Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17810 Esas 2022/8210 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/17810
Karar No: 2022/8210
Karar Tarihi: 22.06.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/17810 Esas 2022/8210 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2020/17810 E.  ,  2022/8210 K.

    "İçtihat Metni"


    Adalet Bakanlığının, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan hükümlü ... hakkındaki Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/12/2018 tarihli ve 2012/366 esas, 2012/487 sayılı ek kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 01/10/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Sanık hakkında, 10/07/2012 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma eyleminden dolayı açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/10/2012 tarihli ve 2012/366 esas, 2012/487 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188/3. ve 62. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ve 5.820,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 05/11/2012 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
    2- Sanığın 07/12/2018 havale tarihli dilekçesi ile memnu hakların iadesini talep etmesi üzerine, Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 12/12/2018 tarihli ve 2012/366 esas, 2012/487 sayılı ek kararı ile;
    “5237 sayılı TCK'nın 53/2 maddesi uyarınca infazının tamamlanmasıyla sınırlı olduğu ve hükümlü hakkındaki hapis cezası tamamen infaz edildiğinden, mahkûm olduğu suç nedeniyle hükümlünün HERHANGİ BİR HAK YOKSUNLUĞUNUN BULUNMADIĞINA, 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi ile getirilen hak yoksunluğunun hapis cezasının infaz edilmesiyle KENDİLİĞİNDEN ORTADAN KALKTIĞINDAN MEMNU HAKLARININ İADESİNE” karar verildiği, ek kararın temyiz edilmeden kesinleştiği,
    3- Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce kanuna aykırılık ihbarında bulunulduğu,
    Anlaşılmıştır.
    B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
    “Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık ...'nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188/3, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ve 5.820,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/10/2012 tarihli ve 2012/366 esas, 2012/487 sayılı kararının temyiz edilmeden kesinleşmesini müteakip, hükümlünün memnu hakların iadesi talebinde bulunması üzerine, hükümlü hakkında herhangi bir hak yoksunluğunun bulunmadığına ve 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile getirilen hak yoksunluğunun hapis cezasının infaz edilmesiyle kendiliğinden ortadan kalktığından memnu hakların iadesine ilişkin Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/12/2018 tarihli ve 2012/366 esas, 2012/487 sayılı ek kararını kapsayan dosya incelendi.
    Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karara dayanak teşkil eden 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu 13/A maddesinde yer alan ''5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak
    yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması, b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir.'' şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, memnu hakların iadesi kararı verilebilmesi için infazın tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık sürenin geçmiş olmasının gerekmesi karşısında, hükümlünün mahkûm olduğu 6 yıl 3 ay hapis cezasının, 07/10/2018 tarihinde infaz edildiği, dolayısıyla 07/10/2021 tarihinde diğer şartları da sağlamak şartıyla yasaklanmış hakların geri verilebileceği, yasaklanmış hakların iadesine ilişkin kararın verildiği 12/12/2018 tarihinde infazdan itibaren henüz 3 yıllık sürenin tamamlanmadığı gözetilmeden, talebin reddi yerine yazılı şekilde kabülüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/12/2018 tarihli ve 2012/366 esas, 2012/487 sayılı ek kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Sanık ...’nin uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/10/2012 tarihli ve 2012/366 esas, 2012/487 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 188/3, 62/1. ve 52/2. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ve 5.820,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeden kesinleşmesini takiben, hükümlünün talebi üzerine Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/12/2018 tarihli ve 2012/366 esas, 2012/487 sayılı ek kararı ile, “hükümlü hakkında herhangi bir hak yoksunluğunun bulunmadığına ve 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesi ile getirilen hak yoksunluğunun hapis cezasının infaz edilmesiyle kendiliğinden ortadan kalktığından memnu hakların iadesine” karar verildiği, anlaşılmıştır.
    Memnu hakların iadesi, hükümlü hakkında bir cezaya mahkûmiyet nedeniyle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların meydana getirdiği yasaklılıkları ortadan kaldıran bir ceza hukuku kurumudur.
    Yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, cezanın infazı ile birlikte kişinin tüm yasaklanmış haklarını da geri kazanacağını belirtmektedir. Fakat, Türk Ceza Kanunu dışındaki bazı özel kanunlar hükümlünün mahkûmiyet nedeniyle bazı hakları kullanmasını engelleyen hükümler taşımaktadır. Örneğin, hükümlünün cezası infaz edildiği halde; avukatlık, milletvekilliği, devlet memurluğu gibi bazı meslekleri yapması ilgili mesleklerin özel kanunları ile yasaklanmıştır. Hükümlünün bu yasaklılık halinden kurtulmak için mahkemeye başvurarak memnu hakların iadesi kararı alması gerekir.
    5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu’nun 13/A maddesinde yer alan, ''5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
    a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
    b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması gerekir.'' şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesi gereği memnu hakların iadesi talebinde bulunabilmek için, öncelikle mahkûm olunan cezanın infaz edilmesi gerekir. Cezanın infaz edilmesinden kastedilen hükümlünün cezaevinden koşullu salıverilerek tahliye edilmesi değildir. Koşullu salıverilen hükümlünün dışardaki denetim süresini de tamamlayarak ceza mahkemesinin mahkûmiyet hükmünde yer alan tüm ceza süresinin infaz edilmesidir. Cezası infaz edilen hükümlü yasaklanmış hakların geri verilmesi
    talebinde bulunabilir. Memnu hakların iadesi için ikinci şart, cezasının infazından itibaren 3 yıllık bir sürenin geçmiş olmasıdır. Cezanın infazından itibaren 3 yıl geçmemişse yasaklanmış hakların geri verilmesine karar verilemeyecektir. Memnu hakların iadesine karar verilebilmesi için üçüncü şart ise, cezanın infazından başlamak ve cezanın infazından sonra geçirilmesi gereken 3 yıllık süre de dahil olmak üzere bu süre içerisinde hükümlünün yeni bir suç işlememesi ve yaşamını “iyi halli” olarak sürdürdüğüne ilişkin mahkemede kanaat oluşmasıdır.
    5352 sayılı Kanun’un 13/A maddesine göre, ister 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndan, isterse özel bir kanundan kaynaklansın, kamu hizmetlerinden yasaklanma, memuriyetten mahrumiyet, seçme veya seçilme hakkından yoksun kılınma, yasal kısıtlılık altında bulundurulma, babalık veya kocalık haklarından mahrumiyet, sürücü belgesinin geri alınması, emekli maaşından yoksun kılınma, meslek ve sanatın tatili ve benzeri gerek bir mahkûmiyet sonucu ve gerekse ceza şeklinde hükmedilen her nevi ehliyetsizliklerin memnu hakların iadesi yoluyla bertaraf edilmesine yasal bir engel bulunmadığından, anılan kanun maddesinde açıklanan süreler geçtikten sonra talepte bulunan iyi halli hükümlünün memnu haklarının iade edildiğinin bir kararla tespit edilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/1. maddesiyle hapis cezasının kanuni sonucu olarak hükümlünün a,b,c,d ve e bentlerinde sayılı haklardan yoksun bırakılacağının düzenlendiği, 53/2. maddede mahkûm olunan hapis cezasının infazının tamamlanıncaya kadar bu hakların kullanılamayacağının belirtildiği, dolayısıyla 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasıyla hapis cezasının kanuni sonucu olarak bir kısım haklara dair yoksunluğun aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca hükmün infaz edilmesi ile birlikte herhangi bir mahkeme kararına gerek olmaksızın kendiliğinden ortadan kalkacağı, bu sebeple kanun koyucu tarafından 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 13/A maddesinde yasaklanmış hakların iadesine dair olarak 5237 sayılı Kanun’un dışındaki kanunların tatbiki sonucunda ortaya çıkan hak yoksunlukları ifadesinin kullanıldığı, mevzuatta yer alan bazı özel kanunlarda, belirli bir sürenin üzerindeki yahut bir kısım suç tiplerinden verilen hapis cezalarına mahkûmiyetin sonucuna bazı hak yoksunluklarının bağlandığı, özel Kanunlar tarafından hapis cezasına bağlanan bu tür hak yoksunluklarının, mahkûmiyet hükmünün 5237 sayılı Kanun’da yer alan suçlardan olması durumunda dahi 5237 sayılı Kanun’un 53/1. maddesinden kaynaklanmaması sebebi ile 53/2. maddesi uyarınca kendiliğinden ortadan kalkmayacağı, özel kanunlardan kaynaklanan bu hak yoksunluklarının giderilebilmesinin ancak 5352 sayılı Kanun’un 13/A maddesinde düzenlenen yasaklanmış hakların geri verilmesi müessesesi ile mümkün bulunduğu dikkate alındığında,
    Somut olayda; sanığın memnu hakların iadesi talebi üzerine mahkemece, hükümlünün talebi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesi ile sınırlı olarak değerlendirilmiş ve “5237 sayılı TCK'nın 53/2 maddesi uyarınca infazının tamamlanmasıyla sınırlı olduğu ve hükümlü hakkındaki hapis cezası tamamen infaz edildiğinden, mahkûm olduğu suç nedeniyle hükümlünün HERHANGİ BİR HAK YOKSUNLUĞUNUN BULUNMADIĞINA, 5237 sayılı TCK'nın 53.maddesi ile getirilen hak yoksunluğunun hapis cezasının infaz edilmesiyle KENDİLİĞİNDEN ORTADAN KALKTIĞINDAN MEMNU HAKLARININ İADESİNE” karar verilmiştir.
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53/1. maddesiyle hapis cezasının kanuni sonucu olarak hükümlünün a,b,c,d ve e bentlerinde sayılı haklardan yoksun bırakılacağının düzenlendiği, 53/2. maddede ise mahkûm olunan hapis cezasının infazının tamamlanıncaya kadar bu hakların kullanılamayacağının belirtildiği, dolayısıyla 5237 sayılı Kanun’un 53. maddesinin 1. fıkrasıyla hapis cezasının kanuni sonucu olarak bir kısım haklara dair yoksunluğun aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca hükmün infaz edilmesi ile birlikte herhangi bir mahkeme kararına gerek olmaksızın kendiliğinden ortadan kalkacağı gözetildiğinde,
    Hükümlünün memnu hakların iadesi talebinin esasen 5237 sayılı Kanun’un dışındaki kanunların tatbiki sonucunda ortaya çıkan hak yoksunluklarının giderilmesine ilişkin olduğu, bu nedenle, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması ve kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması halinde memnu hakların iadesine karar verilmesi gerektiği,
    Açıklanan nedenlerle, hükümlünün mahkûm olduğu 6 yıl 3 ay hapis cezasının 07/10/2018 tarihinde infaz edildiği, yasaklanmış hakların iadesine ilişkin kararın verildiği 12/12/2018 tarihinde infazdan itibaren henüz 3 yıllık sürenin tamamlanmadığı, dolayısıyla da 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesinde yer alan şartların gerçekleşmediği, mahkemece “memnu hakların iadesi talebinin reddine” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
    D-) Karar: Açıklanan nedenlerle;
    Kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12/12/2018 tarihli ve 2012/366 esas, 2012/487 sayılı ek kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 22/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.












    Hemen Ara