlara ne miktarda teslim edildiğinin belli olmadığı, 08/07/2013 tarihli Sayıştay emekli uzman denetçileri tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda, savcılıkça alınan ve iddianameye esas olan bilirkişi raporundaki yukarıda anlatılan hususları tespit eden, akaryakıtın kimlere veya hangi araçlara ne miktarda teslim edildiğinin belli olmadığı yönündeki görüşlere iştirak edildiği ve böyle bir sistem içinde kimin ne kadar akaryakıt alımından sorumlu tutulacağını tespit etmenin mümkün olmadığının belirtildiği, bozma sonrası alınan bilirkişi raporunda da bu hususların netlik kazanmadığının anlaşıldığı,
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında istikrarla vurgulandığı üzere; "Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkumiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkumiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir".
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanıkların savunmalarının aksine atılı suçun işlendiğinin somut delillerle ortaya konulmadığı, bu itibarla sanıkların mahkumiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı ve kuşkudan sanıkların yararlanacağı nazara alınarak beraatlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirmeler sonucu yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar ... ve ...'nin, sanık ... müdafin ve O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA 30/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
30/11/2022 tarihinde verilen ... bu karar 30/11/2022 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet savcısı ...olduğu halde, sanık ... müdafi Av. ...'nun yüzüne karşı tefhim olundu.