Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6884 Esas 2022/1501 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6884
Karar No: 2022/1501
Karar Tarihi: 03.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6884 Esas 2022/1501 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi, davalının adına tescilli markaların kullanmama nedenine dayalı olarak açılan dava hakkında karar verdi. 556 sayılı KHK'nın 14. maddesi hükmü, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği için dava yasal dayanağı olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Daire çoğunluğunun onama gerekçesine katılmayan karşı oy ise, yargılama giderlerinin tümüyle davacıya yüklenmesi gerektiği yönündedir. Kanun maddeleri ise şöyledir:
- 556 sayılı KHK'nın 14. maddesi
- Anayasamızın 153. maddesi
- 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu
- HMK'nın 331/1. maddesi
- HMK'nın 326/1. maddesi
- HMK'nın 369/1. ve 371. maddeleri
- HMK'nın 370/1. maddesi
- HMK'nın 372. maddesi
11. Hukuk Dairesi         2020/6884 E.  ,  2022/1501 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA


    Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25.05.2017 tarih ve 2016/164 E- 2017/244 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.03.2020 tarih ve 2019/91 E- 2020/334 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının GELİŞİM ibareli markalarının sahibi olduğunu, davalının adına ise 1998/019489 tescil numaralı YUVA GELİŞİM ibareli ve 2011/65926 tescil numaralı GELİŞİM ibareli markaların tescilli olduğunu, ancak 556 sayılı KHK'nın 14. maddesi gereğince davalının 5 yılı aşkın süredir bu markaları kullanmadığını, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, kullanmama nedeniyle 556 sayılı KHK'nın 14. maddesi gereğince 1998/019489 tescil numaralı YUVA GELİŞİM ve 2011/65926 tescil numaralı GELİŞİM ibareli markaların hükümsüz kılınarak iptailne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, markaların adına tescilli olduğunu ve halen kullanılmakta olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, davacının kullanmama nedeniyle markanın iptali istemine dayanak teşkil eden 556 sayılı KHK'nın 14.maddesi hükmünün Anayasa Mahkemesi'nin 14.12.2016 gün ve E.2016/148, K.2016/189 sayılı kararıyla iptal edildiğini, anılan kararın 06.01.2017 günlü Resmi Gazete'de yayımlandığını, ayrıca davanın açılış tarihi itibariyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun da uygulanamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
    Bölge adliye mahkemesince, hukuki dayanağı kalmayan dava hakkında, konusuz kaldığı için davanın reddine ilişkin değil, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulmasının gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hukuki dayanağı kalmayan dava hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 03/03/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.





    KARŞIOY

    Dava, davalı adına tescilli markaların kullanmama nedenine dayalı olarak iptali istemine ilişkin olup davanın hukuki nedeni, bir başka söyleyişle, yasal dayanağı mülga 566 sayılı KHK’nın 14. maddesidir.
    Söz konusu KHK hükmü, Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarih ve 148-189 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve kararın RG’de yayımlanması üzerine Anayasamızın 153. maddesi çerçevesinde davanın hukuki nedeni ortadan kalkmıştır. Bu durumda, yasal dayanağı bulunmayan davanın esastan reddine hükmedilmesi gerekir. Nitekim, ilk derece mahkemesince de durum bu biçimde kabul edilerek dava reddedilmiş ve yargılama giderlerinin davacıya yüklenmesine hükmedilmiş ise de, davacının vaki istinaf başvurusu üzerine ise bölge adliye mahkemesince davacı aleyhine yüklenen vekalet ücreti yönünden başvurunun kısmen kabulü ile yukarda yazılı olduğu üzere esastan yeni karar verilmiştir.
    Bölge Adliye Mahkemesi kararının ve Daire çoğunluğunun görüşünün aksine, davanın açıldığı tarihte söz konusu KHK hükmünün mevcut olması davanın esası yönünden hüküm kurulmasına, daha doğru bir ifadeyle davanın yasal dayanağının bulunmaması nedeniyle reddine engel nitelikte değildir. Yani bu gibi hallerde, davanın esasına yönelik bir karar verilmesi gerekir. Çünkü, Anayasa Mahkemesi kararının, dava nedeni ile dava konusu üzerinde bir etkisi yok ise de, söz konusu karar, davanın dayandığı hukuki sebebi ortadan kaldırmış olup bu nedenle yukarda da belirtildiği üzere davanın esastan reddi gerekir. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları, bu nedenle, iptal edilen kanun yahut KHK hükmüne dayalı olarak açılan derdest (devam eden) davalara da kesin olarak etkilidir.
    Yasal dayanağı bulunmayan yahut açıklandığı biçimiyle hukuki nedeni bulunmayan bir davanın konusuz kalması söz konusu değildir. Bu durumda, yargılama giderleri bakımından HMK’nın 331/1. maddesinin uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Nitekim, davanın açıldığı tarihte haklı nedenlere dayalı olup olmadığının değerlendirilmesi, haklılığın iptal edilen KHK hükmüne dayalı olarak değerlendirilmesi zorunluluğu nedeniyle çelişkili bir yaklaşımı beraberinde getiriyor olmakla benimsenemez. Açık kanun hükümlerinin yorum yoluyla farklılaştırılması yahut ortada örtülü veya açık bir kanun boşluğu bulunmayan hallerde yine yorum veya kıyas yoluyla yeni bir hüküm oluşturulması doğru bir yaklaşım değildir.
    Şu halde, aksine bir kanun hükmü bulunmadığı gözetildiğinde, HMK’nın 326/1. maddesi hükmü uyarınca, asıl davada yargılama giderlerinin ve bu arada vekalet ücretinin de, bölge adliye mahkemesince ortaya konulan düşüncenin aksine, tümüyle aleyhine hüküm verilen davacıya yükletilmesi gerekirdi.
    Ancak ve ne var ki, bölge adliye mahkemesi hükmü münhasıran davacı yanca temyiz edilmiş olup yukarda açıklanan gerekçeye dayalı olarak ve temyiz edenin sıfatına göre yerel mahkeme kararının onanması düşüncesinde olduğumdan Daire çoğunluğunun onama gerekçesine katılamıyorum.

    Hemen Ara