Esas No: 2013/1594
Karar No: 2013/5678
Karar Tarihi: 02.04.2013
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2013/1594 Esas 2013/5678 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan ..." den 11.833-TL tutarında kozmetik ürünü aldığını, 335-TL nakit ödeme yaptığını, kalan miktar için de herbiri 3.833-TL" lik 30/04/2011 vade tarihli 3 adet bono keşide edip verdiğini, malzemeleri kontrol ettiğinde imalat tarihi ve son kullanma tarihlerinin yazılı olmadığını fark ederek iade faturası düzenlediğini, ancak faturadaki telefon numarasından muhatap olarak kimseye ulaşamadığını ve adreste de kimsenin bulunmadığını öğrendiğini, ürünlerin halen deposunda beklediğini, bonoların cirolanmak suretiyle diğer davalı ..." a verilmiş olduğunu ve bu davalı tarafından senetler nedeniyle müvekkili aleyhine Eskişehir 7. İcra Müdürlüğü" nün 2011/2832 sayılı takip dosyasından icra takibine başlandığını, malların ayıplı olması ve müvekkilinin iade faturası keserek malı iade etme konusundaki iradesi gözönüne alındığında senetler konusuz kaldığından müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan ..." ün adresi tespit edilemediğinden gazete ilanı ve adliye ilan panosunda yapılan tebligat ile tebliğ yapılmasına rağmen, davaya cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmadığı anlaşılmıştır.
Davalı ... vekili, müvekkilinin dava konusu bonoların meşru hamili olduğunu, bonoların ödenmemesi nedeniyle davacı hakkında Eskişehir 7. İcra Müdürlüğü" nün 2011/2832 sayılı takip dosyasından icra takibi başlattıklarını, davacının icra aşamasında ve dava açılana kadar bu iddialarının hiçbirini gündeme getirmediğini, borcunu ödemek için süre istediğini, ancak icra dosyasına hiçbir ödemede bulunmadığını, işbu davanın da devam eden icra takibinin ihtiyati tedbir yoluyla durdurularak zaman kazanmaya yönelik olduğunu beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının dava konusu bonoları satış ilişkisi kapsamında verdiğini, bonolar karşılığında malların üzerlerinde imalat tarihi ve son kullanma tarihlerinin yazılı olmadığından ayıplı olduklarını ispat yükü ve bu açık ayıbın derhal davalıya ihbar edildiğini ispat yükü altında olduğu, her ne kadar davacı, davalı ..." ın işyerini kapatması nedeniyle iade faturasını tebliğ edemediğini, dolayısıyla ayıp ihbarında bulunamadıklarını iddia etmiş ise de, TTK 20. maddesi gereğince tacirler arasında ihtarların muteber olması için noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılması gerektiği, davacının ürünlerdeki açık ayıbı TTK 20. maddesi gereğince davalıya bildirmemiş bulunduğu, bu nedenle ayıp iddiası ile senetlerden borçlu olmadığını iddia etmesi mümkün olmadığı gibi, diğer davalı ..." ın kötüniyetli hamil olduğunun ispatlanamadığı belirtilerek, her iki davalı yönünden davanın reddine, ihtiyati tedbir alınmış ve uygulanmış bulunmakla, asıl alacağın %40" ına tekabül eden 4.599-TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınıp davalı ..." a verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 02.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.