Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/20899 Esas 2022/9388 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/20899
Karar No: 2022/9388
Karar Tarihi: 21.09.2022

Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2020/20899 Esas 2022/9388 Karar Sayılı İlamı

10. Ceza Dairesi         2020/20899 E.  ,  2022/9388 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/09/2019 tarihli ve 2019/377 esas, 2019/747 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 09/11/2020 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
    1- Şüpheli ... hakkında, 22/11/2015 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonunda, 04/01/2016 tarihli ve 2015/115832 soruşturma, 2016/15 sayılı karar ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı Kanunun 191/3.maddesi uyarınca bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararda itiraz kanun yolunun gösterilmediği, kararın şüpheliye tebliğ edilerek infazı için İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
    2- İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlandığı, şüphelinin uyuşturucu madde kullanımına devam etmesi nedeniyle tedavi programına uyumsuz olduğunun bildirilmesi üzerine dosyanın kapatılmasına karar verilerek 19/04/2016 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
    3- Erteleme kararı kaldırılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 17/05/2016 tarihli ve 2015/115832 soruşturma, 2016/17100 esas, 2016/14180 sayılı iddianamesi ile İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
    4- Şüphelinin 14/08/2016 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/805 esas sayılı davasının 2016/457 esas sayılı dava ile birleştirilmesine karar verildiği,
    5- İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/457 esas, 2016/199 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, Cumhuriyet savcısının, birleşen 2016/805 esas sayılı dosyaya ilişkin bir karar verilmediği gerekçesiyle karara itiraz ettiği, itirazı inceleyen mercii İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/11/2016 tarihli ve 2016/948 değişik iş sayılı kararı ile; birleştirilen dosya hakkında zamanaşımı süresince hüküm kurulmasının mümkün olduğu, verilmeyen bir kararın incelenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 14/11/2016 tarihinde kesinleştiği,
    6- Sanığın 07/11/2016 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/04/2017 tarihli ve 2017/124 esas,2017/336 sayılı kararı ile cezalandırıldığının ihbar edilmesi üzerine;
    İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 10/09/2019 tarihli ve 2019/377 esas, 2019/747 sayılı kararı ile; hükmün açıklanmasına ve sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın istinaf edilmeden kesinleştiği,
    Anlaşılmıştır.
    B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
    Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
    “Kullanmak için uyuşturucu bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 04/01/2016 tarihli ve 2015/115832 soruşturma, 2016/15 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/3. maddesi uyarınca şüpheli hakkında 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, şüphelinin erteleme süresinde tekrar uyuşturucu madde kullandığından bahisle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/457 esas, 2016/199 sayılı kararının 14/11/2016 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 07/11/2016 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/09/2019 tarihli ve 2019/377 esas, 2019/747 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesinde yer alan “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar…” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, somut olayda İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10/09/2019 tarihli kararda, sanığın denetim süresi içinde suç işlediğinden bahisle yapılan ihbar üzerine, daha önce açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmiş ise de, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/457 esas, 2016/199 sayılı kararının kesinleşme tarihinin 14/11/2016 olduğu, sanığın denetim süresi içinde işlediği kabul edilen İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/04/2017 tarihli ve 2017/124 esas, 2017/336 sayılı kararına konu suçun işlendiği tarihin ise 07/11/2016 olduğu dikkate alındığında, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar kesinleşmeden ve dolayısıyla denetim süresi başlamadan önce işlenen suç nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 231/11. maddesi gereğince hükmün açıklanmasına karar verilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/09/2019 tarihli ve 2019/377 esas, 2019/747 sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
    C-) Konunun Değerlendirilmesi:
    Sanık ... hakkında 22/11/2015 tarihli kullanmak için uyuşturucu bulundurmak suçundan yapılan soruşturma sonunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 04/01/2016 tarihli ve 2015/115832 soruşturma, 2016/15 sayılı kararı ile, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/3. maddesi uyarınca şüpheli hakkında 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, şüphelinin erteleme süresi içerisinde tekrar uyuşturucu madde kullandığıgerekçesiyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/457 esas, 2016/199 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesine göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 14/11/2016 tarihinde kesinleşmesinden sonra, sanığın denetim süresi içerisinde 07/11/2016 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/09/2019 tarihli ve 2019/377 esas, 2019/747 sayılı kararı ile hükmün açıklanarak sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/1 ve 62/1. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
    6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır." şeklindeki düzenleme gereği, "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararlara karşı itiraz yolunun açık olduğu, kararın şüpheliye tebliğ edilerek kesinleştirilmesi gerektiği, şüpheli hakkında verilen "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden ve kesinleşmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, incelemeye konu dosyada ise; İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 04/01/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüphelinin bir yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin kararda itiraz kanun yolu ve mercii gösterilmediği gibi,
    7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 10/2. maddesinde ; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği,
    Somut olayda ise, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 04/01/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve şüphelinin bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin kararda itiraz kanun yolu gösterilmediği gibi doğrudan şüphelinin MERNİS adresine çıkarılan tebligatın da usulsüz olduğu, dolayısıyla kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın kesinleşmediği, bu nedenle mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın mahkumiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olup belirtilen nedenlerle İzmir 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/457 esas, 2016/199 sayılı kararına karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
    D-) Karar:
    İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/457 esas, 2016/199 sayılı kararına karşı, yukarıda açıklanan gerekçelerle kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına GÖNDERİLMESİNE,
    21/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.












    Hemen Ara