Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2265 Esas 2022/2054 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/2265
Karar No: 2022/2054
Karar Tarihi: 17.03.2022

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/2265 Esas 2022/2054 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, davalı şirketin aracının kırmızı ışık ihlali yapması sonucu tramvaya çarpmasıyla yaralanarak maluliyete uğradığını ve maddi-manevi tazminat talep etti. Mahkeme, davalı ... aleyhine açılan davanın açılmamış sayılmasına ve davalı şirkete ait araçta yolcu olarak bulunan davacının, davalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu kaza sebebiyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verdi ancak hakim, manevi tazminatın az miktarda takdir edildiğini ve hükümdeki vekalet ücreti hükmünün de doğru olmadığını belirterek, kararı bozdu. Kanun maddeleri: TMK'nın 4. maddesi.
11. Hukuk Dairesi         2020/2265 E.  ,  2022/2054 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen davada Eskişehir Tüketici Mahkemesi’nce verilen 26.03.2019 tarih ve 2016/2508 E. - 2019/321 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı şirket vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 15.03.2022 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, 16.02.2015 tarihinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu davalı Agiç Ltd Şti.’ye ait, davalı sürücü ...'nın idaresindeki aracın kırmızı ışık ihlali yapması nedeniyle tramvaya çarpması sonucunda yaralanarak maluliyete uğradığını, trafik kaza tespit tutanağında davalı sürücünün tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek, 1.000.- TL maddi, 100.000.- TL manevi tazminatın 16.02.2015 kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; yargılama aşamasında davalı ... yönünden davayı takip etmediklerini beyan etmiştir.
    Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davalı ... aleyhine açılan davanın açılmamış sayılmasına, davalı AGİÇ Oto Ulaştırma Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan maddi tazminata ilişkin istemin konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı AGİÇ Oto Ulaştırma Hizmetleri San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile 15.000.- TL manevi tazminatın 16/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    Kararı davacı vekili ile davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
    1) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve Yasa'ya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
    2) Dava, davalı ...’nın sevk ve idaresindeki davalı şirkete ait araçta yolcu olarak bulunan davacının, davalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu kaza sebebiyle uğradığı maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir.
    Genel kabul gören görüşe göre manevi tazminat; ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Hakimin özel durumları göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermeli ve bu takdir hakkını TMK'nın 4. maddesine göre hukuka ve hakkaniyete uygun olarak kullanması gerekmektedir.
    Somut olayda, kaza tarihinde 38 yaşındaki evli ve üç çocuk babası davacının, Adli Tıp Kurumu’nun 17/05/2017 tarihli raporuna göre, yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaralandığı, vücudunda oluşan kırıkların hayat fonksiyonlarını orta (2) derecede etkileyecek nitelikte olduğu, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı, duyulardan-organlardan birinin işlevinin yitirilmesine neden olduğu, hafif aort yetmezliği ve dalak splenektomisi tanılarıyla yüzde on dokuz oranında çalışma gücünü kaybettiği sabit olup; gerek maluliyet oranının yüksekliği, gerek davacının bozulan vücut bütünlüğünün kaza sonrası ve hayatı boyunca davacı üzerindeki olumsuz etkileri gibi somut olaya has özellikler ve diğer etkenlerin tümü birlikte değerlendirilerek hakkaniyet ilkesi de dikkate alınıp daha makul oranda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, olay tarihi itibariyle taraflar arasındaki menfaat dengesine uygun düşmeyecek şekilde az miktarda manevi tazminatın takdiri doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
    3) Davacı taraf, 08/06/2015 tarihli dilekçesi ile davalı ... yönünden davayı takip etmediklerini ve dosyanın işlemden kaldırılmasını talep etmiş olup, anılan davalı vekili 13/10/2016 tarihli dilekçesinde bu beyan karşısında davacıdan yargılama gideri ve vekalet ücreti talepleri olmadığını beyan etmiş olmasına rağmen, bu husus gözden kaçırılarak davalı ... lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamış, hükmün bu sebeple de davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 768,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı şirketten alınmasına, 17/03/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara