Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/5654 Esas 2022/14257 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Ceza Dairesi
Esas No: 2019/5654
Karar No: 2022/14257
Karar Tarihi: 12.09.2022

Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/5654 Esas 2022/14257 Karar Sayılı İlamı

11. Ceza Dairesi         2019/5654 E.  ,  2022/14257 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi


    1)Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
    Sanığın geçirdiği tek taraflı trafik kazasından sonra emniyette üzerinden sanığın nüfus bilgileriyle düzenlenen, sanığın fotoğrafının yapışık olduğu ancak alınan bilirkişi raporuna göre fotoğraf hanesinin sonradan değiştirildiği anlaşılan nüfus cüzdanının çıktığı, sanığın bu şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda; belgede sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliği bulunup bulunmadığının tayin ve takdiri hakime ait olduğu da gözetilerek suçun maddi konusunu oluşturan söz konusu nüfus cüzdanının duruşmada incelenmek suretiyle yasal unsurlarının tam olup olmadığı ve aldatıcılık niteliğinin bulunup bulunmadığı hususunda gözlem yapılması, söz konusu sahtecilik eyleminin gerçek bir durumun belgelendirilmesi nedeniyle yapılıp yapılmadığının tespiti ile TCK’nin 211. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmesi,
    2)Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
    a)TCK'nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması böylece bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 tarihli 2013/9-542 Esas ve 2014/153 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı ve Dairemizin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere; 5237 sayılı TCK'nin 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunun oluşabilmesi için, yalan beyanın resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yapılmış olması gerekmektedir. Resmi bir belgenin düzenlenmesi sırasında beyanda bulunacak kişinin gerçeği söyleme zorunluluğu vardır. Kişinin beyanı üzerine düzenlenen resmi belgenin bu beyanın doğruluğunu ispatlayıcı nitelikte olması, bir başka ifadeyle beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılmasının zorunlu olmaması şarttır. Aksi halde kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluysa ve bu araştırma sonunda bildirimin gerçeğe uygun olmadığı belirlenirse, kişinin beyanına itibar edilemeyeceğinden ve kişinin beyanını içeren belge, ispat aracı olarak kullanılamayacağından anılan maddedeki suç oluşmayacaktır. Bununla birlikte, suçun oluşması için sanığın beyanda bulunması yeterli olmayıp, sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından bir belgenin de düzenlenmesi gerekmektedir.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, sanığın geçirdiği tek taraflı trafik kazasından sonra hastaneye başvurduğu, abisi ...'ın T.C. kimlik numarasını vererek tedavi olduğu ve abisi adına adli muayene raporu düzenlendiği, sanık emniyette trafik kazasından dolayı ifade verdiğinde ise kendi kimliğiyle işlem yapıldığı bu suretle başkasına karşı suç isnadında bulunmadığından TCK’nin 268. maddesindeki başkasının kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı; ancak sanığın başkası adına adli muayene raporu düzenlenmesine neden olmaktan ibaret eyleminin 5237 sayılı TCK'nin 206. maddesindeki seri muhakeme ve basit yargılama usulüne tabi olan “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu oluşturduğu gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek hüküm kurulması,
    Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 12.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara