Esas No: 2020/7665
Karar No: 2022/1962
Karar Tarihi: 16.03.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/7665 Esas 2022/1962 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2020/7665 E. , 2022/1962 K.Özet:
Davacı, müvekkilinin \"ARMİNE\" markasına davalılar tarafından tecavüz edildiğini ileri sürerek maddi, manevi ve itibar tazminatı talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, tespit edilen ürünlerin orijinal olduğunu ve davacının ispatlanamayan davasının reddine karar vermiştir. Davacı vekili, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi'nde istinaf etmiş ve daha sonra Yargıtay'a temyiz başvurusu yapmıştır. Yargıtay, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığına hükmederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermiştir. Karar gerekçesinde, KHK'nın 13. Maddesi gereğince marka hakkının tükenmesinin davacının tazminat talebinin yerinde olmadığına işaret edildiği, ayrıca davalıların hırsızlık olayı failleri ile birlikte hareket ettiğine ilişkin ispata yarar delil sunulmadığı belirtilmiştir.
Kanun Maddeleri: 556 sayılı KHK'nın 67. ve 68. maddeleri, KHK'nın 13. Maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 44. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nce verilen 30.05.2017 tarih ve 2015/183 E- 2017/130 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi'nce verilen 24.09.2020 tarih ve 2020/1 E- 2020/16 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili asıl ve birleşen davada, müvekkili firmanın giyim, tekstil sektörü olmak üzere birçok sektörde faaliyet göstermekte olan bir tüzel kişilik olduğunu, 1992 senesinde “armine” ibaresini marka olarak tescil ettirdiğini, müvekkilin tanınmış “ARMİNE” markasını WIPO nezdinde tescil ettirdiklerini, müvekkilin “ARMİNE” markasını davalıların izin ve muvafakkati alınmaksızın şal ve sair emtialarda kullandıklarının tespit edildiğini, davalılar aleyhine delil tespiti yaptırıldığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporunda bir çok ürünün üzerinde, etiketlerinde ve hatta kutularında “ARMİNE” ibaresinin gerçekten ayrılmayacak biçimde kullanıldığını, davalının bu ürünleri 40,00.-TL gibi çok düşük bir fiyata satarak müvekkilin markasının itibarına, ayırt edici karakterine zarar verdiklerini müvekkil ile haksız rekabet gerçekleştirdiklerini ileri sürerek, davalıların “ARMİNE” markalarına tecavüzün ref'i ve men'i ile, şimdilik belirsiz alacak hükümlerine göre 1.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesini, tazminatın 556 sayılı KHK’nın 67. maddesine göre artırılmasını, 50.000,00 TL manevi tazminata ve KHK’nın 68. maddesine göre 10.000,00 TL itibar tazminatına ayrı ayrı hükmedilmesini, ürünlerin imhasına, tedbire hükmedilerek, verilecek hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/115 D.İş sayılı dosyası ile işyerinde tespit edilen “ARMİNE” markalı ürünlerin taklit değil orijinal ürünler olduklarını, delil tespitinde saptanan “ARMİNE” markalı ürünlerin, 15/08/2015 tarihli faturalar ile, davacının yetkili bayisi ...'ten ... tarafından satın alındığını, davalı ...’ın da bu ürünleri 30/08/2015 tarih ve 37 nolu fatura ile ...’dan satın aldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davayı kabul etmediklerini, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2015/60 D.İş sayılı dosyasında yapılan tespit ve bilirkişi raporunda tespit edilen hususların doğru olduğunu, iş yerinde bulunan ürünlerin orjinal “ARMİNE” ürünleri olduğunu, söz konusu ürünlerin, “ARMİNE” markasının yetkili bayisi olan Gökşimşek Şemsiye-Saraciye ...'ten 15/08/2015 tarih 7140 ve 7141 sıra nolu irsaliye faturalar ile satın aldıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, tespit konusu malların ARMİNE mallarının yetkili bayisi olan Gökşimşek Şemsiye-Saraciye ...'ten 15/08/2015 tarih 7140 ve aynı tarih 7141 sıra nolu İrsaliyeli Faturalar ile ...’a satıldığı, Gökşimşek Şemsiye-Saraciye ...’in defter ve belgeleri incelendiğinde davacı firmanın yetkili bayisi olmadığı, ancak bu firmanın da ürünleri ARMİNE nin yetkili satış bayisi ... Yurt İçi Paz. Ltd. Şti.'den 17/06/2015 tarih ve 361234 Seri B nolu fatura ile satın aldığı, ürünlerin orijinal olması nedeniyle marka hakkının ihlalinden söz edilemeyeceği, davacının tazminat talebinin yerinde olmadığı, davalıların davacının işyerinde meydana gelen hırsızlanma olayı failleri ile birlikte hareket etiklerine ilişkin ispata yarar delil sunulmadığı, bir an için davacının yanında çalışan kişilerin bu yönde bir iredeleri bulunsa dahi piyasada davalıların ürünleri faturalı olarak aldıkları hususu bilirkişi raporu ile sabit olan davalıların bu durumda dahi sorumlu tutulamayacaklarının anlaşıldığı, “ARMİNE” ibareli ürünlerin orijinal ürünler olup, KHK 13. maddesinde düzenlenen marka hakkının tükenmesi ilkesi gereğince davalılarca piyasa fiyatının altında yapılan ürün satışını davacının engelleyemeyeceği, davacıya ait ürünlerin davacının deposundan izinsiz çıkartılması hususunu davalıların bildiğine yada davalıların kusurlu hareket ettiğine dair dosyada delil bulunmadığı gibi ürünlerin faturalı olarak alındığının belirtilmesi, düşük fiyatlı ürünlerin daha önce yüksek fiyatlı olarak satılıp ancak sezonu geçen ve ellerinde az kalan ürünleri sattıklarının ifade edilmesi hususları dikkate alındığında davacının ispatlanamayan davasının genel ispat hukuku kurallarına göre reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili istinaf etmiştir.
Bölge adliye mahkemesine tüm dosya kapsamına göre, yazılı gerekçe ile açılan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 52,60 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl ve birleşen davada davacıdan alınmasına, 16/03/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.