Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6799 Esas 2022/1648 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6799
Karar No: 2022/1648
Karar Tarihi: 09.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6799 Esas 2022/1648 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, müvekkilinin babası olan ve vefat eden mirasçısının bono imzanın eli ürünü olmadığını, dolayısıyla takip konusu alacağın gerçek bir alacak niteliği taşımadığını ileri sürerek takibin iptalini ve tazminat talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacının iddiasını kabul ederek davanın kabulüne karar vermiştir. Davalı vekili, istinaf başvurusunda bulunsa da Bölge Adliye Mahkemesi istinaf isteminin esastan reddine karar vermiştir. Temyiz sonucunda da Bölge Adliye Mahkemesi'nin kararı onanmıştır. Kararda HMK'nın 353/b-1, 370/1 ve 372 maddeleri uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi ve temyiz ilam harcının alınması hüküm altına alınmıştır.
HMK'nın 353/b-1 maddesi, istinaf taleplerinin reddi için gerekli olan halleri açıklar.
HMK'nın 370/1 maddesi, temyiz taleplerine ilişkin yapılan işlemlere karşı verilen kararların niteliği ve sonucunu açıklar.
HMK'nın 372 maddesi, temyiz ilam harcının alınması ve hangi durumlarda alınacağını açıklar.
11. Hukuk Dairesi         2020/6799 E.  ,  2022/1648 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ11. HUKUK DAİRESİ

    Taraflar arasında görülen davada Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 17.04.2019 tarih ve 2017/143 E. - 2019/131 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nce verilen 07.07.2020 tarih ve 2019/1630 E. - 2020/797 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili; davalının müvekkili aleyhine başlattığı Sarayköy İcra Müdürlüğü'nün 2016/491 esas sayılı takip dosyasına konu senet üzerindeki imzanın müvekkilinin babası olan ve 02/10/2013 tarihinde vefat eden murisi ...'in eli ürünü olmadığını, murisin ileri derecede koah hastası olup Denizli 6. Noterliği'nin 15.01.2009 tarih 1108 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki vekaletnamesine istinaden murisin tüm işlemleri ile müvekkilinin ilgilendiğini, murisin böyle bir borçlanma yapmasından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, davalının ise müvekkilin murisi ile on beş yıl birlikte yaşadığı, murisin ekonomik durumunun iyi olduğunu, kendisinden ekonomik olarak daha kötü duruma sahip olan davalıdan borç almaya ihtiyacının olmadığını, müvekkilinin murisinin dayanaksız bir senedi imza altına alacağını düşünmediğini, takip konusu alacağın gerçek bir alacak niteliği teşkil etmediğini ileri sürerek takibe konu bonodan dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitini, takibin iptalini ve % 20 oranında tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili; müvekkilinin davacının murisi olan ...'den alacağının tahsili amacıyla tek mirasçısı olan davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacının senet keşidecisi olan murisin mirasını reddetmediğini, ...'in koah hastası olduğunu, uzunca bir süre müvekkili ile birlikte yaşadığını, senede karşı senetle ispat kuralı gereği davacının dosyaya yazılı bir delil sunmadığını, müvekkilinin ekonomik durum ve iştigali göz önüne alındığında davacının müvekkilinin muris ...’e borç veremeyeceği iddiasının asılsız olduğunu savunarak davanın reddi ile % 20 oranında tazminata hükmedilmesini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; muris ...'in tek mirasçısının davacı olduğu, icra takibine konu edilen 05.11.2012 tanzim, 05.10.2016 vade tarihli ve 80.000,00 TL bedelli senet üzerinde bulunan ve davacı murisi borçlu adına atılan imzanın Adli Tıp Kurumu raporuna göre muris ...'in eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği, bu durumun borçlu lehine yorumlanması gerektiği, bonodaki imzanın borçluya ait olduğunun ispat yükünün alacaklıda olduğu, davacının murise ait olduğu ispatlanamayan imza ile tanzim edilen bonodan ve bu bonoya dayanak yapılarak başlatılan icra takibinden kaynaklı bir borcunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesi'nce; alınan Adli Tıp Kurumu Raporu denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
    Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 4.120,33 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 09/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara