Esas No: 2021/11398
Karar No: 2022/7689
Karar Tarihi: 13.06.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/11398 Esas 2022/7689 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2021/11398 E. , 2022/7689 K."İçtihat Metni"
Mahkeme : NAZİLLİ 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmüne aykırı olarak sanığın 15/01/2015 tarihli eylem nedeniyle verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının bilinen son adresi yerine Mernis adresine doğrudan Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereği yapılan tebligat usulsüzdür. Bu durumda karar sanık tarafından öğrenilmiş olsa bile kesinleştiğinden söz edilemez. Dolayısıyla bu usulsüzlüğü ortadan kaldırmak için, sanığa kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte kararın yeniden tebliğ edilmesi gerektiğinden, bu kapsamda inceleme konusu olayda sanığın, yükümlülüklere uymama eylemini, 06.03.2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden gerçekleştirmesi nedeniyle kovuşturma şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından,
5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddesi gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine, yargılamaya devam edilerek sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi,
Kabule göre;
2- 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile değişik TCK'nın 191. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin infaz işlemlerinde, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlamak üzere çıkarılan ilk uyarılı başvuru davetiyesinin tebliği üzerine, müracaatta bulunmayan şüphelinin, aynı Kanun'un 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için; "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen başvuruda bulunmadığı takdirde, şüpheli
hakkında kamu davasının açılması gerektiğinden; inceleme konusu olayda sanığın denetime başladığı, sevkedildiği hastaneye başvurmadığının bildirilmesi üzerine, sanığa Nazilli Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü tarafından 02.09.2015 tarihli uyarının tebliğ edilerek ihtarda bulunulduğu; uyarı üzerine denetime devam eden sanığın sevkedildiği AMATEM polikliniğine başvurmaması üzerine sanığa yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtaratta bulunulmadan denetimli serbestlik dosyası kapatılarak ikinci uyarı yapılmadığıdan ve ısrar şartı gerçekleşmediğinden kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümlesi uyarınca kamu davasının durmasına ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyasının Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine, yargılamaya devam edilerek sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin infaz işlemleri devam ederken uyuşturucu madde kullandığı şeklinde dosya kapsamına uymayan gerekçe ile mahkûmiyetine karar verilmesi,
3- 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve hükümden sonra 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 13.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.