Esas No: 2021/13293
Karar No: 2022/14599
Karar Tarihi: 19.09.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/13293 Esas 2022/14599 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2021/13293 E. , 2022/14599 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
A) "Resmi belgede sahtecilik“ suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde:
5237 sayılı TCK'nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanığın diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
5237 sayılı TCK'nin 58. maddesindeki "Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanır." şeklindeki düzenleme karşısında; sanığın, inceleme konusu dosyanın suç tarihinden sonra kesinleşen Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin 29.06.2010 tarihli, 2010/173 Esas ve 2010/223 Karar sayılı, kesinleşme tarihi 25.06.2012 olan mahkûmiyetinin tekerrüre esas alınamayacağı ve adli sicil kaydında başka tekerrüre esas sabıkasının da bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında TCK‘nin 58. maddesinin uygulanması,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasından TCK'nin 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkartılması suretiyle, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde:
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 tarihli ve 6/8-69 sayılı kararında açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması hâlinde, borç hileli davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun oluşmayacağı; dosya kapsamına göre, müştekinin 30.12.2011 tarihinde araç satışı karşılığında sanığın kendisine suça konu sahte çeki verdiğini, bir süre sonra aynı zamanda teminat olmak üzere bono da verdiğini beyan etmesine karşın, sanığın aşamalarda alınan beyanlarında istikrarlı olarak müştekiye önce bono verdiğini, müştekinin talebi üzerine daha sonra çek verdiğini savunması, tanık olarak bilgisine başvurulan ...‘nun sanığın bu yöndeki savunmasını doğrulaması ve dosya içerisinde bir sureti mevcut bononun 08.10.2011 olan düzenleme tarihinin, katılanın çeki aldığını bildirdiği tarihten önceki bir tarih olması karşısında; somut olayda dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık hakkında bu suçtan beraat kararı verilmesi gerekirken, mahkûmiyet hükmü kurulması,
2-Kabule göre de;
a)5237 sayılı TCK'nin 158. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f) (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hallerde adli para cezasının tayininde tespit olunacak temel gün, suçtan elde olunan haksız menfaatin iki katından az olmayacak şekilde asgari ve bu miktara yükseltilerek belirlenecek gün sayısı üzerinden arttırma ve eksiltmeler yapıldıktan sonra ortaya çıkacak sonuç gün sayısı ile bir gün karşılığı aynı Kanun'un 52. maddesi uyarınca, 20-100 TL arasında takdir olunacak miktarın çarpılması neticesinde sonuç adli para cezasının belirlenmesi gerektiği gözetilmeksizin, TCK'nin 158/1-f-son maddesi gereğince temel ceza belirlenirken önce 120 gün adli para cezası belirlenip günlüğü 20 TL üzerinden paraya çevrilmesi, daha sonra da sonuç cezanın haksız elde olunan yararın iki katına çıkarılması suretiyle fazla ceza tayini,
b)5237 sayılı TCK'nin 58. maddesindeki "Önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanır." şeklindeki düzenleme karşısında; sanığın, inceleme konusu dosyanın suç tarihinden sonra kesinleşen Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin 29.06.2010 tarihli, 2010/173 Esas ve 2010/223 Karar sayılı, kesinleşme tarihi 25.06.2012 olan mahkûmiyetinin tekerrüre esas alınamayacağı ve adli sicil kaydında başka tekerrüre esas sabıkasının da bulunmadığı gözetilmeden, sanık hakkında TCK‘nin 58. maddesinin uygulanması, yasaya aykırı,
c)5237 sayılı TCK’nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 19.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.