19. Hukuk Dairesi 2014/10935 E. , 2014/15990 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 28/01/2014
NUMARASI : 2012/620-2014/19
DAVACI : T.. A.. vek. Av. S.. A..
DAVALI : İ.. Ş..
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı kişi arasında yapılan genel kredi sözleşmesini davalının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, kredi alacağının tahsili için yapılan icra takibinin davalının haksız itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, kredi sözleşmesindeki kefalet limitinin 15.000 TL olduğunu, borcun 14.048,60 TL"sinin ödendiğini bakiye 951,40 TL borcun kaldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, 21.06.2006 tarihli kredi sözleşmesinde davalı kefilin kefalet limitinin gösterilmediği davalının sorumluluğunun bulunmadığı 14.06.2006 tarihinde verilen krediden davalı kefile başvurulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalının, tarihi bulunmayan kredi sözleşmesine kefil olduğu ancak kefalet sözleşmesinde limit bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ancak davalı kefil, cevap dilekçesinde genel kredi sözleşmesindeki kefalet limitinin 15.000 TL olduğunu açıkça kabul etmiş olduğundan kefalet limiti 15.000 TL ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumludur. Davacı, dava dilekçesinde genel kredi sözleşmesinin 21.06.2006 tarihli olduğunu belirtmiş ise de sonraki beyanlarında bu tarihin maddi hata sonucu yazıldığını açıklamıştır. Alınan bilirkişi raporunda kredi alacağının hangi sözleşmeden kaynaklandığı ve davalının sorumlu olduğu borç miktarı yeterince incelenip araştırılmadığı gibi rapor Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Mahkemece, yeterli incelemeyi içermeyen rapora dayalı olarak ve davalının 15.000 TL limitle sorumlu olduğu hususu gözden kaçırılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, bu durumda yapılacak iş, bankacılık konusunda uzman bir bilirkişi aracılığıyla banka defter ve kayıtları incelettirilmek suretiyle dava konusu alacağın davalının kefil olarak imzaladığı genel kredi sözleşmesinden doğup doğmadığı, başka bir kredi sözleşmesinin bulunup bulunmadığı araştırılıp, icra takip tarihi itibarıyla davalının kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olduğu dikkate alınarak hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp varılacak uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulmasından ibaret olduğu halde eksik inceleme sonucu yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle, hükmün temyiz eden davacı banka yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.