Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/4822 Esas 2022/4116 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/4822
Karar No: 2022/4116
Karar Tarihi: 30.05.2022

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/4822 Esas 2022/4116 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2022/4822 E.  ,  2022/4116 K.

    "İçtihat Metni"

    İNCELENEN KARARIN
    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SAYISI : 2021/135 E., 2021/636 K.
    SUÇLAR : Kasten yaralama
    HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
    TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî ret, kısmî onama
    Sanık ... hakkında katılan sanık ...'e karşı kasten yaralama suçundan bozma üzerine neticeten hükmolunan 2.240,00 TL adlî para cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün, tür ve miktarı itibarıyla 5320 sayılı Kanun’un geçici 2 nci maddesi uyarınca kesin nitelikte bulunduğu anlaşılmıştır.
    Katılan sanık ... hakkında sanık ...'a karşı kasten yaralama suçundan bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

    I. HUKUKÎ SÜREÇ
    1. ... 8. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.05.2016 tarihli ve 2014/650 Esas, 2016/273 Karar sayılı kararıyla;
    a) Sanık ... hakkında katılan sanık ...'e karşı; kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ıncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 51 inci maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları uyarınca 3 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmolunan netice cezanın ertelenmesiyle sanığın, 1 yıl süreyle denetime tabi tutulmasına,
    b) Katılan sanık ... hakkında sanık ...'a karşı; kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ıncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 3 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
    Karar verilmiştir.
    2. ... 8. Asliye Ceza Mahkemesinin, 31.05.2016 tarihli ve 2014/650 Esas, 2016/273 Karar sayılı kararının, katılan sanık ... müdafii ve sanık ... tarafından temyizi üzerine Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 07.01.2021 tarihli ve 2020/14150 Esas, 2021/505 Karar sayılı kararıyla;
    a) Katılan sanık ... hakkında katılan sanık ... Yıldız’a karşı “Kasten Yaralama” suçundan;
    "i) Sanığın eylemi neticesinde katılan sanık ...’te meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak, ... Devlet Hastanesince tanzim olunan 09/07/2014 tarihli raporda, “Burun üzerinde 0,5 cm.'lik cilt kesisi” bulunduğunun belirtilmesi karşısında, bahse konu yaralanmanın “yüzde sabit iz” niteliğinde olup olmadığı hususunda herhangi bir araştırma yapılmadığı anlaşılmakla, katılan sanık ...’in, tüm tedavi evrakları, varsa film ve grafileri ile adli muayene raporu ile birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu ilgili Şube Müdürlüğüne sevki sağlanarak, yapılacak fiziki muayenesini müteakip, 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde belirtilen tüm kriterleri kapsayan nihai rapor temini ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespit ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yetersiz rapora istinaden yargılamaya devamla hüküm kurulması,
    ii)Kabul edilen suç vasfı yönünden, sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Basit Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz.” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,"
    b) Sanık ... hakkında Katılan sanık ...'e karşı “Kasten Yaralama” suçundan;
    "Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK’nin 86/2. maddesi kapsamında yer alan “Basit Kasten Yaralama” suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının “dört aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası”na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17/10/2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK’nin 251/1. maddesine göre, “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d maddesi ile “01/01/2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde sınırlama getirilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin, 19/08/2020 tarih ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 Esas ve 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “...kovuşturma evresine geçilmiş...” ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece “kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı” verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de CMK’de yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da iptal kararının sonuçları itibariyle Maddi Ceza Hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK’nin 251/3. maddesinde “Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesinin (Scoppola v İtalya (No: 3 – GC), No: 126/05, 22 Mayıs 2012) kararında belirtildiği üzere, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Kanunsuz ceza olmaz.” başlıklı 7. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nin 7. ve 5271 sayılı CMK’nin 251. maddeleri uyarınca dosyanın “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,"
    Nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
    3. ... 8. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.09.2021 tarihli ve 2021/135 Esas, 2021/636 Karar sayılı kararıyla;
    a) Sanık ... hakkında katılan sanık ...'e karşı; kasten yaralama suçundan, 5237 Kanun’un 86 ıncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca 2.240,00 TL adlî para cezası ile cezalandırılmasına,
    b) Katılan sanık ... hakkında sanık ...'a karşı; kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ıncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 29 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 3 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
    Karar verilmiştir.
    4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 22.04.2022 tarihli ve 2022/32012 sayılı, katılan sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

    II. TEMYİZ SEBEPLERİ
    Katılan sanık müdafiinin, katılan sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik temyiz sebepleri;
    1. Sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine,
    2. Sanığın eyleminin meşru savunma kapsamında kaldığına,
    3. Vesaire,
    İlişkindir.

    III. OLAY VE OLGULAR
    1. Katılan sanık ile sanık arasında eskiye dayalı husumet bulunduğu, olay günü caddede karşılaştık, sanık ... ile temyiz dışı ... bir tarafta, katılan sanık ... ile temyiz dışı Kenan bir tarafta olacak şekilde iki taraf arasında karşılıklı kavga yaşandığı, katılan sanık ile sanığın birbirlerine sopa ile vurarak birbirlerini basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilir şekilde yaraladıkları belirlenmiştir.
    2. Katılan sanık ... her aşamada üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
    3. Sanık ..., her aşamada istikrarlı beyanları ile katılan sanık ...'in kendisini sopayla darp ettiğini beyan etmiştir.
    4. Katılan sanığın eylemi neticesinde sanık ...'te meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak;
    a) ... Devlet Hastanesi tarafından tanzim olunan 09.07.2014 tarihli;
    "Sol göz altında ekimoz, burun üzerinde 0,5 cm.'lik cilt kesisi, sol osto-vertebral bögede yaklaşık 10-12 cm.'lik ekimoz ve endurasyon, basit bir tıbbî müdahale ile giderilir."
    b)Yargıtay bozma ilâmı üzerine Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı ... Adlî Tıp Şube Müdürlüğü tarafından tanzim olunan 09.09.2021 tarihli;
    "Fiziki muayenesinde; burun sırtında horizontal seyirli yaklaşık 1,5 cm.'lik skar izlendi.
    Kişide mevcut tıbbi belgelere göre tarif edilen yaralanmasının;
    i) Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı,
    ii) Kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu,
    iii) Kişinin vücudunda kemik kırığı tarif edilmediği,
    iv) Yüzünde sabit iz niteliğinde olmadığı"
    Görüşlerini içerir adlî muayene raporları dava dosyasında mevcuttur.
    5. Sanığa ait adlî sicil kaydı dava dosyasında mevcuttur.
    IV. GEREKÇE
    A. Katılan sanık ... Müdafiinin Sanık ... Hakkındaki Hükme Yönelik Temyiz Sebepleri Yönünden
    Sanık ... hakkında bozma üzerine kurulan hükmün tür ve miktarı itibarıyla 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 31.03.2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 2 nci maddesi uyarınca kesin nitelikte bulunduğu anlaşılmakla, katılan sanık ... müdafiinin bu hükme yönelik temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
    B. Katılan sanık ... Müdafiinin Katılan Sanık ... Hakkındaki Hükme Yönelik Temyiz Sebepleri Yönünden
    1. Beraat Kararına İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
    Mağdurun her aşamada istikrarlı anlatımları, temyiz dışı ... G.'nin mağdur beyanı ile uyumlu beyanları ve mağdur hakkında tanzim olunan adlî muayene raporları karşısında katılan sanık ...'in üzerine atılı suçun sübuta erdiği belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
    2. Meşru Savunmaya İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
    Katılan sanık ...'in, her aşamada sanık ... tarafından kendisinin darp edildiğini, kendisinin ise Mehmet'e vurmadığını beyan ettiği, sanık savunması dışında kalan diğer deliller (temyiz dışı tarafların anlatımları, sanık ve katılan sanık hakkında tanzim olunan adlî muayene raporları) karşısında her iki tarafın da birbirlerini sopa ile darp ederek basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilir ölçüde yaraladıkları, taraflar arasında eskiye dayalı husumet bulunduğu, olay günü kavganın kim tarafından başlatıldığının kesin olarak belirlenemediği, bu hâli ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarihli ve 2002/4-238 Esas, 2002-367 sayılı Kararı ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerinin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarıyla uyumlu şekilde her iki taraf lehine (1/4) oranlarında haksız tahrik indirimi uygulandığı, meşru savunma hükmünün uygulanabilmesi için ilk saldırının kimden geldiğinin kesin olarak belirlenmesinin ve meşru savunmanın unsurlarını teşkil eden saldırı ve savunmaya ilişkin diğer koşulların somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediğinin buna göre belirlenmesinin gerektiği belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
    3. Vesaire İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden
    1. Katılan sanık ...'in eylemi neticesinde sanık ...'da meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak, Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı ... Adlî Tıp Şube Müdürlüğü tarafından tanzim olunan 09.09.2021 tarihli adlî muayene raporunda, adı geçenin fizikî muayenesinin yapıldığı ve burun sırtında horizontal seyirli yaklaşık 1,5 cm.'lik skar izlendiği belirtilmiş olup sonuç kısmında söz konusu yaralanmanın yüzde sabit iz niteliğinde olmadığı kanaatinin belirtildiği, bu surette raporda çelişkiye yol açıldığı belirlenmiştir. Adlî tıp kriterleri ile Dairemizin yerleşik uygulamaları karşısında; normal ışıklandırılmış bir ortamda, normal diyalog mesafesinden, çıplak gözle görülebilen yüz bölgesinde yer alan yaralanmaların yüzde sabit iz niteliğinde oldukları kabul edilmektedir. Ancak, mezkûr raporda bu yönde bir açıklama bulunmadığı gibi rapor içeriğinden, yüz bölgesinde mevcut 1,5 cm.'lik skarın fizikî muayene sırasında gözle görülebilir nitelikte olduğu anlaşıldığı hâlde sonuç bölümünde aksi kanaatin açıklanmış olması karşısında raporun hüküm kurmaya elverişsiz olduğu belirlendiğinden, yetersiz ve çelişkili rapora istinaden hüküm kurulması, hukuka aykırı bulunmuştur.
    2. O hâlde Mahkemece yapılması gereken, sanık ...'ın, tüm tedavi evrakları, varsa film ve grafileri ile geçici ve kesin adlî muayene raporları ile birlikte Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı Adlî Tıp 2. İhtisas Kuruluna sevki sağlanarak sanığın eylemi neticesinde meydana gelen yaralanmaların niteliği yönünden 5237 sayılı Kanun'un 86 ncı ve 87 nci maddelerinde belirtilen tüm kriterleri kapsayan nihaî rapor temini ile katılan sanık ...'in hukukî durumunun tespit ve tayini iken eksik inceleme ile yargılamaya devamla hüküm kurulması isabetsizdir.
    V. KARAR
    A. Sanık ... Hakkındaki Hükme Yönelik Temyiz Sebepleri Yönünden
    Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle ... 8. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.09.2021 tarihli ve 2021/135 Esas, 2021/636 Karar sayılı kararırına yönelik katılan sanık müdafiinin temyiz isteğinin, 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
    B. Katılan Sanık ... Hakkındaki Hükme Yönelik Temyiz Sebepleri Yönünden
    Gerekçe bölümünde (B-3) bendinde açıklanan nedenlerle ... 8. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.09.2021 tarihli ve 2021/135 Esas, 2021/636 Karar sayılı kararırına yönelik katılan sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, temyiz edenin sıfatı yönünden sanığın, sonuç ceza miktarı itibarıyla kazanılmış hakkının, 1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca dikkate alınmasına,
    Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.05.2022 tarihinde karar verildi.




    Hemen Ara