Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/1181 Esas 2022/4118 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/1181
Karar No: 2022/4118
Karar Tarihi: 30.05.2022

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/1181 Esas 2022/4118 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2022/1181 E.  ,  2022/4118 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
    SAYISI : 2021/947 E., 2021/1384 K.
    SUÇLAR : Kasten öldürme, tehdit
    HÜKÜMLER : İstinaf başvurularının esastan reddi kararları
    TEMYİZ EDENLER : Sanık müdafileri, katılanlar Serdal ve Sevgi vekili
    TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Kısmî istinaf başvurusunun reddi, Kısmî istinaf başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması


    İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında katılanlar ... ve ...'ye karşı tehdit suçlarından hükmolunan cezaların tür ve miktarları ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararları dikkate alındığında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca hükümlerin temyizlerinin mümkün olmadığı belirlenmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında kasten öldürme suçundan kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.
    Sanık müdafilerinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

    I. HUKUKÎ SÜREÇ
    1. ... 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.03.2021 tarihli ve 2020/359 Esas, 2021/139 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında;
    a) Katılanlar ... ve ...'ye karşı tehdit suçlarından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (5237 sayılı Kanun) 106 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
    b) Kasten öldürme suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinin birinci fıkrası, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 58 inci maddesinin altıncı fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba,
    Karar verilmiştir.
    2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 08.10.2021 tarihli ve 2021/947 Esas, 2021/1384 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik katılanlar Sevgi ve Serdal vekili, katılanlar ... Berkant ve ... vekili ve sanık müdafiinin istinaf başvurularının, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

    II. TEMYİZ SEBEPLERİ
    A. Katılanlar Sevgi ve Serdal Vekilinin Temyiz Sebepleri
    1. Sanığın kasten öldürme suçunu tasarlayarak işlediğine,
    2. Sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca haksız tahrik indiriminin uygulanmaması gerektiğine,
    İlişkindir.
    B. Sanık Müdafilerinin Kasten Öldürme Suçu Yönünden Temyiz Sebebi
    Sanığın eyleminin, 5237 sayılı Kanun'un 87 nci maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında kasten yaralama neticesinde ölüme neden olma suçunun kanunî unsurlarını taşıdığına ilişkindir.

    III. OLAY VE OLGULAR
    Temyizin kapsamına göre;
    A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
    1. Maktulün teyzesi olan tanık ... ile sanık arasında bir dargın bir barışık şekilde ilerleyen gönül ilişkileri bulunduğu, olay tarihinden bir hafta evvel tartışarak ayrılmaları nedeniyle sanığın, tanık ...'e ait eşyaları kapının önüne bıraktığı, bunu işiten maktulün sanık ile iletişime geçtiği ve görüşmek istediğini bildirdiği, maktulün, yanında katılanlar ... ve ... da olduğu hâlde sanık ile buluştukları, katılanların rahat konuşmaları amacı ile maktul ile sanığı yalnız bırakarak uzakta beklemeye başladıkları, sanığın aksi ispat olunamayan savunmasına göre maktulün sanığa hakaret etmesi üzerine maktul ile sanık arasında tartışma çıktığı, katılanların olayı ayırmak istemeleri üzerine sanığın üzerinde bulunan 6136 sayılı Kanun kapsamında yasak nitelikte 9 mm. çaplı Parabellum tipi silahı çıkartarak yere doğru ateşlediği, katılanların silahtan korkarak yanlarına gidemedikleri, maktul ile sanığın boğuşmaları devam ederken sanığın, maktulün karnına tek el ateş etmesi üzerine maktülün yaralandığı, sanığın aracına binerek olay yerinden uzaklaştığı, maktulün, kesin ateş mesafe tespit edilemeyen, vücuduna isabet eden ve tek başına öldürücü nitelikte olan 1 adet ateşli silah mermi yaralanmasına bağlı pelvis kemik kırığı ile birlikte iç organ yaralanmasından gelişen iç kanama sonucu hayatını kaybettiği belirlenmiştir. Sanığın eyleminin nitelendirilmesi bakımından her ne kadar sanık tek el ateş etmiş ise de mesafenin yakınlığı, ateş edilen bölgenin hayatiliği, silahın öldürücü nitelikte olduğu ve sanığın ateş ettikten sonra neticenin oluşmasını engellemeye yönelik herhangi eylemi bulunmadığı ve olay yerinden kaçarak uzaklaştığı hususları gözetildiğinde eylemin kasten öldürme suçunu oluşturduğunun kabul edildiği ve buna göre uygulama yapıldığı tespit edilmiştir. Olay yerinden toplam 3 adet kovan ele geçirildiği ve gerekli kriminal incelemelerin yapıldığı görülmüştür.
    2. Sanığın, soruşturma aşamasında üzerine atılı suçlamayı inkâr ettiği, kovuşturma aşamasında ise tevil yollu ikrar ettiği belirlenmiştir.
    3. Temyiz dışı katılanlar ... Berkant ve ...'un beyanları dava dosyasında mevcuttur. anık Ertuğrul Karakuş'un hazırlık aşamasında tespit olunan beyanı dava dosyasında mevcuttur.
    4. Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Morg İhtisas Dairesinin, 29.07.2020 tarihli otopsi raporu dava dosyasında bulunmaktadır.
    5. İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından tanzim olunan, 04.06.2020 tarihli; "Olay yerinden elde edilen üç adet kovan ve bir adet mermi çekirdeği gömleği parçası 9mm. çaplı Parabellum tipi fişek atar silahlarda kullanılmak üzere imal edilmiş, 6136 sayılı Yasa'ya göre yasak niteliğini haiz fişeklere ait ait olduğu, üç adet kovan 9 mm. çaplı Parabellum tipi fişek atar aynı tek bir ateşli silahtan atılmış oldukları, bir adet mermi çekirdeği gömleği parçasının ise yine aynı çap ve tipte içerisinde yiv-setler bulunan ateşli silah namlusundan çıkmış olduğu, ancak çarpma kopma ve sürtünmeden mütevellit üzerinde kısmi yapıda yiv-set izlerinin bulunduğu, olay yerinden elde edilen bir adet nüve 6136 sayılı Yasa kapsamına giren yasak niteliğini haiz fişeklere ait olduğu tespit edildiği," görüşünü içerir uzmanlık raporu dava dosyasında bulunmaktadır.
    B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
    İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmiştir.

    IV. GEREKÇE
    A. Sanık Müdafilerinin Tehdit Suçuna Yönelik Temyiz Sebepleri Yönünden
    İlk Derece Mahkemesince hükmolunan cezaların tür ve miktarları ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararları nazara alınarak 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen; “İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu tehdit suçlarının, 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadıkları dikkate alındığında, sanık müdafilerinin tehdit suçuna yönelik temyiz istemlerinin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.
    B. Katılanlar Sevgi ve Serdal Vekilinin Kasten Öldürme Suçuna Yönelik Temyiz Sebepleri Yönünden
    1. Tasarlama Yönünden
    1. Kasten öldürme suçu 5237 sayılı TCK’nin 81. maddesinde; “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiş,
    "Nitelikli hâller" başlıklı 82 nci maddesinde;
    "(1) Kasten öldürme suçunun;
    a) Tasarlayarak,
    İşlenmesi hâlinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır."
    Şeklindeki düzenleme ile tasarlayarak öldürme, kasten öldürme suçunun nitelikli hâlleri arasında sayılmıştır.
    2. Gerek madde metninde, gerekse gerekçesinde tasarlama kavramının tanımına yer verilmemiş, bu konunun açıklığa kavuşturulması, öğreti ve yargısal kararlara bırakılmıştır. Öğretide tasarlamayı açıklama bakımından "soğukkanlılık" ve "planlama teorisi" olarak iki görüş ileri sürülmüştür. Soğukkanlılık teorisine göre, tasarlayarak öldüren şahısta bir soğukkanlılık gözlenmektedir. Bu kişinin başkasını öldürürken hiç heyecan duymamış olması, ondaki ruhsal kötülüğü göstermektedir. Ayrıca fail, öldürme kararını önceden almış olmasına, araya zaman girmiş olmasına karşın, soğukkanlılığını korumuş ve bu karardan vazgeçmemiştir. Planlama teorisine göre ise tasarlama ile işlenen öldürme suçlarında, suç, önceden kararlaştırılmış, hazırlanmış ve planlanmıştır. Bu hazırlık, pusu kurmak, mağduru ya da maktulü bulmak, hile ile öldüreceği yere getirmek şeklinde olabilecektir. Burada fail, önceden aldığı suç işleme kararını gerçekleştirmek için suçta kullanacağı araçları seçip, temin etmekte ve bu suçu nasıl işleyeceği konusunda plan yapmaktadır.
    3. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (765 sayılı Kanun) yürürlükte olduğu dönemde, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 09.07.2002 tarihli ve 2002/138 Esas, 2002/301 Karar sayılı kararı ile 03.12.2002 tarihli ve 2002/247 Esas, 2002/414 sayılı kararlarında; "Failin bir kimseye karşı bir suçu işlemeye sebatla ve koşulsuz olarak karar vermesi, suçu işlemeden önce soğukkanlı bir şekilde düşündükten sonra ulaştığı ruhsal sükûnete rağmen kararından vazgeçmeyip ısrarla ve bu akış içerisinde fiilini icraya başlaması hâlinde tasarlamadan söz edilebilir. Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte, ancak tasarladığı suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi fakat bir başka nedenle ve ani bir kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının ne zaman alındığı ve eylemin ne zaman işlendiği mevcut kanıtlarla saptanmalı, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı araştırılmalıdır." sonucuna ulaşılmıştır.
    4. Yerleşik yargısal kararlarda kabul edildiği ve tereddütsüz bir şekilde uygulandığı üzere, tasarlamadan söz edilebilmesi için failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu dâhilinde icra etmesi gerekmektedir. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.04.2013 tarihli ve 2013/3 Esas, 2013/144 Karar sayılı kararı, 26.06.2012 tarihli ve 2012/67 Esas, 2012/258 Karar sayılı kararı, 12.06.2012 tarihli ve 2012/560 Esas, 2012/227 Karar sayılı kararı, 25.01.2011 tarihli ve 2011/122 Esas, 2011/7 Karar sayılı kararı, 16.02.2010 tarihli ve 2010/251 Esas, 2010/25 Karar sayılı kararı, 02.02.2010 tarihli ve 2010/239 Esas, 2010/14 Karar sayılı kararı, 15.12.2009 tarihli ve 2009/200 Esas, 2009/290 Karar sayılı kararı, 03.10.2006 tarihli ve 2006/30 Esas, 2006/210 Karar sayılı kararı, 13.11.2001 tarihli ve 2001/239 Esas, 2001/247 Karar sayılı kararı ile 28.04.1998 tarihli ve 1998/117 Esas, 1998/155 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.
    5. Tasarlama hâlinde fail, anında karar verip fiili işlememekte, suç işleme kararı ile fiilin icrası arasında sükûnetle düşünebilmeye yetecek kadar bir süre geçmektedir. Fail bu süre içinde suçu işleyip işlememe konusunda düşünmekte ve suçu işlemekten vazgeçmemektedir. Failin suçu işlemekten vazgeçmesi ve fakat bir başka nedenle ve bir başka ani kararla fiili işlemesinde tasarlamadan söz edilemez. Suç işleme kararının hangi düzeydeki eylem için ve ne zaman alındığı ile eylemin şarta bağlı olmayan bu kararlılıktan ne kadar zaman geçtikten sonra işlendiği mevcut delillerle belirlenmeli, suç kararıyla eylem arasında geçen zaman dilimi içerisinde ruhi sükûnete ulaşılıp ulaşılamayacağı değerlendirme konusu yapılmalıdır.
    6. Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanığın katılanı öldürme kararını önceden verdiğine, bu kararı verdikten sonra aradan soğukkanlılığa kavuşacak kadar makul bir süre geçmesine rağmen öldürme kararında sebat ettiğine ilişkin dava dosyasına yansıyan bir durumun bulunmadığı, sanığın olay yerine gitmeden önce yaptıklarına ve içinde bulunduğu ruh haline dair herhangi bir delilin dava dosyasında bulunmadığı, kaldı ki Mahkemece bu yönde değerlendirmenin de yapıldığı ve sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun'un 81 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kaldığı, Mahkeme kararında, kabule ilişkin yerinde, yeterli ve kanunî gerekçeye yer verildiği belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
    2. Haksız Tahrik Yönünden
    1. Haksız tahrik kurumunun, 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrasında;
    “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.”
    Şeklindeki düzenleme ile ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
    2. Bu durumda haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade eder. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
    3. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları (Örn: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 21.12.2021 tarihli ve 2021/1-262 Esas, 2021/660 Karar sayılı kararı; 09.12.2021 tarihli ve 2020/1-266 Esas, 2021/621 Karar sayılı kararı; 24.09.2020 tarihli ve 2020/1-5 Esas, 2020/376 Karar sayılı kararı; 17.10.2019 tarihli ve 2019/1-20 Esas, 2019/607 Karar sayılı kararı; 20.03.2018 tarihli ve 2016/1-625 Esas, 2018/109 Karar sayılı kararı) ile öğretide de kabul gören görüşler incelendiğinde, doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
    a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
    b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
    c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
    d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.
    4. 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun’da, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda yer verilen “ağır – hafif tahrik” ayırımına son verilerek tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle maddede gösterilen iki sınır (¼ - ¾) arasında belirlenen oranda cezadan makul bir indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
    5. Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlemediğinin belirlenmesi önemlidir. Mağdurdan gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
    6. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; olay anında olay yerinde maktul ile sanık dışında kimsenin bulunmadığı, temyiz dışı katılanlar ... Berkant ve ...'un ileri bir mesafede oldukları, sanığın, maktulün kendisine küfür etmesi üzerine aralarında tartışmanın başladığını savunduğu, Yargıtay Ceza Dairelerinin yerleşik ve süreklilik gösteren uygulamaları ile uyumlu olacak şekilde ve şüpheden sanık yararlanır ilkesi de gözetilerek sanığın aksi ispat olunamayan savunması gereği maktulün kendisine hakaret içeren sözler sarf ettiğinin kabulü ile sanık hakkında haksız tahrik nedeniyle 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası öngören 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca alt sınırdan haksız tahrik indirimi uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık saptanmamıştır.
    C. Sanık Müdafilerinin Kasten Öldürme Suçuna Yönelik Temyiz Sebepleri Yönünden
    Sanık her ne kadar tek el ateş etmiş ise de suçu işlediği aletin elverişliliği, ateş edilen bölgenin hayati bölge olması, sanığın ateş ettikten sonra neticenin oluşmasını engellemeye yönelik herhangi bir eylemde bulunmadığı, olay yerinden kaçarak uzaklaştığı hususları dikkate alındığında, Mahkemece sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğunun tespiti ile buna göre uygulama yapılmasında bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık saptanmamıştır.

    V. KARAR
    A. Sanık Müdafilerinin Tehdit Suçuna Yönelik Temyiz Sebepleri Yönünden
    Gerekçe başlığı altında (A) bendinde açıklanan nedenle sanık müdafilerinin temyiz istemlerinin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
    B. Sanık Müdafileri ve Katılanlar ... ve ... Vekilinin Kasten Öldürme Suçuna Yönelik Temyiz Sebepleri Yönünden
    Gerekçe başlığı altında (B) ve (C) bentlerinde açıklanan nedenle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 08.10.2021 tarihli ve 2021/947 Esas, 2021/1384 Karar sayılı kararında sanık müdafileri ve katılanlar ... ve ... vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ile 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
    Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.05.2022 tarihinde karar verildi.

    Hemen Ara