Esas No: 2021/4192
Karar No: 2022/1589
Karar Tarihi: 07.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/4192 Esas 2022/1589 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/4192 E. , 2022/1589 K.Özet:
Davalı şirket, banka kaynaklı ihracat taahhüdünün yerine getirilmemesi nedeniyle uygulanan müeyyide tutarını ödemeyince, banka şirketi tarafından Vergi Dairesine ödendiğini belirterek icra takibi başlatmıştır. Ayrıca, risklerin tahsili için verilen senet de takip edilmiştir. Davalı şirket ise senedin zamanaşımına uğradığını, imzalı olan eski genel müdürün davanın ihbar edilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkeme ilk olarak davanın reddine karar vermiş, ancak temyiz üzerine Yargıtay, uygulanması gereken zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu belirterek kararı bozmuştur. Mahkeme daha sonra yeniden karar vermiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak Daire, uygulanması gereken zamanaşımı süresinin farklı olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle, karar düzeltme isteği kabul edilerek, yeni karar verilmiştir.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 644. maddesi bonoya dayalı alacaklarda zamanaşımı süresi olarak belirlenirken, 5411 sayılı Bankalar Kanunu'nun 141. maddesi genel kredilere dayalı alacaklar için belirlenmektedir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 13.12.2018 gün ve 2018/906 - 2018/1317 sayılı kararı bozan Daire'nin 28.01.2021 gün ve 2020/4867 - 2021/583 sayılı kararı aleyhinde davacı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, banka müşterisi dava dışı Nilüfer Tekstil San. ve Tic. A.Ş’nin 1998 yılında kullanmış olduğu banka kaynaklı ihracat taahhüdünün yerine getirilmemiş olması nedeniyle uygulanan müeyyide tutarı 88.411,33 TL'nin firma adına davacı banka tarafından Vergi Dairesine ödendiğini, gönderilen l8.06.2003 tarihli ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine dava dışı şirket hakkında icra takibi başlatıldığını, ayrıca asıl borçlu Nilüfer Tekstil San. ve Tic. A.Ş tarafından risklerin tahsili amacıyla verilen keşidecisi davalı şirket olan 320.000 DM bedelli senedin İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2004/16716 Esas sayılı dosyasından takibe konulduğunu, takibin dayanağının aynı zamanda genel kredi sözleşmesi olduğunu, söz konusu bononun borcu teminen verildiğini, her ne kadar kambiyo senetlerine mahsus takip yapılmamış olsa da alacak borç ilişkisinin varlığını teyit eden yazılı bir delil olduğunu ve davalının takibe itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve asıl alacağın %40 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, takibin dayanağı senedin 31.12.1999 vade tarihli olması nedeniyle zamanaşımına uğradığını, davalının genel kredi sözleşmesinde kefil vb. sıfatla imzasının bulunmadığını, senetteki imza sahibi olan eski genel müdür ...’ya davanın ihbarı gerektiğini savunarak davanın reddi ile %40 tazminat istemiştir.
İhbar olunan vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine karar Dairemizce davalı yararına bozulmuştur.
Davacı vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, bonoya dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Safahati yukarıda özetlenen uyuşmazlıkta, mahkemece, ilk olarak bono zamanaşımı olan 3 yıla ilaveten 1 yıllık sebepsiz zenginleşme zamanaşımının da dolduğundan bahisle davanın reddine karar verilmiş, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesince, alacağın fon alacağı olduğu ve somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken zamanaşımı süresinin 5411 sayılı Bankalar Kanunu'nun 141. maddesine göre 20 yıl olduğundan bahisle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece ilk bozmaya uyularak, senedin vade tarihinde bankanın muaccel alacağı olmadığı gerekçesiyle davanın yeniden reddine karar verilmiş, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi bu kararı da, somut olayda zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğunu bir kez daha vurgulayarak ve esasa girilip bonoya dayalı olarak talep edilebilecek bir alacağının bulunup bulunmadığının saptanması gerektiğini belirterek bozmuş, mahkemece 2. bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bu kararın taraf vekillerince temyizi üzerine, Dairemizce, somut olayda uygulanması gereken zamanaşımı süresinin 6762 sayılı TTK’nın 644. maddesinde belirtilen zamanaşımı süresi olup, icra takibinin bu süre dolduktan sonra başlatıldığı, her ne kadar daha önceki bozma kararlarında zamanaşımı süresinin 20 yıl olduğu ifade edilmiş ise de bu hususun maddi hataya dayandığı, maddi hatanın ise usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil ettiği, bu nedenle önceki bozmaların davacı yararına usuli müktesep hak sağlamayacağı belirtilmiş ve kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Ancak Dairenin ilk iki bozmasında da, maddi hata olarak nitelendirilemeyecek bir şekilde alacağın hukuki niteliği fon alacağı olarak tespit edilmiş ve buna dayalı olarak da uygulanması gereken zamanaşımı süresinin 5411 sayılı Bankalar Kanunu'nun 141. maddesine göre 20 yıl olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu hale göre, hukuki nitelendirmeye dayalı olarak ulaşılan bu sonuçların maddi hata olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından zamanaşımı hususunda davacı yararına usuli müktesep hak oluştuğunun kabulü gerekir.
Bir an için zamanaşımı hususunda önceki bozmalarda ulaşılan sonucun maddi hataya dayalı olduğu kabul edilse dahi, davalı yanın gerek mahkemece verilen 2. karara gerekse de 3. karara karşı yaptığı temyiz başvurularında, zamanaşımına ilişkin bir itiraz ileri sürmediği gözetildiğinde, davacı yararına bu suretle de usuli müktesep hak oluştuğunun ve somut olaya uygulanacak zamanaşımı süresinin 5411 sayılı Bankalar Kanunu'nun 141. maddesine göre 20 yıl olduğuna dair Daire kabulünün kesinleştiğinin kabulü zorunludur.
Bu itibarla, Dairemizce tarafların esasa ilişkin olarak ileri sürdüğü temyiz itirazlarının incelenmesi ve neticeten uyulan bozma ilamının gereklerine ve usul ve esasa uygun olan mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde bozulduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöne ilişen karar düzeltme isteminin kabulü ile, Dairemizin 28.01.2021 gün, 2020/4867 Esas - 2021/583 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak, mahkeme hükmünün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 28.01.2021 gün, 2020/4867 Esas - 2021/583 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak mahkeme kararının ONANMASINA, peşin harcın onama harcından mahsubuyla 4.497,94 TL'nin davalıdan alınmasına, 07/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.