Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17051 Esas 2022/8217 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/17051
Karar No: 2022/8217
Karar Tarihi: 22.06.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17051 Esas 2022/8217 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2020/17051 E.  ,  2022/8217 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2019 tarihli ve 2019/555 esas, 2019/738 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 15/09/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Şüpheli ... hakkında, 18/12/2008 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda;12/02/2009 tarihli ve 2009/12144 soruşturma, 2009/7216 esas, 2009/2468 sayılı iddianame ile cezalandırılması istemi ile İzmir 12. Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
    2- İzmir 12. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/06/2010 tarihli ve 2009/1585 esas, 2010/987 sayılı kararı ile, 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 17/05/2012 tarihinde kesinleştiği ve infaza gönderildiği,
    3- İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 05/09/2012 tarihli ve 2012/4056 DS sayılı çağrı yazısının sanığın bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, adresten taşındığı şerhiyle bilatebliğ iade edilmesi üzerine aynı adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat çıkarıldığı ve 30/11/2012 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılarak 08/01/2013 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    4- İzmir 12. Sulh Ceza Mahkemesinin 17/05/2013 tarihli ve 2013/203 esas, 2013/460 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddesi gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın aynı Kanun’un 51/1. maddesi gereğince ertelenmesine, 1 yıl deneme süresine tabi tutulmasına karar verildiği, sanığın kararı temyiz ettiği,
    5- Dairemizin 01/11/2016 tarihli ve 2013/10783 esas, 2016/3419 sayılı kararı ile, 6545 sayılı Kanun hükümleri uyarınca değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği,
    6- Bozmadan sonra, İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2017 tarihli ve 2016/922 esas, 2017/364 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 62/1 ve 50/1-a maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın kararı temyiz ettiği,
    7- Dairemizin 28/05/2019 tarihli ve 2018/1247 esas, 2019/3494 sayılı kararı ile, “Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebligat yapılması usulsüz olduğundan tedbirin infazının devamına karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği,
    8- Bozmadan sonra İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 17/07/2019 tarihli ve 2019/555 esas, 2019/738 sayılı kararı ile, 10/05/2017 tarihli kararda direnilmesine ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1, 62/1 ve 50/1-a maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeden kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbarnamede;
    “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2017 tarihli ve 2016/922 esas, 2017/364 sayılı kararının Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 28/05/2019 tarihli ve 2018/1247 esas, 2019/3494 karar sayılı ilamı ile bozulmasını müteakip, yapılan yargılama neticesinde, anılan Mahkemenin 10/05/2017 tarihli kararında direnilmesine ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2019 tarihli ve 2019/555 esas, 2019/738 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2017 tarihli kararının, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 28/05/2019 tarihli ve 2018/1247 esas, 2019/3494 karar sayılı ilamı ile “…7201 sayılı Tebligat Kanununun 10. maddesine göre, tebligatın bilinen en son adrese yapılması gerekir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Buna göre, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkarılan davetiyenin; sanığın 11.06.2010 tarihli celsede belirttiği ve aynı zamanda bilinen en son adresi olan “... Mah. 1180 Sok. No:21 .../... ” adresine tebliğe çıkarıldığı, çıkarılan tebligatın sanığın belirtilen adresten taşındığı gerekçesiyle iade edildiği, iade üzerine aynı zamanda mernis adresi olan bu adrese Tebligat Kanunun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerekirken, kararın aynı adrese Tebligat Kanununun 35. maddesine göre 12.10.2010 günü tebliği usulüne uygun olmadığından usulüne uygun yapılmış bir tebligatın bulunmaması nedeni ile sanığın davete uymadığının kabulü mümkün olmadığından, hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına karar verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek mahkûmiyet hükmü kurulması …” gerekçesiyle bozulması karşısında,
    7201 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan, '' (1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun'un 35. maddesinde yer alan, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik fıkra: 19/03/2003 - 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır..." şeklindeki düzenlemeler uyarınca öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılması, önceki adresine tebliğ yapılamaz ise bu defa sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılması, mernis adresinin tespiti halinde 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesine göre tebliğ yapılması, mernis adresinin olmadığının tespiti hâlinde ise bu duruma ilişkin kayıt dosya içerisine alındıktan sonra, kendisine daha önce kanunî usullere göre tebligat yapılmış olması şartı ile aynı adrese anılan Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapılması gerektiği,
    Somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkarılan davetiyenin, sanığın 11/06/2010 tarihli celsede belirttiği ve aynı zamanda bilinen en son adresi olan “Kuruçay Mah. 1180 Sok. No:21 Merkez/İzmir” adresine tebliğe çıkarıldığı, çıkarılan tebligatın sanığın belirtilen adresten taşındığı gerekçesiyle iade edildiği, iade üzerine aynı zamanda mernis adresi olan bu adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerekirken, kararın aynı adrese anılan Kanun’un 35. maddesine göre 12/10/2010 tarihinde tebliğinin usulüne uygun olmadığı, usulüne uygun yapılmış bir tebligatın bulunmaması nedeni ile sanığın davete uymadığının kabulü mümkün olmadığından, hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına karar verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2019 tarihli ve 2019/555 esas, 2019/738 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Sanık ...’ın, 18/12/2008 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2017 tarihli ve 2016/922 esas, 2017/364 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın Dairemizin 28/05/2019 tarihli ve 2018/1247 esas, 2019/3494 karar sayılı ilamı ile bozulmasını takiben, yapılan yargılama sonucunda, İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2019 tarihli ve 2019/555 esas, 2019/738 sayılı kararı ile; Mahkemenin 10/05/2017 tarihli kararında direnilmesine ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1, 62/1, 50/1-a ve 52/2. maddeleri gereğince 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
    İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2017 tarihli kararının, Dairemizin 28/05/2019 tarihli ve 2018/1247 esas, 2019/3494 karar sayılı ilamı ile “…7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10. maddesine göre, tebligatın bilinen en son adrese yapılması gerekir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır. Buna göre, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkarılan davetiyenin; sanığın 11.06.2010 tarihli celsede belirttiği ve aynı zamanda bilinen en son adresi olan “Kuruçay Mah. 1180 Sok. No:21 Merkez/İzmir” adresine tebliğe çıkarıldığı, çıkarılan tebligatın sanığın belirtilen adresten taşındığı gerekçesiyle iade edildiği, iade üzerine aynı zamanda mernis adresi olan bu adrese Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerekirken, kararın aynı adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre 12.10.2010 günü tebliği usulüne uygun olmadığından usulüne uygun yapılmış bir tebligatın bulunmaması nedeni ile sanığın davete uymadığının kabulü mümkün olmadığından, hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına karar verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek mahkûmiyet hükmü kurulması …” gerekçesiyle bozulduğu,
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde yer alan, '' (1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun'un 35. maddesinde yer alan, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra:
    11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik fıkra: 19/03/2003 - 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır..." şeklindeki düzenlemeler uyarınca öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılması, önceki adresine tebliğ yapılamaz ise bu defa sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılması, MERNİS adresinin tespiti halinde 7201 sayılı Kanun'un 21. maddesine göre tebliğ yapılması, MERNİS adresinin olmadığının tespiti hâlinde ise bu duruma ilişkin kayıt dosya içerisine alındıktan sonra, kendisine daha önce kanunî usullere göre tebligat yapılmış olması şartı ile aynı adrese anılan Kanun'un 35. maddesine göre tebligat yapılması gerektiği,
    Somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkarılan davetiyenin, sanığın 11/06/2010 tarihli celsede belirttiği ve aynı zamanda bilinen en son adresi olan “Kuruçay Mah. 1180 Sok. No:21 Merkez/İzmir” adresine tebliğe çıkarıldığı, çıkarılan tebligatın sanığın belirtilen adresten taşındığı gerekçesiyle iade edildiği, iade üzerine, (her ne kadar alınan nüfus kayıt örneğinde yerleşim yeri adresi bulunmadığı belirtilmiş ise de) dosya arasında bulunan UYAP kaydına göre aynı zamanda MERNİS adresi olan bu adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebligat yapılması gerekirken, kararın aynı adrese anılan Kanun’un 35. maddesine göre tebliğinin usulüne uygun olmadığı, usulüne uygun yapılmış bir tebligatın bulunmaması nedeni ile sanığın tedbire uymadığının kabulü mümkün olmadığından, mahkemece kamu davasının durmasına ve hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam edilerek mahkûmiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    D-) Karar:
    Açıklanan nedenlerle; kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca “kamu davasının durmasına” ve “şüpheli hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına” karar verilerek infazın sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan; İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/07/2019 tarihli ve 2019/555 esas, 2019/738 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
    22/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara