Esas No: 2014/10355
Karar No: 2014/14918
Karar Tarihi: 26.12.2014
Kasten yaralama - mala zarar verme - kişiyi hürriyetinden yoksun kılma - 6136 sayılı Kanuna muhalefet ve sanık için ayrıca genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2014/10355 Esas 2014/14918 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama, mala zarar verme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, 6136 sayılı Kanuna muhalefet ve sanık ... için ayrıca genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması
HÜKÜM : Sanıkların kasten yaralama, mala zarar verme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyetlerine, sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması ve sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin açıklanmasının geri bırakılmasına,
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
5271 sayılı CMK.nın 34/2, 231/2 ve 232/6. maddeleri gereğince hükümlerde başvurulacak kanun yolu, süresi, mercii ve başvuru şeklinin açıkça gösterilmesi gerektiği, aksi halde Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 07.11.2006 gün ve 2006/6-213 Esas, 2006/229 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere; aynı Kanunun 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedenlerinin oluşacağı, sanıkların yokluğunda verilen 30.03.2010 günlü hükümde ise, temyiz süresinin ne zaman başlayacağının belirtilmemesi nedeniyle aynı Kanunun 40 ve devamı maddelerine göre temyiz süresinin geçirilmesinde sanıkların kusurunun bulunmadığı ve eski hale getirme nedeninin oluştuğu nazara alınıp, hükmün kesinleşmediği, ayrıca sanıkların 29.12.2010 tarihinde temyiz dilekçesi vermelerinden sonra mahkemece 11.01.2011 tarihinde sanıkların temyizinin reddine dair Ek Karar verildiği, 09.02.2011 tarihli Ek Kararla da temyiz süresinin başlangıcının belirtilmemesi nedeniyle kesinleştirme işlemlerinin kaldırılmasına, infazın durdurulmasına ve sanıklara yeniden gerekçeli kararın tebliğine karar verildiği, bu kapsamda sanıklara gerekçeli kararın 11.03.2011 tarihinde tebliğ edildiği, bu aşamada sanıkların müdafii tutarak müdafiileri aracılığıyla hükümleri 15.03.2011 tarihinde temyiz ettikleri anlaşıldığından, sanıklar müdafiin temyizinin süresinde verilmiş temyiz başvurusu olarak kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Anayasa Mahkemesinin, 07.10.2009 tarih ve 27369 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanan 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 Karar sayılı, iki bin liraya kadar (iki bin dahil) para cezalarına dair hükümlerin temyiz olunamayacağına ilişkin 1412 sayılı CMUK.nın 305. maddesinin 3842 ve 5219 sayılı Kanunlar ile değişik (1) numaralı bendinin Anayasaya aykırı olması nedeniyle iptaline ilişkin kararı, 07.10.2010 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş olmakla birlikte, Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 21.06.2005 gün ve 61/82 sayılı Kararında vurgulandığı üzere, hükmün temyiz edilebilir olup olmadığını belirleme bakımından hüküm tarihindeki yasal düzenlemenin dikkate alınması gerektiği bu itibarla hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK.nın 305/1. maddesi gereğince mala zarar verme suçundan cezanın miktarına göre kesin olan hükümlerin temyizi kabil olmadığından, sanıklar müdafiin mala zarar verme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin 5320 sayılı Kanunu 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE ve ayrıca sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçları ile sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçundan kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararların, 5271 sayılı CMK.nın 231/12. maddesine göre itiraza tâbi olup temyizi mümkün bulunmadığından, 5271 sayılı CMK.nın 264. maddesi de gözetilerek temyiz isteğinin itiraz mahiyetinde kabulü ile mahallinde merciince değerlendirilip gerekli karar da verilebileceğinden, incelemenin sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve kasten yaralama suçlarından kurulan hükümlere ilişkin temyizle sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Her iki mağdurla sanık ..."in bir süre konuşmalarından sonra sanık ..."in oğlu olan sanık ..."ın telefonla arayarak "Silahı al gel" diyerek sanık ..."ı çağırdığı, sanık ..."ın bir süre sonra mağdurların ve sanık ..."in bulunduğu aracın yanına gelerek hiçbir şey söylemeden mağdur ..."ın bulunduğu taraftan aracın camını kırarak mağdura elindeki tabancanın kabzesi ile mağdur ..."a vurduğu olayda sanık ..."in oğlu olan sanık ..."ı olay yerine çağırdıktan sonra kasten yaralama suçunu işlemesi için azmettirme yönünde bir eyleminin olmadığı, nitekim sanık ..."ın olay yerine gelerek doğrudan doğruya mağduru yaraladığı, bu itibarla sanık ..."in TCK.nın 38. maddesi delaletiyle kasten yaralama suçunu işlediğinin kabul edilmesinin mümkün olmadığı halde sanık ..."in kasten yaralama suçundan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
Sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ve sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerine ilişkin olarak; yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Dosya kapsamına göre, sanık ..."in, sanık ..."dan aldığı tabancayı mağdur ..."e doğrultarak her iki mağdurdan araca binmelerini istediği, mağdurların aracın ön tarafına, sanıkların da arka tarafına bindikleri, kısa bir mesafe gittikten sonra mağdur ..."ün yolda gördüğü polis aracının yanında sevkindeki aracı durdurduğu olayda, gerekirse olay yerinde keşif de yapılarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda teşebbüs hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken, bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi,
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 03.02.2009 gün ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde dikkate alınacak zarar maddi zarar olduğu, manevi zararı kapsamadığı ve mağdur ..."ın kasten yaralama suçu yönünden yönünden dosyaya yansıyan maddi bir zararı da bulunmadığı, ayrıca sabıkası olmayan sanık hakkında 6136 sayılı Kanuna muhalefet ve genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerinin de açıklanmalarının geri bırakılmasına karar verildiği halde çelişkili olarak mağdurun zararının giderilmemesi ve ileride bir daha suç işlemeyeceği konusunda kanaat oluşmadığı şeklindeki çelişkili gerekçeyle sanık ... hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanıklar müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 26.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.