Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/9704 Esas 2014/16223 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/9704
Karar No: 2014/16223
Karar Tarihi: 13.11.2014

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/9704 Esas 2014/16223 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, davacı devir sözleşmesiyle hurda satış ihalesinin davalı şirkette kalması halinde, davalının hurda malın üzerine 360.000 TL.kâr koymak suretiyle müvekkiline devrinin kararlaştırıldığını iddia etmiş, fakat davalının teminat mektubunu nakde çevirerek zarara uğrattığını öne sürerek borçlu olmadığının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir. Mahkeme, taraflar arasındaki iddia, savunma, delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalının kusurundan kaynaklanan işlemler sonucu davacının uğradığı zarara \"kefalet\" olarak senedin alındığını belirlemiş ve tazminat talebinin koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davacının talebini reddetmiştir. Kanun maddeleri ise kararda belirtilmemiştir.
19. Hukuk Dairesi         2014/9704 E.  ,  2014/16223 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de, pul yokluğu nedeniyle bu istemin reddi ile incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
    - K A R A R -

    Davacı vekili, taraflar arasında akdedilen devir sözleşmesiyle, ...tarafından yapılan hurda satış ihalesinin davalı şirkette kalması halinde, davalının hurda malın üzerine 360.000 TL.kâr koymak suretiyle müvekkiline devrinin kararlaştırıldığını, ihalenin davalıda kalması üzerine davalının 03.06.2008 tarihli 500.000 TL.bedelli kesin teminat mektubunu.....ye teslim ettiğini, bilahare tarafların devir sözleşmesine ek bir sözleşme daha yaptıklarını, bu sözleşmeye istinaden davalı şirketin müvekkilinden teminat olarak davaya konu 500.000 TL.bedelli, vade ve tanzim tarihleri olmayan boş senedi teminat olarak aldığını, davalının talebi üzerine ...tarafından verilen cezalı ek beş günlük sürenin dolması ile ...Genel Müdürlüğü’nce kuruma verilen teminat mektubu irat kaydedilerek davalı şirkete bildirildiği, bunun üzerine davalı şirketin teminat olarak verilen senedi doldurarak icra takibine giriştiğini, davalı şirketin kusurlu olup, kendi kusuruyla uğradığı zararlara katlanmak zorunda olduğunu, müvekkilinin davalı şirketin teminat mektubunun ...tarafından nakde çevrilmesinde kusuru bulunmadığını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili cevabında, müvekkili şirketle irtibata geçen davacının, ...tarafından düzenlenen hurda ihalesine girmek istediğini, ancak gerekli teminatları yatıramayacağını belirterek ihaleye davalı şirketin girmesi teklifinde bulunduğunu, bu teklifin reddedildiğini, ancak davacının, hurda malların alıcısının hazır olduğunu belirterek müvekkili şirketi ikna ettiğini ve müvekkili şirketin hiçbir şekilde zarara uğramayacağını taahhüt ettiğini, ...Hurda İşletme Müdürlüğü’ne hitaben yazılı ek beş günlük süre verilmesi talepli dilekçe altındaki imzanın müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını, idare tarafından teminat mektubunun irat kaydedilmesi üzerine idareye başvurup, idare mahkemesinde dava açıldığını, fakat adli yargının görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar verildiğini, ihale satış şartnamesinde malzeme bedelinin ödenmemesi halinde teminat mektubunun nakde çevrileceğinin açıkça yazılı olması nedeniyle adli yargıda dava açılmadığını, teminat mektubunun irat kaydedilmesi sonrasında müvekkilinin bu bedeli bankaya ödemek zorunda kaldığını, bu nedenle ek sözleşme ile verilen senedin takibe konulduğunu, davacının takipten 4,5 yıl sonra dava açtığını, bu nedenle kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata hükmolunmasını istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalının usulüne uygun vekaleti ile ihaleye .....’ın katılımı için yetki verildiği, ihale bedelinin kadri maruf değerin üzerinde artırıldığı, dava konusu senede ilişkin ek sözleşmenin 04.06.2008 tarihli olup, 06.06.2008 tarihli başvuru ile bedel için cezalı süre talebinde bulunulduğu, bilahare ...tarafından süre verilmesine ilişkin tebligatın 09.06.2008 tarihinde gönderilmesi üzerine davalının, yetkisiz kişinin ihaleye katıldığı iddiası ile....ye beyanda bulunduğu, adı geçenin azil işleminin 13.06.2008 tarihinde yine yetkiyi veren aynı şirket yetkililerince yapıldığı, ihale bedelinin ödenmemesi üzerine.....nun gönderdiği, yazı sonunda, ihaleye katılmak üzere adı geçenin yetkili olmadığının ve yapılan işlemin iptalinin talep edildiği, ihale akabinde kalan iş ihale bedelinden ve işlemlerden davalı şirketin bilgisi olup, teminat mektubunun irat kaydedileceğinin bilgilerinde bulunduğu ve ek sözleşme yapılarak davacıdan, dava konusu senedin alındığı, zararın baştan belirlendiği ve davacıdan bu şekilde tahsil cihetine gidildiği, davacıya katılma konusunda bilgi verildiği halde diğer yetkilendirilen şahıs tarafından şirketin temsil edildiği, davalı şirketin kusurundan kaynaklanan işlemler olup, rakamın kadri maruf değerinde olmadığının bilirkişi raporu ile belirlendiği, ek sözleşmenin ihalenin durumunun ve irat kaydedilme hususunun belirlenmesi ile oluşturularak davacının bu işleme dahil edildiği, uğradığı zarara “kefalet”olarak senedin alındığı, uğranılan zararın belgelenemediği ve iddia edilmediği gibi ihalenin tüm aşamalarından davalı şirketin bilgisinin bulunduğu, verdiği yetki ile işlemlerin şirket tarafından yürütüldüğü, ihale yönünde açık irade beyan ve isteklerinin bulunduğu, her ne kadar senet serbest irade ile imzalanmış ise de uğranılacak zarara kefalet olarak alındığı, uğranılan bir zarar belirtilmeyip, kaldı ki olsa dahi bu zarardan davacının bu sözleşmeye ve gelişen olaya göre sorumlu tutulmasının mümkün olmayıp, şayet bir zarar var olsa idi idare mahkemesi kararının takibi ile hak aramanın mümkün olacağı ya da zararı ile ilgili davanın açılabileceği, tazminat talebinin koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 13.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara