Esas No: 2020/4809
Karar No: 2022/14483
Karar Tarihi: 14.09.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/4809 Esas 2022/14483 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2020/4809 E. , 2022/14483 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
A)Zimmet suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik katılan vekili ve sanık müdafisinin temyizlerinin incelenmesinde;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların 5560 sayılı Kanun ile değişik 5271 sayılı CMK’nin 231/12. maddesi uyarınca temyizi mümkün olmayıp itiraz yoluna tabi olduğu ve sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı yapılan itirazın mercisince incelenerek karara bağlanmış olduğu anlaşılmakla; dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
B)Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik katılan vekili ve sanık müdafisinin temyizlerinin incelenmesinde;
1)Akseki Devlet Hastanesinde hemşire olarak görev yapan sanığın, kendi sorumluluk alanında bulunan, ağrı kesici olarak kullanılan ve narkotik tabir edilen ilaçları bağımlılığı nedeniyle doktor tavsiye ve reçetesi olmaksızın kendisinin kullandığı, bu durumun tespit edilmemesi için başka hastalar kullanmış gibi göstermek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddia ve kabul edilen kamu davasında; belgede sahtecilik suçlarında aldatıcılık niteliği bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu ve 5271 sayılı CMK'nin 217/1. maddesi dikkate alınıp, suça konu sahte kayıtların hangileri olduğu tek tek tespit edilip, duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, unsurlarının tam olup olmadığının aldatıcı nitelikte bulunup bulunmadıklarının gerekçeli kararda tartışılması, suça konu belgelerin sanığın görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu belgeler olduğunun tespit edilmesi halinde eylemin kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,
2) Kabule göre de;
a)Gerekçeli kararda sanığın eyleminin "memurun resmi belgede sahteciliği" olduğu kabul edilmesine karşın, hüküm fıkrasında TCK’nin 204/1. maddesinden hüküm kurularak gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişkiye neden olunması,
b) Adli sicil kayıtlarına göre suç tarihi itibariyle sabıkası bulunmayan sanık hakkında, temel ceza belirlenirken "suça eğilimli, sabıkalı kişiliği" gerekçe gösterilmek suretiyle hukuka aykırı gerekçe ile hüküm kurulması yasaya aykırı,
c)5237 sayılı TCK'nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, katılan vekili ve sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 14.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.