Esas No: 2019/5593
Karar No: 2022/14261
Karar Tarihi: 12.09.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/5593 Esas 2022/14261 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2019/5593 E. , 2022/14261 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
1)Sanığın ve katılanın ortak oldukları şirkette, şirket karar defterinde sermaye artırımına dair kararda katılanın bilgisi dışında katılan adına atılı imzanın sahte olduğu bu şekilde sanığın özel belgede sahtecilik suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda; sanığın savunmasında, kendisinin büyük ortak olmasına rağmen şirket sevk ve idaresinin 2005 yılından beri katılanda olduğunu, 2012 yılında bazı usülsüzlükler görmeleri üzerine katılanı satış müdürlüğü görevine aldıklarını, şirket karar defterinin muhasebeci tarafından kendisine getirtilerek imzalatıldığını, daha sonra katılanın imzasının da bu şekilde alınmış olabileceğini, katılan adına imza atmadığını, katılanla arasında ... husumet ve görülen başka davalar sebebiyle böyle bir iddiada bulunmuş olabileceğini beyan etmesi; katılanın 09.03.2011 tarihli suça konu karardan sonra imzasını inkar etmediği 19.04.2011 tarihli bir karar daha bulunması, katılanın şikayeti ile karar tarihi arasında bir yıldan fazla zaman geçmiş olması ve imza incelemelerinde imzaların katılan ve sanığa ait çıkmadığının anlaşılması karşısında; maddi gerçeğin her türlü şüpheden uzak şekilde ortaya çıkması bakımından; sanığın savunmasında bahsettiği karar defterini imzalatan muhasebecinin kimlik bilgileri tespit edilip tanık olarak çağırılarak karar defterinin katılana ne şekilde imzalatıldığının, şirket içindeki işleyişin ne şekilde gerçekleştiği ve karar defteri imzalanırken önceden alınan kararların görülmesinin mümkün olup olmadığının sorulması, sanık ve katılan arasında görülen davaların akıbetinin araştırılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile sanık hakkında hüküm kurulması,
2)Kabule göre de;
a)5237 sayılı TCK'nin 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında ... cezayı belirler. 5237 sayılı TCK'nin “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında ... cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 141, 5271 sayılı CMK'nin 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde denetime olanak sağlayacak biçimde, takdir hakkının hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerindeki ifadelerin tekrarı bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe değildir. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanık hakkında yapılan yargılama sonunda ceza miktarı belirlenirken alt sınırdan yasal ve yeterli gerekçe gösterilmeden, uzaklaşılması sonucu sanık hakkında fazla cezaya hükmedilmesi,
b)5237 sayılı TCK'nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140-2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 12.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.