Esas No: 2022/3898
Karar No: 2022/3893
Karar Tarihi: 24.05.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/3898 Esas 2022/3893 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/3898 E. , 2022/3893 K."İçtihat Metni"
B O Z M A Ü Z E R İ N E
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2019/298 E., 2021/794 K.
SUÇ : Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.09.2015 tarihli ve 2015/242 Esas, 2015/724 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 1 yıl 1 ay 3 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
2. ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 17.09.2015 tarihli ve 2015/242 Esas, 2015/724 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 06.03.2019 tarihli ve 2018/10656 Esas, 2019/4658 Karar sayılı kararı ile özetle; mağdurda meydana gelen sağ el 5. metakarp kırığının boksör kırığı olarak tabir edilen ve mağdurun sanığa vurmasıyla kendi eylemi sonucu oluşacak nitelikte oluşu ve mağdurda başkaca bir yaralanmanın da tespit edilmemiş olması karşısında, meydana gelen neticeden sanığın sorumlu tutulamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 27.04.2021 tarihli ve 2019/298 Esas, 2021/794 Karar sayılı kararı ile sanığın, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan hakkında açılan kamu davasından, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri uyarınca beraatine karar verilmiştir.
4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 28.03.2022 tarihli ve 2021/83117 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
O yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebebi; sanığın, 5237 sayılı Kanun'un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının (e) bendi uyarınca cezalandırılması istemine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Olay günü mağdurun yeğeni ile sanığın kardeşleri arasında kavga olayının yaşandığı, bu konuyu görüşmek üzere tarafların, yanlarında temyiz dışı sanıklar ve mağdurlar da olduğu hâlde saat 20:30 sıralarında buluştukları, konuşma esnasında tartışma çıktığı, tartışmanın karşılıklı kavgaya dönüştüğü, sanığın elindeki sopa ile mağdura vurduğu, mağdurun da sanığa vurduğu ve sanığı, ... ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim olunan 22.03.2014 tarihli adlî muayene raporda belirtildiği üzere sol dirsekte şişlik, başında ufak bir kesi meydana gelecek ve kesi süture edilecek şekilde basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilir nitelikte yaraladığı; ancak, sanığın soruşturma aşamasında şikâyetçi olmadığını beyan etmesi üzerine ... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, 02.03.2015 tarihli ve 2014/21106 Soruşturma sayılı karar ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmıştır. Mağdur hakkında Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı ... Adlî Tıp Şube Müdürlüğü tarafından tanzim olunan 09.01.2015 tarihli adlî muayene raporunda, hayat fonksiyonlarını orta (2) derecede etkileyecek nitelikte sağ el 5. metakarp cisim kırığı bulunduğu belirtilmiştir.
2. Mağdur hakkında ... ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim olunan 22.03.2014 tarihli ve Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı ... Adlî Tıp Şube Müdürlüğü tarafından tanzim olunan 09.01.2015 tarihli adlî muayene raporları dava dosyasında mevcut olup, mağdurda sağ el 5. metakarpte cisim kırığı dışında bir yaralanmanın tarif edilmediği belirtilmiştir.
3. Sanık savunması ile mağdur beyanları ve temyiz dışı mağdur ve sanıkların ifadeleri dava dosyasında mevcuttur.
4. Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar veren Mahkemece, sanık hakkında beraat kararı verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
1. Usûl hukuku yönünden yapılan inceleme; dava dosyası yönünden, karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un, "Kanun'a muhalefet halleri" başlıklı 308 inci maddesinin yedinci fıkrasında yer verilen;
"Aşağıda yazılı hallerde kanuna mutlaka muhalefet edilmiş sayılır.
7 – Hükmün esbabı mucibeyi ihtiva etmemesi, …"
Hükmü uyarınca, kararın gerekçeyi ihtiva etmemesi, mutlak bozma nedeni olarak belirlenmiştir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 11.07.1976 tarihli ve 15643 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 07.06.1976 tarihli ve 1976/3-4 Esas, 1976/3 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nda; “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir.” şeklinde karar verilmiş ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından da gerekçe hususunda aynı ilkeler benimsenmiştir.
Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 11.04.2019 tarihli, 2018/9-593 Esas ve 2019/314 Karar sayılı kararında; “Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya muhtevasına uygun açıklamasıdır. Bu nedenle, gerekçe bölümünde hükme esas alınan veya reddedilen bilgi ve belgelerin belirtilmesi ve bunun dayanaklarının gösterilmesi, bu dayanakların da, geçerli, yeterli ve kanuni olması gerekmektedir. Kanuni, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime imkân sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır.” şeklindeki açıklamalar ile hükmün, dayanağını, denetlenebilirliğini, ikna ediciliğini gerekçe bölümünden alacağı vurgulanmıştır. Aynı şekilde, Yargıtay Ceza Genel Kurulu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu üzerine yaptığı inceleme neticesinde, 13.02.2020 tarihli ve 2016/1414 Esas, 2020/101 Karar sayılı kararı ile kanun metninin tekrarından ibaret ifadelerin, kanunî bir gerekçeye vücut vermeyeceğinin altını çizmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından da kanunî unsurları taşıyan bir gerekçeye dayanılmaksızın sadece ilgili mevzuat hükmüne atıfta bulunulmakla yetinilmesi gerekçeli karar hakkının, dolayısıyla adil yargılanma hakkının, ihlâli olarak kabul edilir. (Georgiadis/Yunanistan, B. No: 21522/93, 29.05.1997, §§ 40-43; H./Belçika, B. No: 8950/80, 13.11.1987, § 53; H.A.L./ Finlandiya, B. No: 38267/97, 25.01.2004, §§ 50-51)
Bu açıklamalar ışığında; Yargıtayın denetim işlevini yerine getirebilmesi için temyiz incelemesine konu hükmün gerekçe bölümünde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve ulaşılan kanaatin, deliller ve ulaşılan vicdanî kanaat arasında bağ kurulması ve bu şekilde kararın şahsileştirilmesi gerekirken, açıklanan ilkelere uyulmadan, sadece ilgili mevzuat hükmüne atıfta bulunularak; "... sanık yönünden yaralama suçunun unsurlarının oluşmadığı ve sanığın suç işleme kastının da bulunmadığı anlaşılmakla ..." şeklindeki gerekçeyle hüküm kurulması, 1412 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin yedinci fıkrası kapsamında hukuka kesin aykırılık hâli olarak saptanmıştır.
2. Maddî hukuk yönünden somut olay özelinde yapılan inceleme; dava dosyasında mevcut anlatımlar, sanık ile mağdur hakkında tanzim olunan adlî muayene raporları ile tüm dosya kapsamına göre; sanığın, soruşturma aşamasında kolluk mercilerince tespit olunan 23.03.2014 tarihli savunmasında; "Karşı taraf bize saldırıp vurmaya başlayınca ben de karşılık verip önüme gelene vurdum." şeklinde ve kovuşturma aşamasında 09.06.2015 tarihli celsede; "Kahvenin önünde bir kalabalık vardı, 10-15 kişi konuşma olmadan direk bize saldırdılar, bizim elimizde her hangi sopa yada başka bir silah yoktu, şahıslar saldırınca bizde kendimizi savunmak durumunda kaldık," şeklinde mağdura karşı etkili eylemde bulunduğunu ikrar eden ancak eylemini silahtan sayılan bir cisimle gerçekleştirdiğini kabul etmeyen savunmalar yaptığı belirlenmiştir. Taraflar arasında karşılıklı bir kavganın yaşandığı dava dosyası kapsamı itibarıyla sabittir. Bu kavgada sanığın mağdurun eylemi neticesinde, ... ... Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından tanzim olunan 22.03.2014 tarihli adlî muayene raporda belirtildiği üzere sol dirsekte şişlik, başında ufak bir kesi meydana gelecek ve kesi süture edilecek şekilde basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilir nitelikte yaralandığı anlaşılmıştır. Mağdur, 23.03.2014 tarihli kolluk beyanında; "... Enver [Evren] isimli şahıs belinden sopayı çıkararak ben ve yanımda bulunan Yener'e saldırmaya başladılar." şeklinde anlatımda bulunmuş kovuşturma aşamasında ise önceki beyanını tekrar etmekle yetinmiştir. Temyiz dışı mağdur ... ise aynı tarihli kolluk beyanında; "Biz bu şahıslar ile konuşurken karşı taraftan Bünyamin ... Sert konuşarak birden elinde bulunan sopalar ile Hakan'a saldırdılar..." şeklinde anlatımda bulunmuş kovuşturma aşamasında ise önceki beyanını tekrar etmekle yetinmiştir. Bu kapsamda, yargılama konusu eylemin tüm yönleri ayrıntılı bir şekilde irdelenmemiş ve maddî gerçeğin ortaya çıkarılması için beyanlar arasındaki çelişkiler giderilmemiştir.
Hukukî Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmı ile sanığın, mağdurda meydana gelen kemik kırığı sonucundan sorumlu tutulamayacağının ifade edildiği anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mağdurun, hayat fonksiyonlarını orta (2) derecede etkileyecek nitelikteki sağ el beşinci parmak metakarpinde meydana gelen kemik kırığından sanık sorumlu tutulamaz ise de sanığın mağdura karşı kasten yaralama eylemi gerçekleştirdiği; ancak, sanığın bu eyleminin 5237 sayılı Kanun'un 86 ıncı maddesinin ikinci fıkrası yanında aynı maddenin üçüncü fıkrasının (e) bendi kapsamında kalıp kalmadığının açıklığa kavuşturulmadığı gözetilerek tüm tarafların olaya ilişkin ayrıntılı beyanlarının tespiti ve beyanlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi suretiyle maddî gerçeğin belirlenmesi neticesinde sanığın hukukî durumunun tespit ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle ... 4. Asliye Ceza Mahkemesinin, 27.04.2021 tarihli ve 2019/298 Esas, 2021/794 Karar sayılı kararına yönelik Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321'inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.05.2022 tarihinde karar verildi.