Esas No: 2022/4698
Karar No: 2022/4483
Karar Tarihi: 06.06.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/4698 Esas 2022/4483 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/4698 E. , 2022/4483 K."İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/1081 E., 2021/466 K.
SUÇ : Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.03.2016 tarihli ve 2011/13 Esas, 2016/483 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) ve (e) bentleri, 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 2 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.03.2016 tarihli ve 2011/13 Esas, 2016/483 Karar sayılı kararının, sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 17.09.2020 tarihli ve 2020/6626 Esas, 2020/10961 Karar sayılı ilâmıyla;
"1)Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.11.2018 tarihli, 2018/17-339 Esas ve 2018/536 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, hüküm tarihinde ... 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükmen tutuklu olarak bulunan ve duruşmalardan bağışık tutulma talebi de bulunmayan sanık, hüküm duruşmasına getirtilmeden ya da SEGBİS sistemi aracılığıyla duruşmada hazır edilmeksizin hakkında mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Ludi/İsviçre, B. No: 12433/86, 15/06/1992 P. 49/50; Artico/İtalya, B. No: 6694/74, 13/5/1980 P. 33; Sejdovic/İtalya, B. No: 56581/00, 1/3/2006 P. 81) kararlarında belirtildiği üzere savunma hakkı kısıtlanarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nin 196. maddesine muhalefet edilmesi,
Kabule göre de;
2)Sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 86/1, 86/3-a, e maddeleri gereği hükmolunan “1 yıl 15 ay” hapis cezasının, aynı Kanun’un 87/3. maddesi gereği (1/2) oranında artırılması neticesinde belirlenen “1 yıl 28 ay 15 gün” hapis cezası üzerinden TCK’nin 62. maddesi gereği (1/6) oranında indirim yapıldığında hükmedilmesi gereken ceza miktarının “1 yıl 21 ay 22 gün” hapis cezası yerine “2 yıl 9 ay 22 gün” hapis cezası olarak tespiti suretiyle fazla sanık hakkında fazla ceza tayini,"
Nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.03.2021 tarihli ve 2020/1081 Esas, 2021/466 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) ve (e) bentleri, 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 21 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 11.04.2022 tarihli ve 2021/99888 sayılı, 5271 sayılı Kanun'un 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddi görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık vasisinin temyiz sebebi; hükmün kaldırılması istemine, vesaire ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanık ile mağdurun suç tarihinde evli oldukları, aralarında aile meselelerinden dolayı tartışma çıkığı, bu sırada sanığın ruhsatsız tabancası ile mağdurun ayaklarını hedef alarak 5 el ateş ettiği ve sağ femur distal ve sol tibia fraktürü nedeniyle hayat fonksiyonlarına ağır (6) derecede etkisi bulunan kemik kırığı meydana gelecek şekilde yaraladığı anlaşılmıştır.
2. Sanık hakkında soruşturma aşamasında 5271 sayılı Kanun'un 98 inci maddesi gereği yakalama kararı çıkarıldığı, sanığın, hakkında kamu davası açıldıktan sonra 04.05.2011 tarihinde yakalanmakla savunmasının tespit olunduğu ve üzerine atılı suçlamayı ikrar ettiği belirlenmiştir.
3. Mağdur, her aşamada istikrarlı anlatımlarda bulunmuş, Yargıtay bozma ilâmı sonrasında sanık hakkındaki şikâyetinden vazgeçmiştir.
4. Sanığın eylemi neticesinde mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak; ... Uludağ Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü Adlî Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen, 03.11.2010 tarihli; "Sağ femur distal ve sol tibia fraktürü şeklinde meydana gelen yaralanmanın yaşamı tehlikeye sokmadığı, basit bir tıbbî müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin ağır (6) derecede etkileyecek nitelikte olduğu" görüşünü içerir adlî muayene raporu dava dosyasında mevcuttur.
5. Sanık ile mağdurun suç tarihinde evli olduklarına dair güncel nüfus kayıt örneği dava dosyasında bulunmaktadır.
6. Sanık hakkında, suçta kullandığı belirlenen ruhsatsız tabanca nedeniyle 6136 sayılı Kanun'a muhalefet suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği anlaşılmıştır.
7. Sanık hakkında, Edremit 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin, 01.02.2013 tarihli ve 2012/1225 Esas, 2013/110 sayılı kararı ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 407 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca özgürlüğü bağlayıcı ceza nedeniyle kısıtlama kararı verildiği ve kendisine vasi olarak temyiz edenin atandığı ve kararın kesinleştiği saptanmıştır.
8. Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Tebliğnamede Belirtilen Görüş Yönünden
1. Sanığın yargılama konusu eylemine ilişkin olarak Mahkemece kurulan ilk hüküm tarihinin, 16.03.2016 tarihi olduğu ve söz konusu tarihin, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçirilmesiyle 5271 sayılı Kanun'un temyize ilişkin hükümlerinin yürürlük tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce olduğu ve mezkûr kararın, sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesi tarafından incelenerek 17.09.2020 tarihli ve 2020/6626 Esas, 2020/10961 Karar sayılı ilâmıyla bozulmasına karar verildiği, bu itibarla sanık hakkındaki ilk hükmün kesinleşmediği, 5320 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci cümlesinde yer verilen;
"Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete'de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 322 nci maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326 ncı maddeleri uygulanır."
Şeklinde düzenlemenin bulunduğu belinlenmiştir.
2. Bu açıklamalar ışığında, incelemeye konu hükmün, 5320 sayılı Kanun'un 8 inci maddesinin birinci fıkrası gereği 1412 sayılı Kanun'un temyiz hükümlerine tabi olduğu, 5271 sayılı Kanun'un 294 üncü maddesi de dâhil olmak üzere temyize ilişkin hükümlerinin inceleme konusu dava dosyası açısından uygulama alanının bulunmadığı anlaşılmakla, Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır.
B. Sanık Vasisinin Temyiz İsteği Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık vasisinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 24.03.2021 tarihli ve 2020/1081 Esas, 2021/466 Karar sayılı kararında sanık vasisi tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık vasisinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
06.06.2022 tarihinde karar verildi.