Esas No: 2021/18074
Karar No: 2022/14782
Karar Tarihi: 21.09.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2021/18074 Esas 2022/14782 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2021/18074 E. , 2022/14782 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
A) Resmi belgede sahtecilik suçundan; sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin, sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık ... müdafisi ve katılan vekilinin temyizlerinin incelenmesinde;
Sanıklara yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçunun Kanundaki cezasının türü ve üst sınırına göre, 5237 sayılı TCK’nin 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen olağanüstü dava zamanaşımının, 09.07.2009 olan suç tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar gerçekleştiği ve bu itibarla sanık ... müdafisi ile katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, diğer yönleri incelenmeyen hükümlerin 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, aynı Kanun’un 322. maddesindeki yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanıklar hakkındaki kamu davalarının gerçekleşen olağanüstü dava zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CMK’nin 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE,
B) Nitelikli dolandırıcılık suçundan; sanık ... hakkında verilen beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin, sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık ... müdafisi ve katılan vekilinin temyizlerinin incelenmesinde;
1) Sanık ...’ın yetkilisi olarak göründüğü ... ... Kapı Ltd. Şti ile katılan ...arasında 2009 yılında düzenlenen pencere fuarına katılım sözleşmesi düzenlendiği, sanık ...’in savunmasında, sanık ...’ın kendisi ve amcası ... ... adına bir şirket kurduğunu, ancak kendisinin bu şirkette pazarlamacı olarak çalıştığını, senetlerden ve sözleşmeden haberdar olmadığını savunması, sanık ...’ın ise ... şirketi ile resmi bir bağının olmadığını, ancak işleri fiilen kendisinin yürüttüğünü, şirkette imza yetkisi bulunmamasına rağmen fiilen kendisi şirketle ilgilendiği için sözleşme ve senetleri kendisinin imzaladığını, daha önce de bu şekilde düzenlediği evrak bulunduğunu, katılan şirketin de kendisinin imza yetkisi olmadığını bildiğini, sözleşmeyi imzaladıktan sonra işlerinin kötü gitmesi nedeniyle fuara katılmadıklarını beyan etmesi karşısında; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 30.03.1992 tarih ve 80/98 sayılı kararında da belirtildiği üzere, belgede sahtecilik suçlarında önceden verilen ... üzerine borçlu yerine onun imzasının atılmasında zarar verme bilinç ve iradesi ile hareket edilmediğinden suç kastından söz edilemeyeceği gibi rızanın açık veya zımni olabileceği ve özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının yerine imza atan kimsede sahtecilik kastının varlığının kabul olunamayacağı göz önünde bulundurulduğunda; öncelikle sanık ...’ın daha önce de sanık ... adına benzer şekilde senet düzenleyip düzenlemediği ya da sözleşme imzalayıp imzalamadığının ve bu belgelerdeki edimlerin ya da ödemelerin yapılıp yapılmadığının araştırılması, sanıkların imzaladıkları sözleşme karşılığında fuara katılıp katılmadıklarının araştırılması ile katılmamışlar ise ne şekilde menfaat temin ettiklerinin tartışılması, 5237 sayılı TCK’nin 158/1-h maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için, öncelikle bir şirketin olması, failin ise o şirketin yöneticisi veya şirket adına hareket etmeye yetkili temsilcisi, şirket müdürü olması ve suçun, şirketin faaliyeti sırasında ve yine bu faaliyetle ilgili olarak üçüncü kişilere karşı işlenmesinin gerektiğinden hareketle, sanık ...’ın şirketi temsile yetkili kişi olup olmadığının ya da kendisine verilen bir vekaletnamenin bulunup bulunmadığının araştırılmasından sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile mahkumiyet ve beraat hükümleri kurulması,
2- Kabule göre de;
a) Sanık ... hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinde uygulanacak olan 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde, 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6545 sayılı Kanun'un 81. maddesiyle yapılan değişiklik gözetilmeden, ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrilmesine karar verilmesi,
b) TCK'nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafisi ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA, 21.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.