Esas No: 2020/5266
Karar No: 2022/1681
Karar Tarihi: 09.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/5266 Esas 2022/1681 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/5266 E. , 2022/1681 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 15.02.2017 tarih ve 2014/1210 E- 2017/153 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin reddine-kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi'nce verilen 23.03.2020 tarih ve 2017/3094 E- 2020/762 K. sayılı kararın duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 08.03.2022 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ...dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı Bankada müvekkilinin TL, Euro ve USD hesapları bulunduğunu, şube müdürü olan diğer borçlunun bu hesaplardaki paraları sahte imzalı dekontlar ve hileli işlemlerle zimmetine geçirdiğini, alacağın tahsili için başlatılan takibe davalı banka itirazının haksız olduğunu, müvekkili ile birlikte daha bir çok mudinin hesaplarında da benzer nitelikteki eylemlerin ceza dosyasına sunulan raporda tespit edildiğini, ilgilinin yaptığı eylemleri ikrar ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini, icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, şube müdürü hakkındaki şikayet üzerine teftiş kurulunca yapılan soruşturma sonucu haklı bulunan müşterilere ödeme yapıldığını, davacının işlemlerinin incelenmesinde ise bu hesaplardan davacının yakın akrabalarına, aile üyelerine, aile şirketlerine para gönderildiğini, bu kişilerin hesaplara itiraz etmediğini, iadeyi gerçekleştirmediğini, bu durumda salt sahte imza sebebiyle müvekkilinin sorumluluğuna
gidilemeyeceğini, müşterinin müdür ile yakın ilişkisi sebebiyle şubeye gelmeden diğer borçlu aracılığıyla işlem yapılmasını alışkanlık haline getirdiğini, davacının bu işlemlere uzun süre sonra itiraz ettiğini, işlemlerin uzun süre fark edilmemesinin hayatın olağan akışına aykırılık taşıdığını, davacının yine bir takım imza uyumsuzluğu bulunan işlemlere itiraz etmeyip bir kısmına itiraz ettiğini, davacının tüm işlemlerden haberdar olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın eski müdürü tarafından davacının davalı bankadaki hesaplarından usulsüz, sahte imza ile bilirkişi tarafından yapılan miktarda para çekildiği, güven kurumu olan bankanın müşterisine karşı zararı gidermekle yükümlü olduğu, davalı banka çalışanının kusurlu ve hukuka aykırı eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunduğu, davalı bankanın istihdam ettiği banka personeli tarafından üçüncü kişiye vermiş olduğu zarar nedeniyle doğrudan sorumlu tutulduğu, davacının müterafik kusurundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının takibe itirazının kısmen iptali ile takibin 491.029,54 TL asıl alacak, 181.637,21 TL işlemiş faiz; 8.260.- TL asıl alacak, 3.055,46 TL işlemiş faiz; 238.191,10 TL asıl alacak, 88.109,50 TL işlemiş faiz toplamı 1.010.282,81 TL alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak tutarına takipten itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, alacağın % 20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı banka müdürü hakkında ceza mahkemesince verilen kararın kesinleştiği, davacının istinaf sebebi gözetilerek dikkate alınmayan dekontlar yönünden dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, sunulan raporda bu dekontların da dikkate alındığı, davacı tarafın takip tarihi itibariyle toplam 1.116.176,93 TL davalıdan alacaklı olduğunun anlaşıldığı, kesinleşen ceza mahkemesi kararı içeriğinden de anlaşılacağı üzere davalı çalışanının sahte ve usulsüz işlemler yapılarak davacının hesabından paralar çekildiği, davacı bankanın objektif özen yükümlülüğünün bulunduğu, bankaların, kısmi kusurları nedeniyle verdikleri zararın tamamından sorumlu oldukları, bu nedenle müterafik kusur bulunup bulunmadığının sonuca etkili olmadığı, davacının bu işlemlere onayının olmadığı, ayrıca onay ya da icazet verildiği hususunun davalı tarafından ispatlanamadığı, alacağın likit nitelik taşıdığı gerekçesiyle davalının istinaf talebinin reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davalının takibe itirazının kısmen iptali ile takibin 568.329,54 TL asıl alacak, 210.231,33 TL işlemiş faiz, 8.260 TL asıl alacak, 3.055,46 TL işlemiş faiz; 238.191,10 TL asıl alacak, 88.109,50 TL işlemiş faiz toplamı 1.116.176,93 TL alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak tutarına takipten itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, hüküm altına alınan alacağın % 20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 57.184,43 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 09/03/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda gerek Bölge Adliye Mahkemesi ve gerekse Yargıtayca hükmedilecek istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde de "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir.(Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararına, alınan harcın niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.