Esas No: 2022/1876
Karar No: 2022/4490
Karar Tarihi: 06.06.2022
Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/1876 Esas 2022/4490 Karar Sayılı İlamı
1. Ceza Dairesi 2022/1876 E. , 2022/4490 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
HÜKÜMLER : İstinaf başvurularının esastan reddi kararları
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Kısmî ret, kısmî temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması
İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında mağdur ...'e karşı neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan hükmolunan cezanın tür ve miktarı ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı dikkate alındığında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca hükmün temyizinin mümkün olmadığı belirlenmiştir.
İlk Derece Mahkemesince sanık hakkında mağdur ...'e karşı kasten öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.10.2018 tarihli ve 2017/306 Esas, 2018/435 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında;
a) Mağdur ...'e karşı kasten öldürmeye teşebbüs suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 81 inci maddesinin birinci fıkrası, 35 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 7 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mahsuba,
b) Mağdur ...'e karşı neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, aynı maddenin son cümlesi, 21 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına,
Karar verilmiştir.
2. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 12.04.2019 tarihli ve 2019/170 Esas, 2019/746 Karar sayılı kararıyla sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin, kasten öldürmeye teşebbüs suçu yönünden kurulan hükmün hukukî yönüne ilişkin temyiz sebepleri;
1. Sanığın kastının öldürmeye yönelik olmaması sebebiyle eylemin kasten yaralama suçuna ilişkin olduğuna,
2.Sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğine,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Olay gecesi mağdur ...'un sevk ve idaresindeki araç ile evine doğru seyir hâlinde iken sanığın, kendi yönetimindeki araç ile adı geçen mağduru solladığı esnada mağdur ...'un aracının sol ön tamponuna çarptığı ve uzaklaştığı, mağdur ...'un aracın kaçmaması için sanığın arkasından gittiği ve aracı durdurduğu, mağdur ... ile sanığın araçlarından indikleri, aralarında tartışma yaşandığı, çevrede bulunan vatandaşların araya girmesi üzerine ayrıldıkları, sonrasında mağdur ...'un evine doğru tekrar yola devam ettiği, sanığın ise elindeki silah ile mağdur ...'un arkasından gittiği ve mağdurun bulunduğu yere geldiği, sanığın yanında kimliği tespit edilemeyen 2-3 kişinin daha bulunduğu, sanığın, mağdur ...'u hedef alarak silahla 10-15 metre mesafeden bir el ateş ettiği, ancak merminin ...'a isabet etmediği, bunun üzerine sanığın silahı tekrar ateşlediği ancak silahın yine mağdur ...'a isabet etmeyip yanında bulunan diğer mağdur ...'ye isabet ettiği, bunun üzerine sanık ile yanındakilerin olay yerinden ayrıldıkları, sanığın 26.09.2017 tarihinde suçta kullandığı tabanca ile birlikte teslim olduğu, olay yerinde altı adet kovan ve bir adet fişek bulunduğu, kriminal inceleme ile tüm kovanların, sanığın teslim ettiği yarı otomatik tabancadan atıldığının anlaşıldığı, mağdur ...'nin, sanığın eylemi neticesinde meydana gelen sol infraklavikuler anterior (alt kaburga ön duvarı) göğüs duvarı orta 1/3 te 1 adet kurşun mermisi giriş deliğinin neden olduğu akciğerde kontüzyonu (çürük) sebebiyle hayati tehlike geçirdiği belirlenmiştir.
2. Sanığın, üzerine atılı suçlamayı tevil yoluyla ikrar ettiği belirlenmiştir.
3. Kovuşturma aşamasında şikâyetlerinden vazgeçtiklerini beyan eden mağdur ... ile temyiz dışı mağdur ...'nin, soruşturma aşamasında tespit edilen beyanlarının birbiri ile uyumlu olduğu saptanmıştır.
4. Tanıklar, R.D., Y.G. ve İ.G.'nin soruşturma aşamasındaki beyanlarının, gerek kendi içlerinde gerekse mağdurların soruşturma aşamasında tespit olunan beyanları ile uyumlu olduğu belirlenmiştir.
5. İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce tanzim olunan;
a) 25.09.2017 tarihli; "Olay yerinden elde edilen 6 adet kovanın karşılaştırılmalarında aralarında çeşitli özellikler yönünden uygunluklar bulunduğu ve tekbir silahtan atıldıklarının belirlendiği",
b) 04.10.2017 tarihli; "Olay yerinden elde edilen 6 adet kovanın tamamının, sanık tarafından teslim edilen silahtan atıldıklarının tespit edildiği"
Görüşlerini içerir uzmanlık raporu dava dosyasına eklenmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik bulunmadığı belirlenmiştir.
IV. GEREKÇE
A. Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama Suçuna İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
1. Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.10.2018 tarihli ve 2017/306 Esas, 2018/435 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanunu’nun, Hukukî Süreç başlığı altında yer alan (1-b) paragrafında belirtilen maddeleri uyarınca neticeten hükmolunan “2 yıl 9 ay 10 gün” hapis cezası ile mahkûmiyete konu cezanın türü ve miktarı ile istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen esastan ret kararı ve bu karara yönelik temyizin niteliği karşısında; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer verilen; “İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı ne olursa olsun adlî para cezalarına ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları”nın temyiz incelemesine tabi olmadığına ilişkin düzenleme ile incelemeye konu suçun, aynı Kanun’un 286 ncı maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında da bulunmadığı dikkate alındığında, sanık müdafiinin bahse konu hükme yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
B. Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçuna İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
1. Suç Vasfı Yönünden
Sanığın suçu işleme şekli, olayın gelişimi, olay yerinden elde edilen 6 adet boş kovan ve 1 adet fişeğin sanık tarafından teslim edilen tabancadan atıldığının belirlenmesi, atış sayısı, mağdurlar ile tanıkların soruşturma aşamasında olayın sıcağı sıcağına herhangi bir yönlendirme olmaksızın tespit olunan ve birbiri ile örtüşen beyanları ile sanığın, mağdur ...'u hedef alarak 10-15 metre mesafeden ve birden fazla kez silahını ateşlemiş olması, temyiz dışı mağdur ...'ye isabet eden merminin isabet bölgesi itibarıyla sanığın eylemini vücudun hayati bölgeleri hizasında gerçekleştirdiğinin belirlenmesi, temyiz dışı mağdurun yaralanması üzerine sanığın, yanında bulunan kimliği belirsiz kişilerle olay yerinden kaçması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğunun kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık saptanmamıştır.
2. Haksız Tahrik Yönünden
1. Haksız tahrik kurumunun, 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrasında;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.”
Şeklindeki düzenleme ile ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
2. Bu durumda haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade eder. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
3. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları (Örn: Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 21.12.2021 tarihli ve 2021/1-262 Esas, 2021/660 Karar sayılı kararı; 09.12.2021 tarihli ve 2020/1-266 Esas, 2021/621 Karar sayılı kararı; 24.09.2020 tarihli ve 2020/1-5 Esas, 2020/376 Karar sayılı kararı; 17.10.2019 tarihli ve 2019/1-20 Esas, 2019/607 Karar sayılı kararı; 20.03.2018 tarihli ve 2016/1-625 Esas, 2018/109 Karar sayılı kararı) ile öğretide de kabul gören görüşler incelendiğinde, doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.
4.01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Kanun’da, 765 sayılı Türk Ceza Kanununda yer verilen “ağır – hafif tahrik” ayırımına son verilerek tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezasına hükmedileceği, süreli hapis cezalarında ise maddede gösterilen iki sınır (¼ - ¾) arasında belirlenen oranda cezadan makul bir indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
5. Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlemediğinin belirlenmesi önemlidir. Mağdurdan gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
6. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; olayın başlangıcına, sanığın, trafikte seyir hâlinde iken mağdur ...'un aracının tamponuna çarpmak suretiyle neden olduğu, bu nedenle çıkan tartışmadan sonra tarafların ayrıldıkları ancak sanığın, mağduru takip etmeye devam ettiği ve mağdurun gittiği yerde elindeki silahla mağduru hedef alarak ateş etmeye başladığı, bu şekilde gelişen olayda mağdur tarafından sanığa yöneltilmiş ve 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası anlamında haksız tahrik teşkil edebilecek herhangi bir söz ya da davranışının bulunmadığı, her ne kadar sanık, önce mağdurun kendisini sopa ile yaraladığını ve kendisini korumak amacıyla silahla ateş ettiğini beyan etmiş ise de mağdurlar ile tanıkların birbiri ile uyumlu anlatımları karşısında bu hususun doğrulamadığı, yine sanığın yaralandığına dair dava dosyası kapsamında herhangi bir adlî muayene raporunun bulunmadığı, sanığın, Cumhuriyet savcısı huzurunda tespit olunan savunması sırasında Cumhuriyet savcısı tarafından sanığın sırtında yapılan incelemede herhangi bir yara izine rastlanılmadığının bildirildiği, sanık tarafından ibraz edilen fotoğraflarda ise şahsın yüzünün gözükmediği dikkate alındığında sanık lehine 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği haksız tahrik hükmünün uygulanmamasında isabetsizlik görülmediğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık saptanmamıştır.
V. KARAR
A. Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama Suçuna İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
Sanık müdafiinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi delaletiyle aynı Kanun'un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Kasten Öldürmeye Teşebbüs Suçuna İlişkin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin, 12.04.2019 tarihli ve 2019/170 Esas, 2019/746 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.06.2022 tarihinde karar verildi.