Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/286 Esas 2022/1856 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/286
Karar No: 2022/1856
Karar Tarihi: 14.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/286 Esas 2022/1856 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen bir davada, davacı kredi kullanarak SSK prim borcunu ödemek istemiş, fakat davalı banka talimat gereği tam olarak ödeme yapmamıştır. Davacı, SSK borcunun kısmi ödenmesi nedeniyle kazanmış olduğu iki ayrı ihalede ihale dışı bırakılmış ve ticari itibarı sarsılmıştır. Bu sebeple davacı, maddi zararın karşılığı olarak 57.000 TL, manevi zararın karşılığı olarak da 50.000 TL tazminat talep etmiştir. Mahkeme, davacının talebinin kısmen kabul ederek davalının 30.000 TL tazminat ödemesine karar vermiştir. Taraflar temyiz etmiştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, kararın bozularak davacının tazminat talebinin %30 müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle kabul edilmesi gerektiğine hükmetmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 7251 sayılı Kanun ile değiştirilen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 177. maddesi: Tarafların talep ve savunmalarının zaman, yer ve şekline uygun olarak içerik olarak belirli, açık ve anlaşılır olması gerektiği, talep ve savunmanın özüne etki
11. Hukuk Dairesi         2021/286 E.  ,  2022/1856 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 14.07.2020 tarih ve 2019/142 E. - 2020/256 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının SSK prim borcunu kredi kullandırılarak ödenmesi için davalıya yazılı talimat verdiğini, ancak davalının talimat gereğini tam olarak yerine getirmeyip davacının SSK borcunu kısmi olarak ödediğini, davacının kamu borcunun bulunması nedeniyle kazanmış olduğu iki ayrı ihalede ihale dışı bırakıldığını, davacının ihaleler için yatırmış olduğu geçiçi teminatların gelir kaydedildiğini, davacının ihale dışı bırakılması nedeniyle ticari itibarının sarsıldığını ileri sürerek 57.000.-TL maddi, 50.000.-TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacının, ihaleye girmeden 4 gün önce SSK prim borçlarının eksik ödendiğini bildiğini, davacının kendi kusuru ile zararın artmasına neden olduğunu, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına ve tüm dosya kapsamına göre; davalı bankanın, davacının ödeme talimatına aykırı şekilde 51.172.37.-TL SSK ödemesi yaptığı, SSK borcunun tamamen ödenmediği, davacının kazandığı iki ayrı ihalede SSK borcunun tamamen ödenmemesi nedeniyle ihale dışı bırakıldığı, davacı tacir olup, ticari işlerinde basiretli şekilde hareket etmek zorunda olduğundan ihalelere katılması dolayısıyla SSK borcunun ödenip ödenmediğini takip etmek zorunda olduğu, salt talimat vermesinin yeterli olmadığı, zararın meydana gelmesinde davalının kusurlu davranışıyla birlikte davacının kendisinin de sebep olduğu, davacının %30 müterafik kusurun olduğunun kabul edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının ihale dışı kalması nedeniyle 30.000,00 TL maddi tazminatın ve toplamda 48.694,34 TL tazminatın 23.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebiyle ilgili karar Yargıtay ilamı ile kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle 7251 sayılı Kanun ile değiştirilen 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesinin uygulanması için davacının yargılama aşamasında yeniden ıslah dilekçesi vermemiş olmasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.
    2- Dava, davalının davacının talimatına aykırı davranması ve davacının ihale dışı bırakılması nedeniyle uğranılan zararın tazminine ilişkindir. Davacı dava dilekçesi ile mahrum kaldığı kâr kaybının karşılığı olarak 30.000.-TL tazminat isteminde bulunmuştur. Davacının ıslah istemleri, Yargıtay bozma ilamından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu durumda, davacının tazminat talebinin 30.000.-TL olduğu kabul edilmekle, zararın meydana gelmesinde davacının müterafik kusuru olan % 30 oranındaki indirimin de, talep edilen bu tazminat miktarı üzerinden yapılarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamış olup, bu nedenle kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz istemlerinin reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulüyle kararın BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıdan iadesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 14/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara