Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6790 Esas 2022/1934 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6790
Karar No: 2022/1934
Karar Tarihi: 15.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/6790 Esas 2022/1934 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi, davacının \"MAKRO/MACRO\" ibareli seri ve tanınmış markalara sahip olduğunu, davalının \"makrolüks\" ibareli marka başvurusunda bulunduğunu ve davacının itirazına rağmen başvurunun kısmen kabul edildiğini belirterek davacının dava açtığını ifade etmektedir. Mahkeme, davacının itirazına mesnet markalar ile \"makrolüks\" ibareli başvuru arasında görsel, sesli ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik olmadığına hükmetmiştir. Mahkeme ayrıca, davacının markalarının özellikle perakende satış veya mağazacılık hizmetinde kullanılarak ayırt edicilik kazandığını, ancak bunun \"MAKRO\" ibaresi itibarıyla değil tümünün gerçekleştiğini belirtmiştir. Mahkeme, davacının markaları ile başvuru konusu işaret arasındaki benzerliğin ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak iltibasa yol açacak derecede olmadığına karar vermiştir. Karara karşı yapılan istinaf başvurusu da reddedilmiştir.
Kanun Maddeleri: 556 Sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi. HMK'nın 353/b
11. Hukuk Dairesi         2020/6790 E.  ,  2022/1934 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23.05.2018 tarih ve 2017/231 E- 2018/224 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 12.06.2020 tarih ve 2019/99 E- 2020/476 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının "MAKRO/MACRO" ibareli seri ve tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki "makrolüks" ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvuruya davacı tarafından kötüniyet, iltibas ve tanınmışlığa dayanılarak itiraz edildiğini, itirazın Markalar Dairesi tarafından kısmen kabul edildiğini, başvurunun tümden reddi için yapılan itirazın YİDK'in 2017-M-3517 sayılı kararı ile reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının itirazına mesnet markaları ile dava konusu başvuru arasında iltibas tehlikesi bulunduğu, davalı markasının davacının markasının tanınmışlığından haksız olarak yarar sağlayacağını ve davalının başvurusunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK'in 2017-M-3517 sayılı kararının iptaline, markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, başvuru kapsamında kalan mallar yönünden dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
    Davalı Makro İnş. Gıda Tur. San. ve Tic. A.Ş. vekili, davalının başvurusu ile davacının itirazına mesnet markalar arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerliğin bulunmadığını, taraf markalarında ortak olarak yer alan "makro" ibaresinin "büyük, geniş ve uzun" anlamlarına geldiğini ve ayırt ediciliğinin düşük seviyede olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının markalarının “MACRO” esas unsurlu oldukları, anılan markaların özellikle perakende satış yahut mağazacılık hizmetinde kullanılarak ayırt edicilik kazandıkları, ancak bunun "büyük, geniş ve uzun" anlamları taşıyan sadece makro ibaresi itibariyle değil, bütün olarak gerçekleştiği, davacının itirazına mesnet markalar ile "makrolüks" ibareli başvuru arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, çünkü tekel altına alınmasına izin verilmeyen, Türkiye’de yaşayan herkesin büyük, geniş ve uzun anlamlarıyla bildiği sıfatlar kullanılarak oluşturulan bu markaların baştan itibaren zayıf marka konumun oldukları, bu tür markalar arasındaki iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile bertaraf edilebilebileceği, dolayısıyla bu tür işaretleri marka olarak seçenlerin, önceden alınmış olan markalardan küçük bir takım değişiklikler yapmak suretiyle aynı zayıf ayırt edicilik taşıyan sözcüklerin kullanıldığı başkalarına ait yeni isimlere/markalara engel olabilme olanağının daha baştan itibaren ortadan kalkıp zayıfladığı, yargılama konusu olay açısından da aynı hususun söz konusu olduğu, marka sahibi davacının daha baştan zayıf karakterli bir sözcük olan MACRO ibaresini markasına koyarken, sonradan üçüncü kişiler tarafından başka bazı sözcüklerle birlikte aynı kelimenin markaları içerisine konulabileceğini öngörmesi ve buna katlanmak zorunluluğunun bulunduğu, başvuru konusu işaret ile davacı markaları arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun da bulunmadığı, başvurunun kötüniyetli olduğunu gösterir hiçbir vakıa ve emarenin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre "makrolüks" ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan "MAKRO" ibaresinin büyük, geniş anlamlarına gelen bir sıfat olduğu ve ayırt ediciliğinin oldukça düşük bulunduğu, davacı markalarının tanınmış olmalarının da varılan sonucu değiştirmeyeceği, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığının da ispat edilemediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara