Esas No: 2019/4462
Karar No: 2022/14325
Karar Tarihi: 13.09.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/4462 Esas 2022/14325 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2019/4462 E. , 2022/14325 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
1) Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 tarihli, 2013/9-542 Esas ve 2014/153 Karar sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı ve Dairemizin yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere; 5237 sayılı TCK'nin 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunun oluşabilmesi için, yalan beyanın resmi belge düzenleme yetkisine sahip kamu görevlisine yapılmış olması gerekmektedir. Resmi bir belgenin düzenlenmesi sırasında beyanda bulunacak kişinin gerçeği söyleme zorunluluğu vardır. Kişinin beyanı üzerine düzenlenen resmi belgenin bu beyanın doğruluğunu ispatlayıcı nitelikte olması, bir başka ifadeyle beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılmasının zorunlu olmaması şarttır. Aksi halde kişinin beyanı yeterli olmayıp, bu beyanın doğruluğunun kamu görevlisi tarafından araştırılması zorunluysa ve bu araştırma sonunda bildirimin gerçeğe uygun olmadığı belirlenirse, kişinin beyanına itibar edilemeyeceğinden ve kişinin beyanını içeren belge, ispat aracı olarak kullanılamayacağından anılan maddedeki suç oluşmayacaktır. Bununla birlikte, suçun oluşması için sanığın beyanda bulunması yeterli olmayıp, sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından bir belgenin de düzenlenmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; inşaat mühendisi olan sanığın, 16.12.2010 tarih ve 27787 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları ile Şantiye Şefleri ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinin 5. fıkrasına aykırı olarak 26 ayrı şantiye şefliği görevini üstlenip mülga Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği ekinde yer alan (Ek-1) şantiye şefleri tarafından ilgili idareye verilecek taahhütnameleri gerçeğe aykırı olarak doldurarak ilgili idareye verdiği ve bu şekilde resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu işlediğinin iddia ve kabul olunduğu kamu davasında, dosyada bulunan kurum yazışmaları ekindeki YAMBİS sisteminde sanığın şantiye şefi olarak görev aldığı gösterilen ruhsatlarda yer alan ve iddiaya konu sanığın verdiği taahhüt belgeleri asıllarının veya onaylı örneklerinin dosya arasına getirtilerek incelenmesi, sanığın beyanı üzerine kamu görevlisi tarafından belge düzenlenip düzenlenmediğinin belirlenmesi ve bundan sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması,
2) Kabule göre de; sanığa isnat edilen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan dolayı kurulan hükümde, 24.10.2019 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 23. ve 24. maddeleri ile düzenlenen 5271 sayılı CMK'nin 250 ve 251. maddelerindeki "Seri Muhakeme Usulü" ve "Basit Yargılama Usulü"nün uygulanmasıyla ilgili olarak, 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle 5271 sayılı CMK'ya eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendi ile "01.01.2020 tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz" şeklinde sınırlama getirilmiş ise de;
Hükümden sonra, 16.03.2021 tarih ve 31425 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli 2020/81 Esas ve 2021/4 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan "hükme bağlanmış" ibaresinin basit yargılama usulü yönünden; 02.08.2022 tarih ve 31911 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli 2020/87 Esas ve 2022/44 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’na 17.10.2019 tarih ve 7188 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddesinin (d) bendinde yer alan "kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış" ibaresinin seri muhakeme usulü yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olması karşısında, sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 13.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.