Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/20905 Esas 2022/8558 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/20905
Karar No: 2022/8558
Karar Tarihi: 29.06.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/20905 Esas 2022/8558 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2020/20905 E.  ,  2022/8558 K.

    "İçtihat Metni"



    Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/09/2017 tarihli ve 2017/286 esas, 2017/688 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 16/11/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Şüpheli ... hakkında, 06/10/2016 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 05/01/2017 tarihli ve 2016/37266 soruşturma, 2017/24 sayılı karar ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun’un 191/3.maddesi uyarınca bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararda itiraz süresinin 7 gün olarak gösterildiği, kararın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 31/01/2017 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, kararın tebliği ve kesinleşmesi beklenmeden 24/01/2017 tarihinde tedbirin infazı için Eskişehir Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
    2- Eskişehir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 25/01/2017 tarihli ve 2017/124 DS sayılı çağrı yazısının 28/01/2017 tarihinde aynı konutta oturan annesi Gönül Bozdemir imzasına tebliğ edildiği, şüphelinin müdürlüğe başvurduğu, 31/01/2017 tarihinde Yükümlü Bilgilendirme Formu imzalatılarak denetim planı hazırlandığı, 20/02/2017 tarihli 2.bireysel görüşmesine ve aynı tarihli 2. vaka sorumlusu görüşmesine katılmaması nedeniyle uyarılmasına karar verildiği, 24/02/2017 tarihli uyarı yazısının şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 06/03/2017 tarihinde Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, uyarılmasından sonra 13/03/2017 tarihli 3. görüşmesine katılmaması nedeniyle yükümlülüklerini ihlalde ısrar ettiği gerekçesiyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 16/03/2017 tarihli kararıyla dosyanın kapatılmasına karar verilerek 17/03/2017 tarihinde Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    3- Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 30/03/2017 tarihli ve 2016/37266 soruşturma, 2017/2994 esas, 2017/2379 sayılı iddianamesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1,191/10 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
    4- Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 26/09/2017 tarihli ve 2017/286 esas, 2017/688 sayılı kararı ile; “ceza verilmesine yer olmadığına”, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar verildiği, kararın kanun yoluna gidilmeden kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
    “Kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 05/01/2017 tarihli ve 2016/37266 soruşturma, 2017/24 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, şüphelinin yasal süre içerisinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurmadığı ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığı gerekçesiyle denetimli serbestlik dosyasının kapatılmasını takiben, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından tanzim edilen 30/03/2017 tarihli ve 2016/37266 soruşturma, 2017/2994 esas, 2017/2379 sayılı iddianameyle açılan kamu davasında, sanığın hastanede yatarak tedavi görmesinden dolayı denetimlere katılamadığından bahisle ceza verilmesine yer olmadığına dair Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/09/2017 tarihli ve 2017/286 esas ve 2017/688 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    1- Dosya kapsamına göre;
    Hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve tedavi ile birlikte denetimli serbestlik tedbirine karar verilen sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/4. maddesinde "kovuşturma şartı" olarak düzenlenen "çağrı yazısının usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen şüphelinin denetimli serbestlik hükümlerine uymadığı" gerekçesiyle kamu davası açıldığı, ancak yapılan yargılama esnasında sanık hakkında ".. hastanede yatarak tedavi görmesinden dolayı denetimlere katılamadığından.." bahisle ceza verilmesine yer olmadığına kararı verildiği anlaşılmış ise de,
    7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, 7201 sayılı Kanun'un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi hâlinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun'un 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği nazara alındığında; somut olayda denetimli serbestlik uyarı yazısının 06/03/2017 tarihinde şüphelinin doğrudan mernis adresine tebliğ edildiği ancak yapılan tebliğ işleminin usulsüz olması nedeniyle ısrar koşulunun gerçekleşmediği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde;
    2- Kabule göre de,
    5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı
    maddenin 8. fıkrasında ise, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, sanık hakkında müracaat etmesi halinde denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde “ceza verilmesine yer olmadığına” kararı verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/09/2017 tarihli ve 2017/286 esas ve 2017/688 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Şüpheli ... hakkında, 06/10/2016 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığının 05/01/2017 tarihli ve 2016/37266 soruşturma, 2017/24 sayılı kararı ile, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüpheli hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında şüphelinin kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle hakkında kamu davası açılması üzerine, Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/09/2017 tarihli ve 2017/286 esas ve 2017/688 sayılı kararı ile, “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verildiği, anlaşılmıştır.
    Dosya kapsamına göre, sanık hakkında verilen 05/01/2017 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının, şüphelinin kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle kaldırılarak hakkında kamu davası açılması üzerine yapılan yargılamada Mahkemesince, sanığın hastanede yatarak tedavi görmesinden dolayı denetimlere katılamadığı gerekçesiyle “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş ise de,
    1- Şüpheli hakkında verilen "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, somut olayda, şüpheli hakkında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karar her ne kadar şüpheliye tebliğ edilmiş ise de, söz konusu karara karşı itiraz yoluna başvuru süresinin “15 gün” yerine “7 gün” olarak belirtilmek suretiyle şüphelinin yanıltıldığı, Anayasanın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlıklı 40.maddesindeki düzenleme ile 5237 sayılı TCK'nın 191/2.maddesi ve 5271 sayılı CMK’nın 171,172 ve 173. maddeleri uyarınca, başvurulacak kanun yolunun, merciinin, başvuru şekli, süresi ve bu sürenin başlangıcının açıkça ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde gösterilmesi gerekmekte olup; "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen “denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararda kanun yolu başvuru süresinin şüpheliyi yanıltacak biçimde “7 gün” olarak gösterildiği, bu nedenle kararın usulüne uygun şekilde kesinleştiğinden sözedilemeyeceği, usulsüz olarak verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, denetimli serbestlik müdürlüğünce yapılan tebligatlar hukuki sonuç doğurmayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı,
    2- 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir
    ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; tebligatın öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, bu nedenle somut olayda, Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığınca şüphelinin doğrudan MERNIS adresine yapılan tebligatın usulsüz olduğu, ayrıca 06/03/2017 tarihinde şüphelinin doğrudan MERNİS adresinde Tebligat Kanunu’nun 21/2.maddesine göre yapılan denetimli serbestlik uyarı yazısı tebligatının da usulsüz olduğu, ısrar şartının gerçekleşmediği,
    3- Kabule göre de;
    a-) 5721 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında ise, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, açılan kamu davası hakkında “durma kararı” verilerek, denetimli serbestlik tedbirin infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden “ceza verilmesine yer olmadığına” kararı verilmesinin kanuna aykırı olduğu,
    b-) Dosyanın kesin olarak sonuçlandırılması ve davanın esasını çözen ceza verilmesine yer olmadığına kararıyla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine, denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesine karar verilerek hükmün karıştırılmasının da kanuna aykırı olduğu, anlaşıldığından;
    Sonuç olarak, mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, “ceza verilmesine yer olmadığına” kararı verilmesi kanuna aykırı olup sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek, kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    D-) Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemesince 5271 sayılı CMK’nın 223/8.maddesi gereğince “durma” kararı verilerek kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben
    geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, “ceza verilmesine yer olmadığına” kararı verilmesi kanuna aykırı olduğundan; Eskişehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/09/2017 tarihli ve 2017/286 esas ve 2017/688 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
    29/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.













    Hemen Ara