2. Hukuk Dairesi 2021/2892 E. , 2021/5456 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı erkek tarafından açılan Türk Medeni Kanunu"nun 166/1 maddesine dayalı boşanma davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı erkeğin, davalı kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve davalı kadın yararına fer"ilere karar verilmiş, hüküm davalı kadın tarafından tamamı yönünden istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı kadına kusur olarak yüklenen vakıalardan bir kısmına davacı erkek tarafından usulünce dayanılmadığı, bir kısmının ise kanıtlanamadığı belirtilerek, bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, istinaf edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışları uyarınca boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu hale gelen davacı erkeğin davasının reddi gerektiği belirtilerek davalı kadının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı erkek tarafından temyiz edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince her ne kadar davalı kadına ilk derece mahkemesince yüklenen "Erkeğin annesine ve ablasına karşı onları benimsemeyen tavırlar sergileme" vakıasına erkek tarafından dilekçeler aşamasında usulünce dayanılmadığından bahisle davalı kadına kusur olarak yüklenemeyeceği belirtilerek bu vakıanın kadının kusurlarından çıkarılmasına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı erkek tarafından dava dilekçesinde davalı kadının sadece kendisine karşı değil, ailesine karşı da saygısız ve hakaretamiz davrandığını, annesi ve ailesini görmesini istemediği gibi onların ortak eve gelmesini de yasakladığını, ailesi ile konuşmadığını ve müşterek çocukların da ailesine düşman olması için elinden geleni yaptığını ve bunu da başardığını, kendisinin çalışma saatleri nedeniyle mecburen şehir dışında bulunduğu zamanlarda ve sürekli olarak tarafların üst katında oturan anne ve ablasını taciz, tehdit ve hakaret ettiğini, anne ve ablasının evine defalarca çıkıp kapılarını yumrukladığını, saldırmaya çalıştığını ve onları darba teşebbüs ettiğini beyan etmekle bu vakıaya dayandığı sabittir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden erkeğin kabul edilen ve istinaf edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışlarının yanında kadının da “Erkeğin annesine ve ablasına karşı onları benimsemeyen tavırlar sergilediği” anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklı olup davası yönünden Türk Medeni Kanununun 166/2 maddesi koşulları oluşmuştur. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, davanın kabulü ile boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hükmünün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 30.06.2021 (Çrş.)