Esas No: 2012/17488
Karar No: 2013/5677
Karar Tarihi: 02.04.2013
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2012/17488 Esas 2013/5677 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında ilk önce 16.12.2004 tarihli ve 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığını, sözleşme süresi bitiminde tekrar anlaşarak 16.12.2009 tarihli bir yıl süreli bir bayilik sözleşmesi imzalandığını, her iki sözleşmede de davalının satış taahhüdüyle yıllık 800 m3 beyaz ürün satmayı taahhüt ettiğini, eksik satışı yapılan tonaj için davalı bayiinin cezai şart ödemesinin kararlaştırıldığını, bayilik sözleşmesinin süresinden önce son bulduğunu ve davalının halihazırda başka bir dağıtım firması bayisi olarak faaliyetine devam ettiğini, müvekkilinin sözkonusu satış taahhütlerinin yerine getirileceği inancıyla davalı yararına kazandırmalarda bulunduğunu, ancak davalının 16.12.2004 tarihinden 18.09.2010" a kadar satış taahhüdünü yerine getirmeyerek sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, müvekkilinin toplam 219.239-USD kardan mahrum kaldığını belirterek, şimdilik 20.000-USD" lik kısmının bankaların yabancı paralara uyguladıkları en yüksek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki ilk sözleşme 15 yıl süreli iken Rekabet Kurulu tebliğleri gereğince 5 yılın sonunda 16/12/2009" da sona erdiğini, sözleşmenin 26. maddesi anlamında cezai şart istenebilecek şekilde sona ermediğini, kaldı ki BK 60. madde anlamında zararın ıttıla tarihinden itibaren 1 yıllık zamanaşımı içinde talepte bulunulmadığından zamanaşımına uğradığını, daha sonra davacıyla 16/12/2009 tarihli bir yıl süreli yeni bir sözleşme imzalandığını, son sözleşme ile ilk sözleşme hükümlerinin ortadan kalkmış olduğunu, ilk sözleşmeye bir atıf yapılmadığını, bu sözleşmenin de sözleşmenin 47. maddesi anlamında cezai şart istenebilecek şekilde değil, tarafların karşılıklı beyan ve protokolüyle süresinden önce feshedildiğini, davacının MK 2. ve 3. maddesine aykırı davrandığı gibi sözleşme hükümlerinin müvekkili bakımından BK. 20 ve 21. maddeler gereğince batıl olduğunu, yol çalışması nedeniyle müvekkili bakımından kusursuz fiili imkansızlık olduğunu ve ayrıca cezai şart miktarının da fahiş olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, taraflar arasında iki sözleşme olduğu, ilk sözleşme yönünden davalının sözleşmenin imzalanmasından itibaren asgari alım taahhüdünü yerine getirmediği, davacının bu aykırılığı ileri sürerek sözleşmeyi feshetmediği gibi akdi ilişkiye devam ettiği, bu haliyle taraflar arasında eksik mal alımı nedeniyle cezai şart bedeli istenmeyeceği yönünde bir güven oluştuğundan davacının ilk sözleşmeye dayanarak cezai şart talep edemeyeceği, ikinci sözleşme yönünden ise, bu sözleşmenin yeni bir sözleşme olup, davacının suskunluğunu gösterecek zaman dilimi bulunmamakla, davalının eksik satın alma nedeniyle sorumlu tutulacağı belirtilerek davanın kabulü ile, davacının davalıdan 29.580-USD alacaklı olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 20.000-USD" nin dava tarihinden itibaren 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanarak davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 02.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.