Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/4072 Esas 2022/4924 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/4072
Karar No: 2022/4924
Karar Tarihi: 13.06.2022

Yargıtay 1. Ceza Dairesi 2022/4072 Esas 2022/4924 Karar Sayılı İlamı

1. Ceza Dairesi         2022/4072 E.  ,  2022/4924 K.

    "İçtihat Metni"

    İNCELENEN KARARIN
    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SAYISI : 2020/390 E., 2021/67 K.
    SUÇ : Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
    HÜKÜM : Mahkûmiyet
    TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
    Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

    Sanık hakkında hükmolunan netice cezanın türü ve miktarı itibarıyla, 1412 sayılı Kanun'un 318 inci maddesi uyarınca sanık müdafiinin duruşmalı inceleme talebinin reddine karar verilmiştir.

    I. HUKUKÎ SÜREÇ
    1. ... 38. Asliye Ceza Mahkemesinin, 27.06.2013 tarihli ve 2013/1294 Esas, 2013/369 Karar sayılı kararıyla, sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan açılan kamu davasında eylemin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 81 inci maddesinin birinci fıkrası ve 35 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği kasten öldürmeye teşebbüs suçuna dönüşme ihtimaline binaen delillerin takdir ve değerlendirmesinin yüksek dereceli ağır ceza mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle 5235 sayılı Kanun’un 11 inci ve 12 nci maddeleri ile 5271 sayılı Kanun'un 3 üncü, 4 üncü ve 5 inci maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilmiştir.

    2. ... 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 31.03.2016 tarihli ve 2014/253 Esas, 2016/176 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 87 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

    3. ... 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 31.03.2016 tarihli ve 2014/253 Esas, 2016/176 Karar sayılı kararının, katılan vekili ve sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay (birleşen) 3. Ceza Dairesinin, 01.10.2020 tarihli ve 2020/8637 Esas, 2020/12323 Karar sayılı ilâmıyla;
    "1) Sanığın eylemi neticesinde katılanda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak, Adli Tıp Kurumu II. İhtisas Kurulunca tanzim olunan 14/10/2015 tarihli raporda, “Sağ parietooksipitalde 39.5 mm. ölçülen çökme kırığı, pnömosefali, beyin ödemi, sağ oksipiatalde kırık, sağ parietooksipitalde 41x21 mm. boyutunda kraniektomi defekti mevut olup; sağ parietooksipial kemikte çökme kırığı ve epidural hematoma neden olan yaralanma, basit tıbbi müdahale ile giderilemez, kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisi ağır (4) derecededir, hayati tehlikeye neden olur, kişinin kafatasında saptanan kraniektomi defektinin alanı itibarıyla organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu.” şeklindeki açıklamalar ile sanığın yargılama konusu eylemini 5237 sayılı TCK’nin 6/1-f maddesi kapsamında silahtan sayılan “keser” ile ve resmi nüfus kaydına göre 10/10/2002 doğumlu olup suç tarihinde 11 yaşında olduğu anlaşılmakla beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan katılana karşı işlediği nazara alınarak sanığa, iddianamede gösterilmeyen TCK’nin 86/3-b ve 87/1-a maddelerinin uygulanma ihtimaline binaen 5271 sayılı CMK’nin 226. maddesi gereği ek savunma hakkı tanınarak, birden fazla nitelikli hal ihlali ile atılı suçu işleyen sanık hakkında, suçun işleniş biçimi, kastının yoğunluğu ve meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK'nin 61. maddesindeki ölçütler gereğince temel cezaya hükmedilirken, TCK'nin 3. maddesindeki “cezada orantılılık ilkesi” gereği, hakkaniyete uygun ve sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi,
    2)Katılan hakkında düzenlenen adli rapora göre, sanığın eylemi nedeniyle katılanın, hayati tehlike geçirecek, organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olacak ve hayat fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyecek nitelikte kemik kırığı meydana gelecek şekilde yaralandığı olayda, fikri içtima kuralları gereğince en ağır cezayı gerektiren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 86/1, 86/3-b,e, 87/1-a,d, 87/1-son maddeleri uyarınca cezalandırılması ile yetinilmesi gerekirken, hatalı uygulama ile katılanda kemik kırığı meydana geldiğinden bahisle, ayrıca anılan Kanun'un 87/3. maddesi gereğince ayrıca arttırım yapılmak suretiyle hüküm tesisi,
    3)Sanık hakkında hüküm kurulurken, TCK’nin 86/1 ve 86/3-b, e maddelerine göre belirlenen ceza miktarının, aynı Kanun’un 87/1-a, d maddesi gereği (1) kat artırılması suretiyle belirlenen cezanın 5 yılın altında kalması halinde sanığa, iddianamede gösterilmeyen TCK'nin 87/1-son maddesinin uygulanması ihtimaline binaen CMK’nin 226. maddesi gereği ek savunma hakkı tanınarak, ceza miktarının 5 yıla çıkartılması gerekirken, TCK'nin 87/1-d maddesi işaret edilerek doğrudan 5 yıl hapis cezasına hükmedilmesi suretiyle TCK'nin 61. maddesine aykırı davranılması,
    4)Sanığın, hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsî hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün hâller nedeniyle geçirdiği sürelerin, TCK’nin 63. maddesi gereğince mahsubuna karar verilmemesi,
    5)Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki bazı hükümlerin iptal edilmesi nedeniyle hak yoksunlukları yönünden sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,"
    Nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

    4. ... 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.02.2021 tarihli ve 2020/390 Esas, 2021/67 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (b) ve (e) bentleri, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (d) bentleri, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 5 yıl 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mahsuba karar verilmiştir.


    II. TEMYİZ SEBEPLERİ
    Sanık müdafiinin temyiz sebepleri;
    1.Sanığın atılı suça ilişkin herhangi bir eyleminin ve kastının bulunmadığına,
    2.Sanık hakkında kurulan hükümde, 5237 sayılı Kanun'un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği haksız tahrik hükmünün uygulanması gerektiğine,
    3.Sanığın kastının bulunmadığı gözetilerek 5237 sayılı Kanun'un 53 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği hak yoksunluklarının uygulanmaması gerektiğine,
    4. Vesaire,
    İlişkindir.

    III. OLAY VE OLGULAR
    1. Olay tarihinde 11 yaşında olan katılan ...’nın, arkadaşı olan ve tanık sıfatıyla beyanı bulunan tanık ... Ö. ile birlikte sanığın bahçesinde gördükleri erik ağacından erik aldıkları sırada bunu gören sanığın, herhangi bir sözlü uyarı yapmadan ikinci kattan, ele geçirilemeyen keseri katılana attığı, keserin başına isabet etmesi nedeniyle katılanın, sağ parietooksipial kemikte hayat fonksiyonlarına etkisi ağır (4) derecede olan çökme kırığı, epidural hematom nedeniyle hayati tehlike ve kraniektomi defekti nedeniyle organ işlevinin sürekli zayıflaması sonuçları meydana gelecek şekilde yaralandığı anlaşılmıştır. Mahkemece, sanığın tek eylemde bulunmuş olması, darbelerine devam etme imkânı varken etmemesi, olayın oluş şekli, taraflar arasında öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunmaması, meyve ağacı sahiplerinin ağaçlarını genellikle çocuklardan bu şekilde taş vs fırlaratarak korumalarının belirli bir halk kesiminde olağan olması şeklindeki değerlendirmeyle sanığın kastının öldürmeye değil yaralamaya yönelik olduğunun kabulü ile buna göre uygulama yapıldığı belirlenmiştir.

    2. Sanığın, inkâra yönelik savunma yaptığı ve aşamalardaki savunmalarının çelişkili olduğu anlaşılmıştır.

    3. Katılan ...'nın aşamalardaki istikrarlı anlatımları ile tanık ...'nın beyanının birbiri ile uyumlu olduğu belirlenmiştir.
    4. Sanığın eylemi neticesinde katılanda meydana gelen yaralanmaya ilişkin olarak; Adlî Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından tanzim olunan, 14.10.2015 tarihli; "Sağ parietooksipitalde 39.5 mm. ölçülen çökme kırığı, pnömosefali, beyin ödemi, sağ oksipiatalde kırık, sağ parietooksipitalde 41x21 mm. boyutunda kraniektomi defekti mevut olup; sağ parietooksipial kemikte çökme kırığı ve epidural hematoma neden olan yaralanma, basit bir tıbbî müdahale ile giderilemez, kırığın hayat fonksiyonlarına etkisi AĞIR (4) derecededir, hayati tehlikeye neden olur, kişinin kafatasında saptanan kraniektomi defektinin alanı itibarıyla organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu." görüşünü içerir adlî muayene raporu dava dosyasında mevcuttur.

    5. Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verildiği ve gereğinin yerine getirildiği belirlenmiştir.

    IV. GEREKÇE
    A. Sanığın Eyleminin ve Kastının Bulunmadığı
    Katılan beyanı ile kovuşturma aşamasında tüm araştırmalara rağmen beyanı tespit olunamayan tanık ...'nın anlatımları karşısında, sanığın, çocuklara yönelik herhangi bir uyarıda bulunmaksızın binanın ikinci katında bulunan konutun penceresinden keser atmak suretiyle katılanı yaraladığı anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

    B. Haksız Tahrik
    Suç tarihinde 11 yaşında olduğu anlaşılan ve ceza sorumluluğu bulunmayan katılan ile arkadaşının, çocuklar arasında yaygın olduğu şekilde meyve ağaçlarından meyve koparmak suretiyle gerçekleştirdiği eylemi, sanıkta hiddet ya da şiddetli eleme neden olma saikiyle gerçekleştirdiğinin kabul edilemeyeceği anlaşıldığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

    C. Hak Yoksunlukları
    Sanık hakkında yapılan yargılama neticesinde, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (b) ve (e) bentleri, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (d) bentleri uyarınca hüküm kurulduğu, mezkûr suçun kasıtlı suç olduğu ve aynı Kanun'un 53 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmanın, kasten işlenmiş bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanunî sonucu olarak öngörüldüğü anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
    D. Vesair Yönünden
    Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

    V. KARAR
    Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle ... 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 09.02.2021 tarihli ve 2020/390 Esas, 2021/67 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
    Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
    13.06.2022 tarihinde karar verildi.








    Hemen Ara