Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/3768 Esas 2022/4923 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/3768
Karar No: 2022/4923
Karar Tarihi: 13.06.2022

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/3768 Esas 2022/4923 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2022/3768 E.  ,  2022/4923 K.

    "İçtihat Metni"


    B O Z M A Ü Z E R İ N E


    İNCELENEN KARARIN
    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
    SAYISI : 2020/410 E., 2021/538 K.
    SUÇLAR : Kasten yaralama, trafik güvenliğini tehlikeye sokma
    HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
    TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

    Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

    I. HUKUKÎ SÜREÇ
    1. ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.04.2016 tarihli ve 2015/866 Esas, 2016/427 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
    a) Kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
    b) Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
    Karar verilmiştir.

    2. ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 12.04.2016 tarihli ve 2015/866 Esas, 2016/427 Karar sayılı kararının, sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 18.06.2020 tarihli ve 2020/4178 Esas, 2020/7110 Karar sayılı ilâmıyla;
    "1) Sanık hakkında “Kasten Yaralama” suçundan kurulan hükme yönelik olarak, sanığın eylemi neticesinde mağdurda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak, ... Devlet Hastanesince tanzim olunan 11.11.2015 tarihli kesin raporda, “Alında 2 cm. ve 1,5 cm.'lik 2 adet” kesiler bulunduğunun belirtilmesi karşısında, bahse konu yaralanmaların yüz bölgesinde gerçekleştiği dikkate alınarak; mağdurun, tüm tedavi evrakları, varsa film ve grafileri ile adli muayene raporları ile birlikte en yakın Adli Tıp Kurumu ilgili Şube Müdürlüğüne sevki sağlanarak, meydana gelen yaralanmaların yüzde sabit ize neden olup olmadıkları da belirlenmek suretiyle, 5237 sayılı TCK’nin 86. ve 87. maddelerinde belirlenen ölçütlere uygun rapor temini ile sanığın hukuki durumunun tespit ve tayini gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    2)Sanığın mahkumiyetine karar verilen her iki suç yönünden, TCK’nin 58. maddesi gereği uygulanan tekerrür hükümlerine ilişkin olarak;
    a)Sanığın, tekerrüre esas birden fazla mahkumiyetinin bulunması halinde, 5275 sayılı Kanun'un 108/2. maddesi dikkate alınarak, en ağır cezayı içeren ilamın tekerrüre esas alınması gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle, birden fazla ve farklı ilamların tekerrüre esas alındığının belirtilmesi suretiyle infazda çelişkiye yol açılması,
    b) Sanık hakkında tekerrüre esas alındığı belirtilen ilamlardan, ... 2. Asliye Ceza Mahkemesine ait, 24/10/2013 tarihli, 2013/562 Esas ve 2013/988 Karar sayılı ilama konu mahkumiyet hükmünün, 5237 sayılı TCK’nin 151/1. maddesi gereği doğrudan hükmedilen 2.000,00 TL adli para cezasına ilişkin olmakla, 1412 sayılı CMUK'un 305/1-1. maddesi gereğince kesin nitelikte olduğu ve aynı maddenin son fıkrası uyarınca tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeksizin, bahse konu ilamın tekerrüre esas kabul alındığının belirtilmesi suretiyle CMUK’un 305/son maddesine muhalefet edilmesi,
    c)Güncel adli sicil kaydına göre, tekerrüre esas başkaca mahkumiyeti bulunmayan sanık hakkında, tekerrüre esas alındığı belirtilen ... 2. Sulh Ceza Mahkemesine ait, 20/05/2014 tarihli, 2014/349 Esas ve 2014/592 Karar sayılı ilama konu mahkumiyetinin 5237 sayılı TCK'nin 191/1. maddesinde düzenlenen “Kullanmak için Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak” suçuna ilişkin bulunduğu ancak anılan suça ilişkin olarak, 6217 sayılı Kanun'un 20. maddesi ve 6545 sayılı Kanun'un 68. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nin 191. maddesinde yapılan değişiklikler dikkate alınarak, TCK'nin 7. maddesi uyarınca uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılıp, yapılmamışsa uyarlama yargılaması yapıldıktan sonra verilen ve kesinleşen hükmün tekerrüre esas olup olmadığı değerlendirilip, sonucuna göre sanık hakkında TCK’nin 86/2. maddesinde belirtilen seçimlik cezalardan hapis cezasının tercih edilip edilmeyeceği ve TCK’nin 179/2. maddesi gereği hükmedilen kısa süreli hapis cezasına ilişkin olarak lehe olan hükümlerin uygulanıp uygulanmayacağı ve sanık hakkında TCK'nin 58. maddesinin tatbik olunup olunmayacağı hususlarında karar verilmesi zorunluluğu,
    3)Sanık hakkında “Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma” suçundan hüküm kurulurken, TCK’nin 179/3 maddesi delaletiyle aynı Kanun'un 179/2. maddesi gereği ceza tayin edilmesi gerekirken, uygulama maddesi olarak, ceza yaptırımı öngörmeyen TCK’nin 179/3. maddesinin gösterilmesi,
    4)Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53/1. fıkrasındaki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,"
    Nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

    3. ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.06.2021 tarihli ve 2020/410 Esas, 2021/538 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
    a) Kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
    b) Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan, 5237 sayılı Kanun'un 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 2 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
    Karar verilmiştir.

    4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 06.04.2022 tarihli ve 2021/86740 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

    II. GEREKÇE
    1. Mahkemece bozma üzerine yapılan yargılama sırasında, Hukukî Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen bozma ilâmının, dava dosyası yönünden 1412 sayılı Kanun'un temyiz yoluna ilişkin hükümlerinin yürürlükte olduğu gözetilmeyerek 1412 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesinin ikinci fıkrası yerine 5271 sayılı Kanun'un 307 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşmaya gelmediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunacağı şerhini içerir davetiye tebliği yoluna gidildiği; ancak Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminin (UYAP) sanığın ceza infaz kurumunda bulunduğuna ilişkin bilgi vermesi üzerine hüküm duruşmasında ilgili ceza infaz kurumu ile Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlantı kurulduğu, ceza infaz kurumu yetkililerinin ise sanığın COVID-19 izninde olması sebebiyle hazır edilemediğini bildirdiklerinin duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle sanığın yokluğunda yargılamaya devamla hakkında mahkûmiyet hükmü kurulduğu saptanmıştır.

    2. Sanık hakkındaki hükümlülük bilgilerinin UYAP ortamında incelenmesi neticesinde sanığın, 13.04.2021 - 23.12.2021 tarihleri arasında ... E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olduğu, sanığın hazır bulunmadığı 03.06.2021 tarihli duruşmada Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünü açıkladığı ve yargılamanın bitirilmesiyle hüküm kurulduğu belirlenmiştir.



    3. Sanık hazır olmaksızın duruşma yapılamayacağı kuralını düzenleyen 5271 sayılı Kanun'un “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193 üncü maddesinin birinci fıkrası;
    “Kanunun ayrık tuttuğu hâller saklı kalmak üzere, hazır bulunmayan sanık hakkında duruşma yapılmaz. Gelmemesinin geçerli nedeni olmayan sanığın zorla getirilmesine karar verilir.” Hükmünü amirdir.
    Bu kuralın istisnaları da aynı maddenin ikinci fıkrasında;
    “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.”,
    194 üncü maddenin ikinci fıkrasında;
    “Sanık savuşur veya ara vermeyi izleyen oturuma gelmezse, önceden sorguya çekilmiş ve artık hazır bulunmasına mahkemece gerek görülmezse, dava yokluğunda bitirilebilir.”,
    195 inci maddenin birinci fıkrasında;
    “Suç, yalnız veya birlikte adlî para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise; sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hâllerde sanığa gönderilecek davetiyede gelmese de duruşmanın yapılacağı yazılır.”,
    200 üncü maddenin birinci fıkrasında;
    “Sanığın yüzüne karşı suç ortaklarından birinin veya bir tanığın gerçeği söylemeyeceğinden endişe edilirse, mahkeme, sorgu ve dinleme sırasında o sanığın mahkeme salonundan çıkarılmasına karar verebilir.”,
    204 üncü maddenin birinci fıkrasında;
    “Davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağı anlaşıldığında sanık, duruşma salonundan çıkarılır. Mahkeme, sanığın duruşmada hazır bulunmasını dosyanın durumuna göre savunması bakımından zorunlu görmezse, oturumu yokluğunda sürdürür ve bitirir. Ancak, sanığın müdafii yoksa, mahkeme barodan bir müdafi görevlendirilmesini ister. Oturuma yeniden alınmasına karar verilen sanığa, yokluğunda yapılan işlemler açıklanır.”
    Şeklinde gösterilmiştir.

    4. Sanığın duruşmada hazır bulunabilmesi, sanık üzerinde bir yükümlülük arz etmekle birlikte öncelikle kendisi açısından bir hak olup bu hak adil yargılanma hakkının temel unsurlarından birini oluşturmaktadır. Tarafı olduğumuz ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 90 ıncı maddesinin son fıkrasına göre onaylamakla iç hukuk mevzuatına dâhil ettiğimiz Avrupa İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi'nin (AİHS) “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının (c) bendinde, sanığın en azından kendi kendini savunma hakkı bulunduğu belirtilmekle, mahkeme huzurunda doğrudan savunmasını yapabilmesi için duruşmada hazır bulunma hakkının varlığı da zımnen kabul edilmiştir.
    5. Kendisi yönünden hak olarak düzenlendiği kabul edilen bir hususta sanığın, bu hakkı ne şekilde kullanacağı konusunda hiçbir inisiyatifinin olmadığının kabulü hâlinde hakkın varlığından da söz edilemeyecektir.

    6. Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Ludi/İsviçre, B. No: 12433/86, 15.06.1992, § 49-50; Artico/İtalya, B. No: 6694/74, 13.05.1980 § 33; Sejdovic/İtalya, B. No: 56581/00, 01.03.2006 § 81 kararlarında, sözleşmeyle garanti altına alınan bir hakkın kullanılmasından vazgeçilmesinin, bunun açıkça söylenmesiyle mümkün olabileceği belirtilmiş olup, buna göre sanığın duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etmesi de ancak bu hususu açıkça söylemesiyle mümkün olacaktır.

    7. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 31.01.2017 tarihli ve 2017/449 Esas, 2017/32 Karar sayılı kararı ile 03.04.2018 tarihli ve 2018/851 Esas, 2018/144 Karar sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.

    8. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; hüküm duruşmasında ... E Tipi Kapalı ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak görünen sanığın, aynı tarihte COVID-19 tedbirleri kapsamında ceza infaz kurumundan izinli olarak ayrıldığına dair dava dosyasında herhangi bir resmî belgenin bulunmadığı, bu nedenle sanığın savunma hakkının Mahkeme tarafından kısıtlanıp kısıtlanmadığının denetlenemediği, mevcut delil durumu itibarıyla sanığın hüküm duruşmasında hazır bulunma hakkının ihlâl edilmesi suretiyle Anayasa'nın "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36 ncı maddesine, AİHS'in "Adil yargılanma hakkı" başlıklı 6 ncı maddesine ve 5271 sayılı Kanun'un 196 ncı maddesine aykırı davranılarak sanığın savunma hakkının kısıtlanması, hukuka aykırı bulunmuştur.

    III. KARAR
    Başkaca yönleri incelenmeyen ... 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 03.06.2021 tarihli ve 2020/410 Esas, 2021/538 Karar sayılı kararının, gerekçe bölümünde açıklanan nedenle 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
    Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.06.2022 tarihinde karar verildi.




    Hemen Ara