Esas No: 2020/2200
Karar No: 2022/1946
Karar Tarihi: 15.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2200 Esas 2022/1946 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/2200 E. , 2022/1946 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ13. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi'nce bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne-reddine dair verilen 06.02.2020 tarih ve 2019/2768 E. - 2020/167 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı ...Ş. vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.03.2022 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı ... Taş Fab. vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; davacının muaccel alacaklarını teminen Büyükçekmece 3. İcra Müdürlüğü'nün 2014/13736 Esas sayılı dosyası ile İİK'nın 270 ve TMK'nın 950. maddeleri gereğince hapis hakkı kullanılmak suretiyle davalılar aleyhine menkul rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine girişildiğini, zilyedi bulundukları menkul mallar üzerinde hapis haklarının kullanıldığını, ancak haksız olarak davalılar tarafından takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, davanın kabulüne, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Umde Mühendislik ve Müteahhitlik Kollektif Şirketi ... ve Ortağı vekili; davacı ile aralarında taşıma sözleşmesi konusunda elektronik yazışmalar yapıldığını, ödemelerin 90 gün içerisinde yapılacağının belirtildiğini, bu nedenle takibe konu faturaların muaccel olmadığını bu nedenle icra takibine itiraz edildiğini, hapis altına alınan malların Gübre Fabrikaları T.A.Ş'ye ait olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ...Ş vekili; müvekkili ile Umde Mühendislik ve Müteahhitlik Kolektif Şirketi arasında 2 adet sözleşme düzenlendiğini, satın alınan malların bedelinin kolektif şirkete ödendiğini, malların sevk irsaliyelerinin müvekkili şirket adına olduğunu, haksız olarak hapis hakkının kullanıldığını savunarak davanın reddine ve ayrıca tedbiren malların serbest bırakılarak müvekkiline teslimine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davacı taşıyıcının taşıma sözleşmesini Umde Kollektif Şirketi ile yaptığı, bu şirketin taşıdığı eşya üzerine taşıma ücretinin ödenmemesi halinde TTK ve TMK hükümleri gereğince hapis hakkını kullabileceği gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, Büyükçekmece 3. İcra Müdürlüğü'nün 2014/13736 Esas sayılı takip dosyasındaki davalı borçluların itirazlarının iptaline, takibin asıl alacak 143.665,54 TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı ...Ş. istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı ...Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kaldırılarak Gübre Fabrikaları T.A.Ş. yönünden davanın reddine, diğer davalı Umde Müh. Müteahhitlik Koll. Şti. hakkında ilk derece mahkemesince verilen hüküm bu davalının istinafı bulunmadığından kesinleşmekle, yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, fazlaya ilişkin istemin reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi üzerine karar Dairemizin 2018/942 E-2019/6308 K ve 08.10.2019 tarihli kararı ile bozulmuştur.
Bölge adliye mahkemesince uyulan bozma ilamı ve yapılan yargılama sonunda, Mahkemece, 03.12.2014 tarihli 15.223,49TL bedelli faturaya dayalı alacak talebi davalıya bu hizmetin verildiği ispatlanamadığı gerekçesiyle reddedilmiş ise de, bu tutarın hapis hakkının kullanıldığı taşımaya konu son parti mallara ilişkin taşıma ücreti, malın indirilmesi ve bekleme ücretine ilişkin olduğu düzenlenen faturadan anlaşılmakta olup, artık davacının bu hizmeti davalıya verdiğinin kabulü ile davacının alacak tutarının değerlendirilmesi gerektiği bu yönden davacının istinaf sebebinin yerinde olduğu, davacının toplam 267.919,06 TL'nin davalılardan tahsili için 05.12.2014 tarihinde taşınır rehninin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığı, her iki davalı borçlunun takibe itiraz ettikleri, davalı borçlulardan Umde Müh. vekilinin 09.12.2014 tarihinde itiraz ettiği ve davacının işbu davayı 16.02.2015 tarihinde açtığı, davalılardan Umde Müh. tarafından haricen dosya borcuna mahsuben davacı hesaplarına banka havalesi ile takip tarihinde dosya borcunun bir kısmının ödendiği ve davacı defterlerinde kayıt altına alındığı, davacının davalı Umde tarafından haricen yapılan ödemelerden itiraz tarihinden dava tarihine kadar geçen sürede haberdar olmadığı iddiasının, mevcut fiili durum ve hayatın olağan akışına göre kabulü mümkün olmadığı, davadan önce yapılan ödemeninde açılan itirazın iptali davasının konusu yapılmasında davacının hukuki yararı olmayacağı, haricen yapılan ödemeyi yaptığı icra takip dosyasına bildirmeyen ve hukuki yararı bulunmaksızın tahsil etmiş olduğu kısmen ödemeyi de dava konusu yapan davacının, söz konusu ödeme nedeniyle davanın kısmen reddi halinde, reddedilen kısım yönünden yargılama giderlerinden sorumlu olacağından davacının istinaf sebebinin yerinde olmadığı, davacının, tek bir taşıma ilişkisi kapsamında muaccel olan tüm alacakları için taşımaya konu mal üzerinde hapis hakkının bulunduğunun kabulü ile takip konusu alacak hesaplanabilir, takip tarihi itibariyle alacak likit olduğundan ve yapılan yargılama ile davalı borçluların takibe itirazlarının haksız olduğu tespit edildiğinden, davalılar aleyhine mahkemece icra inkar tazminatı hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık olmadığından davalı ...Ş.'nin istinaf sebebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davalı ...Ş.'nin istinaf başvurusunun esastan reddi ile davacının istinaf isteminin kısmen kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak itirazın kısmen iptali ile icra takibinin 158.889,13. TL asıl alacağa icra takip tarihi itibari ile değişen oranlarda ticari avans faizi işletilmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,davalılar aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davacının kötüniyet kanıtlanamadığından davalı ...Ş'nın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı ...Ş. vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince HMK'nın 373/3. maddesi uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ile davalı ...Ş. vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı ...Ş. vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin mümeyyiz taraflardan ayrı ayrı alınarak yekdiğerine verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8.140,72 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı ...Ş.'den alınmasına, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15/03/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.
T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı",
492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",
(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",
1/e maddesinde "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı"
2.a maddesinde de "1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında" maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.
Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.
Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)
Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)
1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.
Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.
Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.
Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.