Esas No: 2019/2962
Karar No: 2022/14660
Karar Tarihi: 19.09.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2019/2962 Esas 2022/14660 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2019/2962 E. , 2022/14660 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
A) Resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
5271 sayılı CMK'nin 217. maddesi uyarınca duruşmadan edindiği kanaate göre delilleri değerlendirip vicdani kanıya ulaşan Mahkemenin takdir ve kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden, tebliğnamedeki bozma isteyen düşünceye iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafisinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
1) Sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 58/7. maddesi gereğince "mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, denetim süresini belirleme görevinin, infaz aşamasında koşullu salıverme ile ilgili kararı verecek mahkemeye ait olduğu gözetilmeden, infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde denetimli serbestlik tedbirinin süresinin de belirlenmesi,
2) Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak, 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesindeki hak yoksunluklarına hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer ... "cezanın infazından sonra 1 yıl denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" cümlesinden “1 yıl süre ile” ibaresinin çıkartılması ve hüküm fıkrasına "Sanık hakkında, kasten işlenmiş suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasına" cümlesinin eklenmesi suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
TCK'nin 268. maddesinde tanımlanan başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması suçunun oluşması için; failin işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması, TCK'nin 267/1. maddesinde tanımlanan “iftira” suçunun oluşması için ise, yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmak suretiyle işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi gerekir.
TCK'nin 206. maddesindeki "resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunun oluşabilmesi için, sanığın açıklamaları üzerine oluşturulan resmi belgenin, bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gereklidir. Beyanı ... memur bu beyanın doğruluğunu araştırıp tahkik etmek ve daha sonra edindiği kanaate göre resmi belgeyi düzenlemek durumunda ise, bir başka ifade ile resmi belge sadece sanığın beyanına göre değil de memur tarafından yapılacak inceleme sonucuna göre meydana getirilmekte ise maddede tanımlanan suç oluşmayacaktır.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; 27.08.2014 tarihinde Amasya ilinde meydana gelen hırsızlık olayının şüphelileri tarafından kullanıldığı tespit edilen ... plaka sayılı araç hakkında arama kaydının oluşturulduğu, 05.09.2014 tarihinde ise bu aracın Tokat'ın Turhal ilçesinde yakalandığı, araç içerisinde bulunan sanığın, katılan ... ... adına düzenlenen sahte kimliği ibraz ettiği ve 05.09.2014 tarihli yakalama ve teslim tutanağını ... ... ismiyle imzaladığı, sanığın ... kimliğinin polis merkezinde anlaşıldığı, dosyada, katılan ... ... adına düzenlenmiş bir adli ya da idari soruşturma belgesi veya tutanak bulunmadığı olayda sanığın eyleminin seri Muhakeme usulü ve basit yargılama kapsamında kalan TCK'nin 206. maddesinde tanımlanan ''Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında hataya düşülerek "Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçundan hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafisinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 19.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.