Esas No: 2013/45
Karar No: 2014/14844
Karar Tarihi: 24.12.2014
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma - kasten yaralama - Yargıtay 14. Ceza Dairesi 2013/45 Esas 2014/14844 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 14 - 2011/354210
MAHKEMESİ : Bucak Asliye Ceza Mahkemesi
TARİHİ : 06.07.2011
NUMARASI : 2010/390 Esas, 2011/367 Karar
SUÇ : Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, kasten yaralama
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükümlerin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihinden önceki dönemde sanıkların borç para vermeleri nedeniyle alacaklı oldukları mağdurun, mevcut borçlarını tüm ısrarlara rağmen ödemeyip devamlı oyalamak suretiyle kendilerini maddi yönden zarara uğratması ve en son olay günü de alacaklı olduğu kişiyle buluşup parasını almasının ardından ödeme yapacağını söylemesine karşılık gerçekte böyle bir durumun olmadığının ortaya çıkması üzerine mağduru rızası dışında alıkoydukları tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından sanıkların eylemlerine uyan TCK.nın 109/1-3b. maddesi uyarınca belirlenen cezalarının koşulları oluştuğu halde haksız tahrike ilişkin aynı Kanunun 29/1. maddesi ile indirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini,
Sanıklar hakkında hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK.nın 53/3. maddesine göre, 53/1-c madde ve bendinde yer alan kendi alt soyları üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili hak yoksunluğunun koşullu salıvermeye kadar uygulanacağı, alt soyu haricindekiler yönünden ise bu hak yoksunluğunun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Sanıklar hakkında kasten yaralama suçundan kurulan hükümlerin temyiz incelemesine gelince,
Olay gecesi sanıkların rızası dışında alıkoydukları 65 yaşındaki mağduru açık araziye getirmelerinin ardından araçtan indirip alacaklarını istedikleri mağdurun telefonla aradığı yakınlarından para bulamaması üzerine kızıp vurmaya başladıkları ve bu sırada sanıkların elinden kurtulup kaçmaya çalışan mağdurun peşinden gelen sanıklardan kurtulmak için karanlıkta arazide koşarken görmediği derin bir çukura düşmesi sonucunda kalp krizi geçirip sağ el 4-5. parmaklarda kırık oluşması nedeniyle işlev zayıflaması yaşanacak ve yaşamını tehlikeye sokup kırıklardan dolayı hayat fonksiyonları orta derecede etkilenecek şekilde yaralanmasından sonra bağırarak yardım istemesi üzerine çukura düştüğünü fark eden sanık İbrahim ile tanık Ömer tarafından çıkartılmasıyla sonuçlanan olayla ilgili olarak mahkemece sanıkların mağduru kasıtlı olarak çukura itmek suretiyle nitelikli şekilde yaralanmasına yol açtıklarından bahisle kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılmalarına karar verilmiş ise de; sanıkların mağduru kasıtlı olarak çukura ittikleri hususunda soyut iddia dışında kasten yaralama suçundan cezalandırılmalarına yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, mevcut haliyle sanıkların mağduru karanlıkta bilmedikleri açık arazide kovaladıkları sırada gerekli dikkat ve özeni göstermemelerinden dolayı mağdurun anılan çukura düşerek adli raporda belirtildiği gibi yaralanmasına sebebiyet verdikleri tüm dosya içeriğinden anlaşıldığından sanıkların taksirle yaralama suçundan dolayı mağdurun şikâyetçi olup davaya katıldığı hususu da nazara alınarak eylemlerine uyan TCK.nın 89/1-2a, b, e maddesi uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmesi gerekirken suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde kasten yaralama suçundan mahkûmiyetlerine hükmedilmesi,
Kanuna aykırı, sanık İbrahim müdafii ile sanık Ayhan"ın temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.