Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/5314 Esas 2022/4435 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/5314
Karar No: 2022/4435
Karar Tarihi: 06.06.2022

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/5314 Esas 2022/4435 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2022/5314 E.  ,  2022/4435 K.

    "İçtihat Metni"

    (KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİ)


    Kasten yaralama suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 86/3-a, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Konya 7. Sulh Ceza Mahkemesinin 08.04.2014 tarihli ve 2013/291 Esas, 2014/372 Karar sayılı kararının 24.04.2014 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 30.10.2018 tarihinde işlediği kasıtlı bir suçtan mahkum edildiğinin ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/2, 86/3-a, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 3.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Konya 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.10.2020 tarihli ve 2020/343 Esas, 2020/394 Karar sayılı kararına karşı Adalet Bakanlığının 10.03.2022 tarihli ve 2020/18989 sayılı yazısıyla kanun yararına bozma isteminde bulunulduğundan bu işe ait dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.04.2022 tarihli ve 2022/39259 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilmekle incelendi.
    Mezkur ihbarnamede;
    1)Suç tarihinde 14 yaşında olan mağdurun yaralanması nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 86/3-b maddesinin uygulama imkanının bulunup bulunmadığının tespiti açısından mağdurun bu konuda rapor vermeye yetkili bir sağlık kuruluşuna sevk edilerek “beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunup bulunmadığına” ilişkin aldırılarak rapor sonucuna göre sanığın eyleminin şikayete tabi olup olmadığının ve uzlaşma kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesinin ardından;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.05.2014 tarihli ve 2013/287 Esas, 2014/273 Karar sayılı kararında da belirtildiği şekilde, şikayet ve şikayetten vazgeçme haklarının şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu, 03.02.1999 doğum tarihli olup suç tarihinde 15 yaşından küçük mağdurun yasal temsilcisi olan annesi aracılığıyla bu hakkı kullanabileceği, mağdurun annesi Fatma’nın 19.11.2013 tarihli oturumda sanıktan şikayetçi olmadığını beyan etmesi nedeniyle mağdura 5271 sayılı Kanun'un 234/2. maddesi uyarınca atanan zorunlu vekil ile 15 yaşından küçük mağdurun kanuni temsilcisinin iradelerinin çelişmesi halinde mağdurun kanuni temsilcisinin iradesine üstünlük tanınması gerektiği anlaşılmakla, şikayetten vazgeçmeyi kabul eden sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinde,
    2)Sanığın üzerine atılı 5237 sayılı Kanun'un 86/2. maddesinde düzenlenen kasten basit yaralama suçunun 5271 sayılı Kanun'un 253. maddesine göre uzlaşma kapsamında kaldığı anlaşılmakla; taraflar arasında 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi, uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılamaya devamla hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesinde,
    Kabule göre de;
    3)Sanık hakkında üvey oğlu olan mağdur ...'a karşı gerçekleştirdiği yaralama eyleminden dolayı cezalandırılmasına karar verilmiş ve eylemi alt soya karşı gerçekleştirdiğinden bahisle 5237 sayılı Kanun'un 86/3-a maddesi gereğince hükmedilen adli para cezası 1/2 oranında arttırılmış ise de; dosya arasında bulunan nüfus kayıt tablosuna göre mağdur ... ile sanık arasında alt soy kan hısımlığının bulunmadığı, mağdurun sanığın üvey oğlu olduğu anlaşılmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/3-a maddesi uyarınca artırım yapılmak suretiyle fazla ceza tayininde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK'nin 309. maddesi gereğince anılan kararın bozulması lüzumunun ihbar olunduğu anlaşıldı.
    Gereği görüşülüp düşünüldü:

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Suç tarihinde 14 yaşında olan mağdurun yaralanması nedeniyle 5237 sayılı TCK'nin 86/3-b maddesinin uygulama imkanının bulunup bulunmadığının tespiti açısından mağdurun bu konuda rapor vermeye yetkili bir sağlık kuruluşuna sevk edilerek “beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunup bulunmadığına” ilişkin aldırılarak rapor sonucuna göre sanığın eyleminin şikayete tabi olup olmadığının ve uzlaşma kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesinin ardından;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.05.2014 tarihli ve 2013/287 Esas, 2014/273 Karar sayılı kararında da belirtildiği şekilde, şikayet ve şikayetten vazgeçme haklarının şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğu, 03.02.1999 doğum tarihli olup suç tarihinde 15 yaşından küçük mağdurun yasal temsilcisi olan annesi aracılığıyla bu hakkı kullanabileceği, mağdurun annesi Fatma’nın 19.11.2013 tarihli oturumda sanıktan şikayetçi olmadığını beyan etmesi nedeniyle mağdura 5271 sayılı CMK'nin 234/2. maddesi uyarınca atanan zorunlu vekil ile 15 yaşından küçük mağdurun kanuni temsilcisinin iradelerinin çelişmesi halinde mağdurun kanuni temsilcisinin iradesine üstünlük tanınması gerektiği anlaşılmakla, şikayetten vazgeçmeyi kabul eden sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine karar verilip verilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Mahkemenin kabulüne göre ise; sanığın üzerine atılı TCK'nin 86/2. maddesinde düzenlenen kasten basit yaralama suçunun 5271 sayılı CMK'nin 253. maddesine göre uzlaşma kapsamında kaldığı anlaşılmakla; taraflar arasında 6763 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemi yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi, uzlaştırma girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması halinde yargılamaya devam edilmesi gerekir.
    Bununla birlikte; üvey oğlunu yaralayan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nin 86/3-a maddesinin uygulanma koşulları oluşmadığı halde sanığın cezasından TCK’nin 86/3-a maddesine göre artırım yapılması da isabetsizdir.
    Bu nedenlerle; Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma isteyen yazısına dayanan tebliğnamede ileri sürülen düşünceler yerinde görüldüğünden; Konya 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.10.2020 tarihli ve 2020/343 Esas, 2020/394 Karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nin 309/4. maddesi gereğince KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yerine getirilmesine, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara