Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/9646 Esas 2022/8047 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/9646
Karar No: 2022/8047
Karar Tarihi: 20.06.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/9646 Esas 2022/8047 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Büyükçekmece 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bir kişi, uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkum edilmiş ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması nedeniyle tekrar mahkum edilmiştir. Mahkeme, sanığın hukuki durumunu, Anayasa Mahkemesinin kararından sonra \"Basit Yargılama Usulü\" yönünden değerlendirmesi gerektiğine karar vermiştir. Ayrıca, sanığın geçmişte başka bir uyuşturucu madde suçu nedeniyle mahkum olduğu ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasının belirlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda, TCK'nın 7. maddesi ve CMK'nın 251. maddesi hükümlerinin gözetilmesi gerektiği açıklanmıştır. Kararda bahsedilen kanun maddeleri şunlardır: TCK'nın 191. maddesi, CMK'nın 251. maddesi ve TCK'nın 43. maddesi.
10. Ceza Dairesi         2020/9646 E.  ,  2022/8047 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : BÜYÜKÇEKMECE 11. Asliye Ceza Mahkemesi

    Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
    Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    Sanığa Bakırköy Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün 13/03/2014 tarihli çağrı davetnamesi ile 10 gün içerisinde adı geçen müdürlüğe gelmesi konusunda ihtarda bulunulduğu ve 21.04.2014 tarihinde tebliğ edildiği; ancak sanığın yasal sürede herhangi bir başvuru yapmadığı, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar ettiği anlaşıldığından tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
    1- Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasa'ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişiklerin ise derhal
    uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; " mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3.fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    2- UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede; sanık hakkında; 29.03.2012 tarihinde işlediği iddia edilen "uyuşturucu madde ticareti yapma" suçu nedeniyle 23.05.2012 tarihinde düzenlenen iddianame ile açılan kamu davasında, Küçükçekmece 18. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 29/06/2018 - 2018/356 esas ve 2018/362 sayılı kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının aynen infazına karar verildiği ve hükmün 21/11/2018 tarihinde kesinleştiği, temyize konu dosya yönünden ise sanık hakkında, 26/03/2012 tarihli eylemi nedeni ile "kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma" suçundan, 17.04.2012 tarihinde iddianame düzenlendiği, iki suç arasında hukuki kesintinin bulunmadığı anlaşılmakla; söz konusu dosyanın aslı veya onaylı örneğinin getirtilip denetime imkan verecek şekilde incelenen dosya arasına konulması ve tüm deliller değerlendirilerek her iki suçun “bir suç işleme kararının icrası kapsamında” işlenip işlenmediğinin, sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesi; zincirleme suç oluşturduğunun kabul edilmesi halinde, ağır sonuç doğuran suç esas alınarak belirlenecek cezanın, zincirleme suç nedeniyle TCK'nın 43. maddesi gereğince artırılması ve böylece bulunacak sonuç cezanın, kesinleşen hükümlerdeki sonuç cezadan “fazla olması halinde” aradaki fark kadar “ek cezaya hükmolunması”, aksi halde “ek ceza verilmesine yer olmadığına" karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 20.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara