Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/19311 Esas 2022/8553 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/19311
Karar No: 2022/8553
Karar Tarihi: 29.06.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/19311 Esas 2022/8553 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2020/19311 E.  ,  2022/8553 K.

    "İçtihat Metni"


    Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki Muğla 4.Asliye Ceza Mahkemesinin 17/01/2020 tarihli ve 2020/62 esas, 2020/44 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 27/10/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Şüpheli Gökhan Çosgun hakkında, 18/03/2017 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda; 07/04/2017 tarihli ve 2017/2560 soruşturma, 2017/35 sayılı karar ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi gereğince beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, aynı Kanun’un 191/3. maddesi gereğince bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, erteleme kararında itiraz kanun yolunun, süresi ve merciinin gösterildiği, erteleme kararının doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 26/04/2017 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, 25/09/2017 tarihinde infazı için Muğla Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
    2- Muğla Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 26/09/2017 tarihli ve 2017/568 DS sayılı çağrı yazısının şüphelinin bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, adreste tanınmadığından bahisle bila tebliğ iade edilmesi üzerine aynı adrese çıkarılan tebligatın Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre 30/10/2012 tarihinde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 30/11/2017 tarihli kararı ile dosyanın kapatılmasına karar verilerek 01/12/2017 tarihinde Muğla Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    3- Erteleme kararı kaldırılarak Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının 06/09/2018 tarihli ve 2017/2560 soruşturma, 2018/2243 esas, 2018/1436 sayılı iddianamesi ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53.maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, iddianamede, şüphelinin denetimli serbestlik tedbirine uygun davranmamakta ısrar ettiği hususunun belirtildiği,
    4- Muğla 4. Asliye Ceza mahkemesinin 22/11/2018 tarihli ve 2018/525 esas, 2018/717 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın istinaf kanun yoluna başvurduğu,
    5- İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 16/12/2019 tarihli ve 2018/2976 esas, 2019/2476 sayılı kararı ile, ısrar şartı gerçekleşmediğinden durma kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği,
    6- Bozmadan sonra, tensiple birlikte Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 17/01/2020 tarihli ve 2020/62 esas, 2020/44 sayılı kararı ile, kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden CMK’nın 223/8. maddesi gereğince “davanın düşmesine”, karar kesinleştiğinde gereğinin takdir ve ifası için Muğla Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-) Kanun Yararına Bozma İstemi :
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
    “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 07/04/2017 tarihli ve 2017/2560 soruşturma, 2017/35 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/3. maddesi uyarınca şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, şüphelinin denetimli serbestlik tedbirini ihlâl etmekte ısrar ettiği gerekçesiyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2018 tarihli ve 2018/525 esas, 2018/717 sayılı kararının İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 16/12/2019 tarihli ve 2018/2976 esas, 2019/2476 sayılı kararı ile bozulmasını müteakip, yeniden yapılan yargılama sonunda sanık hakkındaki kamu davasının düşürülmesine ilişkin Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 07/01/2020 tarihli ve 2020/62 esas, 2020/44 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2018 tarihli ve 2018/525 esas, 2018/717 sayılı kararının, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 16/12/2019 tarihli ve 2018/2976 esas, 2019/2476 sayılı kararı ile " ... Muğla Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından mernis adresi bulunan sanığın bu adresine mernis şerhli çağrı kağıdı çıkarılacağı yerde, Tebligat Kanunu'nun 35. maddesi uyarınca yapılan çağrı kağıdı tebliğinin usulsüz olduğu, kaldı ki, bu tebligat geçerli sayılsa dahi sanığa usulüne uygun olarak çıkarılmış ve tebliğ edilmiş 2 çağrı kağıdı bulunmadığının anlaşılması karşısında kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin kabulünün gerektiği, bu nedenle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümle maddesi uyarınca durma kararı verilmesi gerekirken sanığın mahkumiyetine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği" şeklinde gerekçe ile bozulması karşısında mahkemesince durma kararı verilerek dosyanın ilgili denetimli serbestlik müdürlüğüne gönderilmesi gerektiği gözetilmeden kamu davasının düşürülmesine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/01/2020 tarihli ve 2020/62 esas, 2020/44 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Sanık ... hakkında,18/03/2017 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda Muğla Cumhuriyet Başsavcılığının 07/04/2017 tarihli ve 2017/2560 soruşturma, 2017/35 sayılı kararı ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/3. maddesi uyarınca şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, şüphelinin denetimli serbestlik tedbirini ihlâl etmekte ısrar ettiği gerekçesiyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 22/11/2018 tarihli ve 2018/525 esas, 2018/717 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın istinaf kanun yoluna başvurması üzerine İzmir Bölge Adliye
    Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 16/12/2019 tarihli ve 2018/2976 esas, 2019/2476 sayılı kararı ile hükmün bozulmasına karar verildiği, bozmadan sonra Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/01/2020 tarihli ve 2020/62 esas, 2020/44 sayılı kararı ile, sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verildiği,anlaşılmıştır.
    1-7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; tebligatın öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, bu nedenle somut olayda, Muğla Cumhuriyet Başsavcılığınca şüphelinin doğrudan MERNIS adresine yapılan tebligatın usulsüz olduğu, dolayısıyla şüpheliye usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeyen ve bu nedenle kesinleşmeyen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı anlaşıldığından, mahkemece kovuşturma şartının gerçekleşmediği gözetilmeden “durma kararı” yerine mahkûmiyet kararı verilmesi, kanuna aykırıdır.
    2- Muğla Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının bila tebliğ iade edilmesi üzerine, aynı adrese 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ edildiği,
    7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinde yer alan, ''(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun'un 35. maddesinde yer alan, "Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik fıkra: 19/03/2003 - 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır..." şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılarak, önceki adresinde bulunamayan sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılarak, MERNİS adresine Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebliğ yapılması gerektiği, MERNİS adresinin olmadığının tespiti halinde ancak 35. maddeye göre daha önce usulüne uygun bir şekilde tebligat yapılan eski adrese tebliğ işlemi yapılabileceği anlaşıldığından, müdürlüğün çağrı yazısının MERNİS adresine Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre tebliğ yapılması yerine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan tebligat işleminin geçerli olmadığı,
    Kaldı ki, tebligat geçerli olsa dahi, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde ısrar şartının gerçekleşeceği, somut olayda ise, sanığa Muğla Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının tebliğ edildiği, sanığın 10 gün içerisinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvuruda bulunmadığından Komisyon tarafından dosyanın kapatılmasına karar verildiği, sanığa ayrıca uyarı yazısı tebliğ edilmeden denetimli serbestlik dosyasının kapatıldığı anlaşıldığından, "kovuşturma şartı" olan "ısrar şartı”nın gerçekleşmediği, bu nedenle “kamu davasının durmasına” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırıdır.
    Sonuç olarak, kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden “kamu davasının düşmesine” karar verilmesi kanuna aykırı olup sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek, kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    D-)Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle, kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden CMK’nın 223/8. maddesinin 2. cümlesi gereğince “durma kararı” verilerek, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden “kamu davasının düşmesine” karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan; Muğla 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 17/01/2020 tarihli ve 2020/62 esas, 2020/44 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
    29/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







    Hemen Ara