Esas No: 2013/475
Karar No: 2013/4757
Karar Tarihi: 18.03.2013
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2013/475 Esas 2013/4757 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit - istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili; davalı tarafından müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapıldığını, söz konusu senetteki yazıların ve imzaların müvekkiline ait olmadığını belirterek takibe konulan senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine, müvekkilinin maaşından yapılan kesintiler bakımından davanın istirdat davası olarak görülmesine ve davalının %40"tan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; sahteliği iddia edilen takip konusu senetteki imzanın davacıya ait olduğunu belirterek davanın reddine ve davacının % 40"tan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen 27/12/2011 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda; icra takibine konu bonodaki imzanın davacıya ait olup olmadığı teknik olarak belirlenememekle birlikte davacının 2 yıldır ayrı yaşadığı ve adresi belirlenemeyen eşine kefaleten imza atmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, davalının bu durumu bildiğinin kabulü gerektiği, takibe konu senet nedeniyle davacının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının kötü niyetli olduğu ispat edilmediğinden davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı takip ve dava konusu senetteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürerek menfi tespit davası açmış, mahkemece alınan Adli Tıp Genel Kurulu"nun 05/12/2011 tarihli raporunda senetteki imzanın davacı eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği belirtilmiştir. Davalı tarafından dosyaya sunulan 25/05/2009 tarihli delil listesinde tanık olarak Ahmet Sandıkçı gösterilmiş, bu tanığın imzanın kendisi yanında atıldığına dair tanıklık yapacağı bildirilmiştir. Tanık listesinin sunulduğu tarihte yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK"nın 309/1 maddesinde senetteki imzanın iddia edilen kişiye ait olup olmadığı konusunda kanaat oluşmaması halinde senedin yazıldığını görenlerin tanıklığı ile iddianın ispat edilebileceği hükme bağlanmıştır. Mahkemece davalı tarafından anılan hüküm uyarınca gösterilen tanığın dinlenmesi için tebligat yapılıp tanık dinlendikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.