Esas No: 2022/5493
Karar No: 2022/8503
Karar Tarihi: 28.06.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2022/5493 Esas 2022/8503 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2022/5493 E. , 2022/8503 K."İçtihat Metni"
Mahkeme : İZMİR 33. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanık hakkında 19/03/2010 tarihli eylemi nedeni ile İzmir 12. Sulh Ceza Mahkemesi, 10/02/2011 tarih, 2010/1051 esas- 2011/245 sayılı kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunduğu, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında 26/09/2011 tarihli çağrı yazısının tebliğine rağmen denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurmaması nedeni ile dosyasının kapatıldığı, İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/11/2013 tarih, 2012/133 esas - 2013/898 sayılı kararı ile hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymaması sebebiyle sanığın mahkûmiyetine hükmolunduğu, mahkûmiyet kararının sanık tarafından temyizi ile Yargıtay 20. Ceza Dairesi'nin 09/05/2016 tarih, 2015/4382 esas- 2016/524 karar sayılı ilamı ile bozma kararı verilmiştir. Bozma kararı sonrası mahkemece bozma kararına uyularak yapılan inceleme ile sanığın mahkûmiyetine karar verildiği bu hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, (kapatılan) Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 13.09.2017 tarihli, 2017/418 esas ve 2017/4446 sayılı kararı ile “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazında ısrar şartının gerçekleşmemesi" gerekçe gösterilerek bozulduğu, İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 29/11/2017- tarih, 2017/854 esas - 2017/981 sayılı kararı ile (kapatılan) Yargıtay 20. Ceza Dairesinin bozma kararına direnildiği, hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verildiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29.12.2021 tarihli 2019/20- 233 esas ve 2021/698 sayılı kararı ile İzmir 33. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.11.2017 tarihli direnme kararına konu hükümlerindeki gerekçesinin isabetli olduğuna ancak mahkûmiyet hükmüne yönelik uygulamanın denetlenmesi bakımından Dairemize gönderilmesine karar verildiği anlaşılmakla yapılan incelemede,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK'nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının "bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası" olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun'un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan "01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz." şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, "...kovuşturma evresine geçilmiş..." ibaresinin, aynı bentte yer alan "... basit yargılama usulü..." yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun'un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; "mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir." şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, "Basit Yargılama Usulü" yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 28/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.